Her şey sahte!
“Balık baştan kokar” demiş, atalarımız… Şu atalarımız da aslında hiç boş konuşmamış, özlü sözlü laflar etmişler her zaman. Şimdi bu atasözüyle ne ifade etmek istedim; ya da ne anlatmak? Aslında anlatacak ve söylenecek onca şey var ki, bir noktaya bile değinmek çok zor, birkaç cümleyle.
Her gün bir yerlerde; yazılı basın olsun, görsel basın olsun, korsan ürünler hakkında haberler veriyor, cezaların arttırıldığı, ağır cezalar geldiği söyleniyor. Peki, bu cezalar nerede ya da kimlere uygulanıyor anlamış değilim.
En gözde tatil beldelerinden birinde geziyorum ve mikrofondan “son çıkan, en çok satan kitaplar 5,oo ytl.” diye anons geliyor kulaklarıma. Ben kitap kelimesini duyarımda uğramaz mıyım? Hemen koşuyorum küçük kitap dükkânına, tezgâhlarda ne ararsan var. Ama hepsi korsan? Bariz ’ben sahteyim’ diye bağırıyor zavallı kitaplar oldukları yerden. İlk uğradığım tezgâhta bunlar sahte dedim, yanımdakiler “ sus! Sana ne! Tek doğru sen misin bu dünya da!” diye uyardılar beni.
Velhâsıl ben gördüğüm tüm kitapçıları dolandım, kitapları inceledim, her şeyiyle birebir görünüyor; basım kalitesi dışında… Ne ararsan var, son çıkanlar, çok satanlar, gelmiş geçmiş gözde romanlar, hikâyeler, araştırmalar… Ve onca insan akın akın alıyor kitapları, sorgusuzca ve sualsizce. Ucuz bulmuşlar ya, harcanan zaman, verilen emekler kimin umurunda. Önemli olan okumak değil mi dercesine dolduruyorlar poşetlerini okuyucular.
Ve ben yine dayanamıyor son kitapçıdaki satıcı çocuğa “kitaplar neden bu kadar ucuz?” diye soruyorum. Kara kuru, cılız çocuk oldukça ciddi bir edayla “ abla, aslında biz bunları İstanbul’da 10,00 Ytl. olarak satıyoruz ama burada rekabet çok olduğu için fiyatları düştük” demez mi? Buyur buradan yak!!! Ne kadar gurur verici…
Peki kim suçlu burada? Satıcılar mı? Alıcılar mı?
Bence bu işler arz talep ilişkisine bağlı olarak çoğalıp gidiyor. Satıcı ne anlar emekten, harcanan zamandan, onun görevi ve hedefi para kazanmak. Hele de ekonomik sıkıntının, işsizliğin çığ gibi büyüyüp gittiği şu günlerde. Gayet tabi, rahat ve huzurlu olacaklar. Ya alıcılara ne demeli, okuyucu bu kadar bilinçsiz mi olmalı? Her bir okuyucuya sorun, yazarlara bayılırlar, imza günleri olsun biraz daha sevdikleri yazara yaklaşsınlar diye uçarlar. Peki, sevginin karşılığı bu mudur? Zevkle okunan o kitaplarının gelirleri yazara ve hazırlanmasında emeği geçen tüm diğer çalışanlara tek kuruş dönmezken, bu mu sevgi, bu mu iyi niyet?
Okuyucular biraz daha bilinçli olsa, sevdikleri yazarları boş boş sevmek yerine onların emeklerine saygı gösterip haksız kazanç elde eden kişilere dur deseler korsan diye her gün bahsedilen bu hainler bu kadar çoğalabilirler mi?
Ya yetkililere ne demeli?
Kendilerine ait standları doldurabilmek, para kazanmak uğruna emek hırsızlarına göz yummalarına ne demeli!
Nerede kaldı uygulanacak cezalar!
Sonuç olarak, satıcı kazanacağı para peşinde, alıcı cebinden çıkacak üç kuruşun cimriliği peşinde, yetkililerde bir yerlerden kazanç elde etme peşinde…
Ancak emek sahiplerine de dövünmek düşer…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.