- 414 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mamon'u Anlama 1
Geçmişi, tarih sel olanı anlayıp bilemedikçe; şimdimizi anlamak boş kuruntu (vehim sel) olmaktan öte gidemez. Çağdaş insan kavramı içinde; insanı anlamın özü, kendisi ve sosyo toplumu olmak kaydıyla; kendisini, sosyo toplumunu aşan bir sorumluluktu kavrama olmakla, ortaya konmaktadır. İlahi mana anlayışını ortaya koyan insan; o anlam üzerinde inşacı olan muktedirlikleriyle yeni anlama gelmiştir.
Mamon’du irade, kendisinden önceki tüm zamanlar gibi zamanı ileri doğru açmak zorundaydı. Zamanı ileri doğru açmak Mamon’un iradesi dışında olan bir zorunluluktu. Zaten Mamon da zamanı ileri doğru açmak için bir manaydı.
Yani yeni yeni oluşan mamon’du irade ve onun öncesi olan ilahi irade ve totemi söz olan yapı ve daha öncesinin yapı süreçleri temel gereksinmenin karşılanması olmakla, her gün yeniden ve yeniden sağlamaydı. Ve bunlar giderekten de üretim sel olan ileri doğru inşadırlar. Zamanı ileri doğru açıp, koordine etmek budur.
İnsanın sağlama ilişkisi ve üretim ilişkisi süreçleri de zamanı birer ileri doğru açma eylemi olmakla yaşantı aşmaktı. İnsanlar üreten ilişki içine girmekle, zamana bağlı olan eylemleri de giderek süreci ileri doğru açmanın çok çok üstünde olan ihtiyaç fazlası üretimleri de yapmaya da başladılar. Buna artık ürün veya fazla ürün diyorduk.
İşte bu fazla ürün; devlet olmanın, devletli olmanın ve devlet olanla, devletli olanın önünün açıldığı yerlerden biri ve en temeliydi. Mamon da fazla ürünü (emeği ve emek gücünü) sahiplenip; mal, mülk benim diyordu. Benim olanın takdiri de benim diyordu.
İkincisi de ortaklaşa kullanım alanlarının ranta açılmasıydı. Toplumsal güç nedenle üreten ilişkiler üzerindeki şeriklikler özel mülk alanı yapılmıştı. Müşterek kullanım alanı olan şeriklikte rant alanı yapılmakla giderek müşterek (şeriki) kullanım alanları da daralıyordu.
İleri doğru açılan zamanın, üreten ilişkileri üzerine; özneli bir mamondu irade modüle olur. Toplamda o yapının artı ürünü olan şimdiki deyimle gayri safi milli hasılasını mamon keyfi oluşla dağıtır.
GSMH’nın üretimi ve dağıtım şekli ülkeden ülkeye değişen oranlarda olmakla birlikte GSMH’nin %80_%85’i bir avuç kapitalistlere eşitsiz oluşla verilmektedir. En çoğu yüzde beş, on; en azı yüzde bir, iki olan bu kapitalist mutlu azınlık olan para adamlarının önü karmaşık ilişkiler ağı da olan devlet eliyle açılmış olur.
%100 olan gayri safi milli hasıladan kapitaliste verilenden %80-85’lik orandan sonra geriye kalan %20-%15 gibi bir orandaki gayri safi milli hasılayı da nüfusun %95 ya da %98’i eşitsiz oluşla paylaşır. Önü açılmak bu ve diğer müşterek kullanımların içinde kotarılan rant alanlarıdır. Dünkü devlet te; güncel devlet te; temel alanın yanına kapitalist çıkarla inşayı da böyle inşa eder.
Totem ve ilahın mana anlaması; eylemseli oluşları birbirinden ayrılmamışlardı. Her iki özellikte de ortaklaşa olan mana anlamasıyla, bunun herkese göre olan eylemseli rızk verirle dağılan belirmesi iç içe dönüşlü olan bir manaca eylemdiler.
Oysa mamon anlaması mana oluşla ve eylem oluşla ayrı ayrı belirmeydi. Mamon, mana oluşla malı mülkü zenginliği ve serveti ifade edişle; giderek parayı, rantı da ifade eden ve mal mülk sahipliği olan kişisel zenginliğin hırsları ve tamahıydı.
Mamon’un sahipliği altında olmakla Mamon’un kendi malını, mülkünü dağıtması Mamon’du mana olan anlamadan farklı ve ayrı oluşla bir belirimdi. Doğadaki var oluşun bir noktada yoğunlaştırılan çekimiyle anlam edilmesinde sakınca yoktu. Sakınca şuradaydı. Bir nokta içinde anlam edilen mananın keyfi oluştu bir eylemle, kimine bol bol mal dağıtıp; kimine de zırnık koklatmaması Mamon’un eylem sel oluşuydu.
Bu nedenle Mamon’un mana yanının herkese göre olmayan kayırmacı, vesayetçi, özel mülkçü ve özel mülkü kutsar tarzda bir belirim vermesi demek; Mamon’un mana ve eylem oluşla birbirinde ayrılması demekti. Özel mal mülk sahipliği hüviyetine bürünen kişiler güç kazanmışlar, Mamon’da el almışlardı.
Mamon’dan el almak (Mamon’dan alınan izinle [meşruiyetle] her tür eylem ve tasarrufta bulunma) ile kazanılan alan boşluk devinmesi olan eylemselilik, yeni bir güçtü. Bu güç efendi oluştur. Mamon’da el almakla eylemseli olan yeni güç olan El’in belirmesi, tahakkümü bir yöneten akış, olmaktı.
Böylesi güç kazanımı; gücün keyfine göre mal mülk dağıtması olan eylemsellik, Mamon’un El oluşla yansıma yapmasıydı. Mamon’daki mana ve eylemsellik, takdirle birbirine geçişen kuplaj bağlantısı olmasıyla birbirine dönüşen ikili; teklikte ikili belirmeydiler.
"El" malı, mülkü tasarruf eden Mamondu mananın, eylemli takdirce şeklidir. Mamon’dan geçişen takdirce anlam ve mana olmakla, eylemlilikti. El’in eylemliliği; asıl olan Mamon’dan El’in el alışı olmakla, El, asıl olan mana Mamon’un gölgesi ve halifesiydi.
Oysa ilah, totemi manaya dokunmadan gruplar arası ittifak olan ahitleşmeyi, takdir etmişti. İlahlar manayı çekirdek kılmakla, çekirdek çevresine sitoplazma organellerini inşa etmiştiler. Yeni davranış yeni bir girişim şekli ortaya koyabilmek için var olanlardan sentez yapması; evrenin davranış şekliydi.
Ve ilah, birbirleriyle temasları olmayan totem grupları, gruplar arası temasın senteziyle yen bir düzey ve düzlemin davranış girişmeli yansımalar bağıntısını ortaya koymuştu. İlah, ittifakı takdire göre, yeni mana düzenlemeli yeni bağıntısını ortaya koymuştu. İlahi yapıda ana mana o gruba, bu gruba ayrı ayrı eşitsiz bir eylemle belirim vermemişti.
Mamon’un eşitsiz oluşla ayrıştırdığı sentez; ittifakı servetler olan ittifakın toplumsal güçlerine kişilerin sahip çıkmasıydı. El kamusal olan bütün müşterekleri dağıtamıyordu. Dağıtamazdı da. Yarının yeniden ve yeniden inşası için asgari müşterekleriniz (ortaklaşan yaşam alanlarınız) olmak zorundaydı.
Yapının çekirdek olan temeli müştereklikti. Müştereklikten kısmen ayrışan sitoplazma açılımları elbette ki bir gelişmeydi. Yeni bağıntının düzeyiydi. Ve yeni düzlemdi. Yeniyi başka türlü ortaya koyamazdınız.
Yeni olacak müştereklikte, bu özel mülkiyetçi bağıntı üzerine; yeni düzey ve düzlem bağıntısı oluşla konmak ve yeni açılımlarına doğru bambaşka salınımların ayrışma nicelemesini vermek zorundadır. Sorun şu ki, özel mülkiyet nicelemesi köleci tarzda olmayacak denli düzenleme ve mana anlamaları olması gerekendi. Ama ne yazık ki özel mülkiyetçi açılım, en vahşi kapitalizmi görmeye dek gelmişti.
El’in çarkı felek usulü kişilerine isabet ettirdiği takdiri olan rızk, her kişiye göre değil; seçilmiş nasibi olan kişilere göre olan bir belirmedir. Oysa Yüce Tanrı kavramı bu çaplarıyla bir mana değildir. Tüm belirmedir. Biz belirmelerini girişen farklı zamanlar içinde olmakla, farklı farklı anlarız.
Tümün bir arada olduğu yerde zaman ve hiçbir şey ayrışmamıştır. Bu nedenle Yüce Tanrı hiç bir şeyle belirlenmemişle olan "olumsalı", belirmedir. Olumsal olan burada değil, her yerde aynı anda farklı farklı oluştur. Evren sel oluş ve olumsalı, Dünya’ya göre, bana, sana göre değildir. Ama aynı zamanda da bana, sana, Dünya’ya göre olan kesikli sürekliliktir de.
İşte buradaki kesikli süreklilik nedenle tümel olanı kavrama bilincimiz sınırlanıp, tıkanmakla; tümellik bizde bir karadelik çekimi gibi yoğunlaşan duyum yönelmelerine de neden olmaktadır. Bizler bu sınırlı oluş içinde olam olanların birine yönelmekteyiz. Bu yönelimlerimizle biz, yönelmiş olduğumuzun zorunlu bağıntı ve girişmelerine de (kaderine de) görece iradi ve öznel olmaktayız.
Ya da bizler, olamlılık içinde sadece biri olan köleci yapı olan olama yönelmekle, bunun zorunlu ilişkilenişler yansımasını bencilliğimize göre kıyasa vurduğumuzda; iyiyi, kötüyü biz irade etmiş olmaktayız.
Oysa belirimlerin iyi ya da kötü olmak gibi kendi duygusu yoktur. Bu anlamla ölçü; durumlu olan şeylere biz özel ve öznel duyumlarımız ve duyumların temelindeki bencillik oluşla yanıt ya da tepki vermekteyiz.. Bu da evrensel olanı değil, size göre olanı (bencillik ve duygu olanı) ölçmektir. Bencillikte sonuçta olamlılık içinde kesikli sürekli düzenle olan bir belirmedir.
İşte insan dediğimiz yapıdaki insanilik, bu ölçünün dışına çıkmakla evrene katılan bir evrensel sorgulama olma süreci içindedir. Bu nedenle hep postüla vardır. Bu nedenle hep hipotez vardır. Bu olumsallık nedeniyle hep önermeler, olasılıklar vardır.
Yüce Tanrı kavrayışı bize göre her bir dışlanan ve dışlanmayan olasılıklarla topyekûn belirmedir. Çünkü evrenin belirimi olamladır. Olam içinde olan gerçekleşme kesikli sürekli oluş içinde fren ve sınırlıktı yasalarıyla görecelidir.
Özel mal mülk dağıtmanın mucidi olan Mamon; El olmakla El ihsandı. El ihsan, El’in yaptığı bağıştı. El’in yaptığı gelişi güzel takdirce olan, keyfi bağıştı. El’in yaptığı bağış (ihsan) ortaklığı bozan; ortaklığa dayalı eylemli oluşta eşitliği, eşitsizlikle inşa edendi. Eşitsizde bağış yaptığı için daima sürprizlerine açık olunmakla ümit edilen ve ümit kesilmeyendi.
El ihsanın bu eşitsiz keyfi irade belirimle tasarrufla taayyün ediş iradesinin egemen olması gayesiyle Mamon ’un teklik vurgusu önemliydi. Bu aşamada mamon yeryüzü ya da evrene yayılan iradesi nedenle tek değildi. Tapınak ya da panteon kültü nedenle tek değildi. Sırf keyfi takdirin sahibi olmakla mal mülk verdiği devletli efendilere göre tekti.
Bu nedenle bu keyfi irade olur egemenliğin tanınması için mamon efendiden; efendilerden, kölelere doğru ihraçla tek olmanın, ortak tanımamanın mücadelesini verecekti.
Bu teklik içinde olmakla Mamon "El ekmeldi". Yani Mamon’un keyfine göre dağıttığı mal, mülk ihsanlar içinde kimine mal mülk verip kimine de mal mülk vermeyi kısmakla yaptığı takdir en eksiksiz, en olgun, en uygundu.
Böylece Mamon giderek; bağış yapanların en doğrusu ve bağışı hakkıyla yapanların en "ihsanı El ekmeli" oluş tamlamalarıyla; yaptığı bağışın niceli ve göreceli oluşu kervanın yolda dizilmesi gibi dizilecekle anılacaktı.
Kişiler de bu oluşmada uzak kalamazlardı.
Kişilerimiz de şöyle ya da böyle El ihsana boyun büküp, rıza gösterip tevekkül edeceklerdi. İşte böylesine Mamon’a mudi olan kişiler de "İmanı ekmel" içinde olacaklardı. Mamon’a da, bizi "imanı ekmelden ayırma" diye dualar okuyacaklardı. Böylece köle kişiler Mamon’a imanı tam olan kişiler olacaklardı.
Mamon’un seçilmiş kullarına olan mal mülk rızk verme işindeki bağışları nasıl El ihsansa; El’in yaptığı bağıştı. El tarafından yapılan bağış. El’den gelen bağıştı. Bağışa imansa; bağışın bu şekil üzerine olduğuna boyun eğmek te "El ihsanı imandı".
El’in kişilere nasip (bağış) ettiği, imandı. El baktı ki elin ihsanına tepkiler var. Herkes istese de imanlı olamayacaktı. El istemedikçe kimse imanlı olmayacaktı. Ama El yine de insanları eşitsiz takdirli imana davet etmeye çağıracaktı.
İşte El bu tepki dirence karşılık imanı dahi kişilere nasip oluşla dağıtacaktı! İmanı da, el bağışlardı. El dilemeden kimse iman edemezdiniz. Bu nedenle de El, El ihsanı imandı.
El bu sıfat takıları hem kendi üzerine alıp, kendi mana anmasını pekiştiriyordu. Hem de bu mana anlamasına yönelen bu mana anlamasını kabul eden inanırlarını da imanı kaviler; sadık kişiler ya da sıddık kişiler diye övüyordu.
Mal mülk sahibi olanlar da Mamon’du Rızayı El ekmele uğruyorlardı. Mamon’un rızasını kazananlardı. Bu eşitsiz takdir içinde Mamon’un rızasını kazanmanızla Mamon; ihlası ekmel, rızayı ekmeldi. Bir olup, en doğru karar verenin ve bu şartlar içinde bir olup en doğru rızası istenecek olan Mamon’du.
Bu kavramlar bir günde pat diye ortaya atılıp bir günden anlamlarını oluşmadılar. İlerleyen sürecin şartlarına bağlı anlardaki aksama ve sınıfsal dirençlerine göre oluşan mukavemetleri kırmak için yapılan karşılık argümanlardı. Bu tür argümanı kavramlar; adım adım oluşla ve süreçler içinde evirilen argümanı diyalektikle bu kabilden anlamları idrak ettirişlerdi. Dinlerin de ana propaganda konuları içinde bunlar olacaklardı.
Düşülse, kalkılsa bile El ihsan deniyordu. Artık her şeyden El ve El’in takdir eden, kaderleri yazan iradesi sorumluydu. İyi şeyden de. Kötü şeyden de sorumluydu. Çünkü iyi şey olan kimine bol bol mal verip bezdirirken; kötü şey olan kimine de hiç vermeyip gezdiren iyiliği-kötülüğü El yaratmış, kullarına ihsan etmişti.
Çünkü Mamon El ihsandı. İyiliği de kötülüğü de bağışlayandı. Keyfi takdir edendi. Keyfi takdire göre kaderleri yazandı. Ve keyfi takdire göre kaderleri yazmaya devam edendi. Bu nedenle günümüze dek gelen devletler de El Mamon’du.
Bu nedenle kötülükten de iyilikten de Mamon sorumluydu. İyiliği (mal mülk vermekle kişilerin sahip olduğu güç ve kudreti) de; kötülüğü de (mal mülk vermeyişle güdülü kalıp cehalet ve hatalı (!) davranışlar içinde kalmayı da), Mamon takdir etmekle; Mamon olan El; El ihsandı. Bağışlayandı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.