O’ KAFA BU KAFA.! BU KAFA O’ KAFA.!
Evet.. O’ KAFA da.. Hangi KAFA..
O’ KAFA işte canım.. Yani Bugünkü KAFA..
Yani.. Yani.. Bu KAFA, O’ KAFA.. O’ KAFA da bu KAFA’dır..
Aslında Bu kafa O’ KAFA’ydı.. O KAFA, Bu KAFA oldu nihayet..
Ama O’ veya bu, bu veya O’ esasen hepsi aynı KAFA..
Demek ki KAFA, KAFA olmayınca insanın aklı da böyle karışıyormuş..
Kafalar bir olunca; öteden beri zihniyet de fikriyat da,fiiliyat da, muamelat da..
Hattâ sevgi de, saygı da, vatanperverlik de.. Millet aşkı da, halka düşkünlük de ona göre biçim, şekil, itibar ve alâkayla derecelendirilirdi..
Halklara gelince; İmanı, milliyeti, inancı ve mukaddesleri dışında o halklar artık bu halklar değilse..
Bu halklar da o halklar değildir.. Yani en itibarlısı, en hassası ve dikkatlisi..
Demokrasi şehidi Adnan Menderes ve arkadaşlarına karşı bir araya gelen ve hemen bir bildiri yayınlayarak milletin iradesini hiçe saydırıcı, zûlüm, işkence ve hakir görmelerle yürekleri eritilen Devlet Adamları’na karşı rıza gösterici, vurdumduymazlık yaşayan o halklar değil, bu halklardır..
Demokrasi şehidi Adnan Menderes’i İmralı’da mahkûm ve mahpus edenlere karşı hissiyatsız, ölü gibi seyredici ve büyüklerine sahib olamayıcı halklar o halklardı.. Biçare halklar.. Sözü ka’aleye alınmaz, hiç görülen veya tahakkümlerle ezilen, sindirilen halklar..
Çünkü O halkla 27 Mayıs İhtilâli’nin ülkeyi ne hâle getirdiğini bilen.. 12 Mart 1971 ‘Hükûmeti İstifaya Zorlayan Askerî Müdahale’ ile yoğuran, sonra 1980 İhtilâli’yle hem halk olarak, hem de siyaseten demokrasi ve hürriyetin ne olduğunu iyi kavrayan..
28 Şubat Post Modern Darbesi’yle kadın bakanların nasıl kazığa çakılmak istendiğini, yerel idarelerin nasıl yerle bir edildiğini.. Küffar Romen Diyojen’in Alpaslan’a yazdığı mektubu Ziya Gökalp’in şiir diliyle okudu denilerek Recep Tayyip Erdoğan’ı kimlerin, hangi tahakkümle Kırklareli Pınarhisar’da 4 ay mahpus ettiğini tecrübe üstü tecrübelerle bizzat yaşayan halklardı bu halklar..
Ama sadece adları halktı..
Pek hükümleri yoktu..
Bir zaman ipçiklerle, bir zaman da dipçiklerle susturulmuşlardı..
Bu halklara, ‘ÇIKAR KAVUK, GİY ŞAPKA’yı’ yine dipçik zorlarıyla öğreten O’ Kafalar, Bu Kafalar oluncaya kadar; 1960’lar geçti.. Ard arda 1962, 1963 ve 1969’ların Mayıslı Direniş veya Ayaklanma Hareketleri de geçti, 12 Mart (1971) Muhtırası da, 27 Nisan (2007) E-Muhtırası da.. 12 Eylül (1980) Askerî Darbesi de..
Askerî vesayetli o meş’ûm yıllar ne yazık ki biteceğine uçlarına 1997’leri, 2003’leri ekledi..
Poyrazköy Amirallere Suikast ve 33 Sanıklı Kafes Eylem Plânı, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven Darbe Plânları..
..Ve 2003’te Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Hükûmeti Devirme’ye yönelik Balyoz Darbe Plânı.. Ne bitmez tahakkümdür bu..
Plân üstüne Darbe.. Darbe Üstüne Plân..
Nihayet.. En sonunda da Akrep misli kendisini sokan O’ Kafalar’ın miras bıraktığı Bu Kafalar’ı çıkarttı ortaya.. Ve O’nlar zannettiler ki bu DARBE de bizi ihya edecek.. İhya değil, aksine imha etti onları.. Akrep’ce kendi kendilerini soktular..
Ötekilere hiç benzemez bir hâllere düştüler; Apoletleri söküldü, makamları yıkıldı..
İfade ağır amma,hak ettiği bundan da ağır ki; Sanki ÇIPLAKLAR KAMPI’nın Üstsüz Moda Mankenleri gibiydiler..
Rezil oldular..
Ülkemizde dünyada hiç görülmemiş bir hâl ile ilk defa muazzam bir Milli İrade Mücadelesi verildi ve sadece birkaç saatlik DARBE’cikten BOYNUZ çıktı.. Kocaman kocaman rütbelilere bir baktık ki kelle kırık, iç buruk, dış donuk.. Peygamber Ocağı’mızdan Asker bildiklerimiz Şahinler karşısında Serçe kadar ürkek ve korkaklığı da ilk yaşadılar..
Fitneyi üreten ve başımıza belâ ederek Millî varlığımıza kasteden Dünya Tarihi; Türkiye Tarihi’nde yine ilk defa; Saçı dağınık, başı-kaşı yarık.. Kurt nakışlıyken Kuzu’ya dönen bir hain Orgeneral, bir hain YAŞ Üyesi ve bir hain PARALELCİ’nin esir alındığına şahid oldu.
O’nun bu hâli, ne itibarsız, ne rezil ve ne felâket bir hâldi ki; Bizi İNSAN olduğumuza pişman eder cinstendi.. Çünkü biz askerimizi Mehmedcik bilir ve çok severdik..
Ama O’ halâ, Kimsiniz? diye soran Millî İrade’ye; utanmaz bir yüzle; ‘Ben Akın Öztürk diyecek ve kendini Orgeneral Rütbesi ve Yaş Üyeliği kimliğiyle tanıtacak kadar takdim sahibiydi..
Lâkin rezil biriydi.. Çünkü ülkeyi rezalete sürükleyecek kadar aşağılaşan ve emekli olmasına rağmen, halâ -belki de Arpalık niyetine kullanacağı- Genelkurmay’lık makamına göz diken hasis, habis ve kambur bir vücûdiyetti.. Yazık.! Çok yazık.!
Asaletli bir kurumda şereflice görev aldığını gördüğümüz, ama esasında böyle inandırıldığımızı ihanetiyle gösteren BU KAFA, ne yazık ki Millete rağmen Devleti dumura uğratan O’ KAFA’ların ayakları üstünde büyümüş ve yürümüş de haberimiz dâhi olmamış..
Vatan! dedikçe, arpalıklara göz diktiğini, bir çoban kadar rızkına ve hâline şükredemediğini görmek, bu milletin bütün evlâdlarının canını acıtmış ve O’nun ekranlara yansıyan menhus suratına Tuhhh.. Şerefsiz diyerek tükürmüşlerdir..
Evet.. Ey O KAFA’ların bu ülkeye miras bıraktığı BU KAFA!..
Şimdiden sonra size eyvah.. Bize felâh vardır..
Bundan sonra size karanlık, bize aydınlık..
Size lânet okuma, bize haslet dokuma vardır..
Biz; çektiklerimizi.. Sizler; ektiklerinizi biçeceksiniz..
Allah büyük.. Allah indinde mazlumlar da..
Her ne kadar rütbeleriniz büyük olsa da cüsseleriniz küçüktür..
Haydi yeniden büyütmeye çalışın bakalım, büyütebilecek misiniz?
Bunca ihanete.. Bunca karın doymaz, makam beğenmez hasisliğinize rağmen..
Bakalım büyütebilecek misiniz? Ya da birkaç günlük ömrünüzü kodeslerde çürütecek misiniz?
Genelkurmay Başkanlığı’nı DARBE’yle devşirmeye çalışan Ahlâksız Adam..
.Bilesin.. Bu millet sizleri yaşadığınız-yaşamadığınız zamanlar boyunca lânetle anacaklar..
Orgeneral olarak size en büyük saygıyı gösterenlerin lânetiyle lânetleneceksiniz..
Çünkü siz bu milletin silâhıyla bu halkları ve en önemli kurumlarını vurdunuz..
Ve bu ülke hiç böylesine bir ihanet emsâli ve ziyanı yaşamamıştı.. Siz yaşattınız Orgeneralli YAŞ Üyesilli Akın Öztürk.. Haydi bakalım anlat şu rezil hâlini anlatabilirsen, TSK Şeref Madalyonu’na..
Bilesin; bundan gayrı bize MİLLÎ İRADE felâhı.. Size BOYNUZLU DARBE karabasanI..
Her ne kadar ifade oyunlarıyla döneklik etseniz de kurtuluş yok.. Yağma yokkk.. Ödleklik yok.. Erkekçe deyin ki ‘Ben.. Evet ben ilk ne dedimse O’yum! Ben Hain bir Darbeci’yim.!’
İster de.. İster deme.. Bundan sonra ah! Vah! Sana.. Yine Vatan, Bayrak ve Millet Aşkı bize..
Bir de şunu bilesin ki bu mesele..
Ödemeden.. Ödeşmeden..
Asla bitmeyecek..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.