- 475 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
-BİR ZAMANLAR KÖTÜ ADAM OLMAK-
Kötü adamın, bir dizi ya da filmdeki rolü öteden beri üzerinde düşündüğüm bir konudur. Ne kadar itici bir figür olsalar da anahtar bir rolleri olduğunu söyleyebiliriz. Bir filmin ya da dizinin izlenirlik derecesi üzerinde belirleyici bir unsurdur. Elbette iyi adamın dizide vitrin bir yeri vardır. Dizinin kahramanı olarak çok sevilir. Ancak iyi adamın hangi düzeyde, ne kadar iyi olacağını belirleyen de kötü adamdır.
Televizyon tarihimizde birçok kötü adam vardır. Bunların bir bölümü de kadındır. Farklı düzeylerde hepsinin dizilerde ayrı bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Ancak en kötü hangisi idi şeklinde sorduğumda kendi hesabıma Falconetti derim. Takıntılarla yüklü, acımasız ve psikopat bir insandır. Sokaklardan yetişmiş sıkı bir serseridir. Gemilerde tayfalık yapmaktadır. Birisiyle dövüşürken yüzündeki haz dolu ifade, gözlerinde ki pırıltı unutulmaz.
1976-77 yıllarında televizyonlarımızı süsleyen dizilerden biridir, “Zengin ve Yoksul”. Siyah-beyaz ekran döneminin 1970’li yıllar içerisinde en beğendiğim dizisidir diyebilirim. Başrol oyuncuları Peter Strauss (Rudy Jordache), Nick Nolte (Tom Jordache) ve William Smith (Falconetti) olmaktadır.
Rudy ve Tom, dizide iki kardeşi canlandırırlar. Rudy, çalışkan bir öğrencidir. Büyüdüğünde hukuk okur ve önce avukat, daha sonraları ise senatör olur. Tom ise haylaz bir öğrencilik dönemini takiben sokaklarda serserilik yaparak hayatını sürdüren birine dönüşecektir. Sonraları profesyonel olarak boksla uğraşan Tom günün birinde mafyanın tuttuğu bir boksörü maça çıkacağı gün fena halde döver. Bu durumda artık şehirde kalamazdı. Bir dostu vasıtasıyla tayfa olarak iş bulduğu gemide çalışmaya başlar. Dikkat çekmemek için artık hiçbir olaya karışmaması gerekmektedir. Oysa gemideki tayfalar arasında bir tanesi vardır ki, bulaşılmaması mümkün değildir.
Tom bir zaman gemide suya sabuna dokunmayan biri olur. Zenci dostuyla birlikte günlerini sakin bir şekilde geçirmektedir. Ancak günün birinde Falconetti zenciyi feci şekilde döver. Beklenen an gelmiştir. Zencinin hâlini gören Tom, Falconetti’ye meydan okur. Geminin ambarında sıkı bir kapışmanın sonunda Tom, Falconetti’ nin bir gözünü kör eder. Falconetti’ nin sedye ile hastaneye götürülmesini takiben Tom ve zenci dostu da gemiden ayrılırlar.
Bundan sonra Tom ve zenci bir sahil kasabasında sakin bir hayat sürdürmeye başlar. Bu arada hastaneden çıkan Falconetti, Tom’ u aramaya koyulur ve tabi günün birinde bulur da. Bu dönemde Rudy ve karısı Tom’u ziyarete gelir. Ve Tom’un işletmekte olduğu yatta misafir olurlar. Rudy’nin karısı alkoliktir. Bir gece geç vakit yattan ayrılan yenge hanım içki içmek için gittiği barda Falconetti’nin eline düşer. Gece yarısı durumu öğrenen Tom yengesini kurtarır ancak bedeli ağırdır. Falconetti’nin çekiç darbeleriyle bir kolu kırılan, dizi parçalanan Tom o günlerde koltuk değnekli vaziyettedir. Nihayet bir gün iskelede olduğu bir sırada yanına sokulan bir adam bilmediği bir lisanla hitap eder. Dikkati dağılan Tom’u arkasından gelen bir başka adam bıçaklar, diğer adamda bir bıçak darbesi indirir. O esnada teknenin bağlı olduğu sahildeki direğe sarılan Tom, gözlerinde derin bir umutsuzlukla birlikte yere doğru kayarken, karşıdan doğru Falconetti kin dolu bakışlarla kendisini izlemektedir.
Bu dramatik olaydan sonra Tom’un oğlu büyür. Bu kez Falconetti Wesley’e musallat olur. Nihayet filmin final sahnesinde Rudy bütün ailesinin intikamını alma fırsatını yakalar. Silahını doğrultmuş vaziyette iken, Falconetti Rudy’ye öyle dokunaklı bir bakış fırlatır; Rudy, değmezsin edasıyla silahı yere atar ve arkasını dönüp giderken, Falconetti silahını çekip Rudy’ i vuracaktır.
Zengin ve Yoksul, dönemin dizileri içerisinde unutulmaz müziği ve sosyal içeriğiyle öne çıkar. Hatta populariteyi vurgulamak için şöyle bir örnek verebilirim: 1980’lerin başlarında Peter Strauss’nin, Amerika’nın o dönemdeki başkanı Ronald Reagan’ın kızı ile yaşadığı birlikteliği haber olarak yayınlayan bir gazetenin attığı başlık "Başkanın kızı Rudy’ e âşık oldu" şeklindedir. Düşünsenize, aktör asıl adıyla değil de yıllar önce çevirdiği bir dizide canlandırdığı kahramanın ismiyle verilmektedir.
Dizideki rollere şöyle bir göz attığımızda; Rudy çocukluğundan itibaren son derece disiplinli, çalışmaları itibariyle bir tür sınıf birincisidir. İleriki hayatında da Harvard’ı bitirip hukuk ve siyaset dünyasında yükselen biri olur. Tom serserilikle hayatını geçirmiş, başı dertten kurtulmayan biridir. Tam tövbekâr olup, sakin bir hayat sürerken adeta mazisine boyun eğer. Falconetti ise çocuk yaştan itibaren bütün duyguları ezilmiş, hayattan gaddar olmayı öğrenmiş, psikopat bir karakterdir. Açıkçası televizyon tarihimizin en antipatik kötü adamıdır o.
Kim bilir, Rudy’nin öldürüldüğü final sahnesi karşısında ülkemizin dört bir yanında soluğunu tutmuş vaziyette diziyi izleyen insanların ağzından çıkan son cümle, ellerin kırılsın Falconetti olmuştur belki de.
L.T.
YORUMLAR
küçüktüm o dizi gösterimde olduğu zamanlar, hatırlamıyorum bile
ama ailem izlerdi, sonrasında dizi hakkında konuşulanlardan bilgi sahibi olmuştum
güzel bir hatırlatma olmuş kaleminizden
paylaşıma teşekkürler
saygılar Levent Bey
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla...