- 425 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OZAN OLABİLMEK
"Sancı Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin Ağustos ayı sayısında yayımlanan şiirim ve yazım."
En büyük sorun şudur ki düşüncenin hızına dil yetişemiyor, el yetişemiyor, yazmak hiç yetişemiyor.
Düşünceler zihinden sonsuz hızda akıp giderken, mümkün mü ifadenin bu hıza yetişmesi?
Hep düşünürüm, resim ya da heykel yapabilmek, ifade gücünün en uzak noktalarındandır. Hatta bir yerde müzik de öyle. Roman, öykü yazmak da uçlardadır belki.
Romanda genelde bir mekana ve zamana bağlıdır yazar. Öyküde de aynıdır bir yere kadar.
Oysa şiir başka bir boyuttur.
Şiirde zaman, mekan, boyut yoktur.
Zamansızdır şiir.
Salt duygudur
Ve duyguların en saf halinin aktarımıdır.
Kısacık mısralara yüreğini, ruhunu koyabilme, tüm duygularını ifade edebilme gücüdür.
Kolay değildir, tek satırda, tüm kainata bir duyguyu aktarabilmek.
"Hasretinden prangalar eskittim"
Der örneğin ustaların ustası bir dizede,
"Güneşi içenlerin türküsü"
Der bir diğeri,
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan"
Dediğinde bir başkası...
Zaman durur, dizelerden harf harf, mısra mısra akan artık duygulardır.
Sonsuzluk ki; var oluşunun nedeni ışık, renk, müzik ve sevgidir, o bile boyun eğer şairin bu devasa duygu seli karşısında ve yenilir.
Ozan olmak kolay değil elbet. Yüreğin yanması, kavrulması, hasretlerde pişmesi, acılarla yoğrulması ve yüreğin en içinde sevdayla tanışması gerek.
Yazar, ressam ya da bestekar olsanız da...
Bir mısranın anlattığını bazen binlerce sayfa romanda, yüzlerce resimde, onlarca partisyon notada anlatamazsınız.
Müzik büyüdür, evet...
Ama söz de büyüdür...
Ve şair en büyük büyüyü, yani sesi ve sözü kullanır.
Her yüreğin gücü değildir bir duyguyu yaşamak ve karşısındaki yüreğe aktarmak. Buna sevmeyi bilen yürek ister.
O yüzden OZAN olmak zordur.
Ozanlara selam olsun!
Tülay Tuncaboylu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.