Sonsuz kanatlarım
Taksim yollarını güzergah belirleyen tek kişilik bir kuş sürüsüydüm.
Kanatların sevgim kadar özgür , bedenim bilincim kadar zayıf, aklım gönlüm kadar karışıktı.
Hava votka etkisi yaratacak kadar sert çarpıyordu kanatlarıma.
Güç kudret kalmamıştı.
Gökyüzünden yere doğru hız almaya başladım istemsiz.
Düşüyor düşüyor ve üşüyordum
Zayıf bedenim onun sıcak gözlerine düşmüştü nevizadenin dar sokaklarında.
Gökyüzünden gördüğün kalabalıklar içindeki normal insanlardan biriydi sadece , yoktu farklı bir misyonu.
O bunu kader olarak nitelendirdiyse de değildi aslında.
Kader olacak kadar bir geleceğimize izin vermeyecek kadar çekimserlik vardı içinde
Nasıl bir kader yazıldıysa buna inanmak ve bozmakta benim kantlarımdaydı..
Sert imajı , iri vücuduyla ve havada ki balık kokusu ile ona sığınmıştım düşüncesizce .
Ne kadar güvenilir ne kadar düşünceli gözükse de içindeki kararsızlık onu iter olmuştu bu dar sokaklara
Sıcak yuvasıydı tek sığınağı.
Orda huzur bulduğunu ispatlarcasına soğuk sokaklara akıtıyordu içindeki karmaşıklığı..
O karmaşalar içinde ellerinde tutsada benı kalbinde bulamamıştım yerimi .
Oysa benim yüreğimde hazırda bir yeri vardı onun için önceden rezervasyonu yapılmış.
Sevgiyle harmanlanan göklerden geriye birşey kalmamıştı yeryüzünde.
Ellerindeydim onun her an kaçıp gitme ihtimalim olmasına rağmen
Ne bu ondan korkar olmuştu ne de ben çekip gitmenin hüznünü duyuyordum.
Hayat o kadar hızlı akmıştı ki onun gözünde aşka ve sevgiye yer kalmamıştı.
Nasıl yaşanılır ne hissedilir bilmez yollarda ilerlemişti yirmi yedi sene .
İlk defa aydınlık yollarda kaybolan bir gölge görmüştüm.
Sahibini aramakla geçmesi gereken senelerini başka insanların arkalarına sığınarak geçirmişti.
Korktum. Bencilliğinden , duysuzluğundan , ondan .
Uçup gittim ama hep onun bulunduğu semtlerde onunla uçtum.
Hata tablosuna ekledim ,bir çarpım daha olmuştu.
Duyarsızlaşmıştım artık o kadar çok düşmüştüm ki farklı ellere düşe kalka büyümüştüm.
Sonbahardan bozma bir kış günüydü ocak ayının ortalarında
Semt gene taksim meydanı ,
Kaldırdı gökyüzüne kafasını.
Benı arar olmuştu koca yeryüzünden , göklere.
İşte orda duruyordum tam tepesinde
Belki ilk defa gözlerime bakmaya korkuyor kalk git diyen yüreğini dinlemeye çalışıyor ,
yargılıyor ve suçluyordu aştan lekesi olmayan kalbini.
O an aktı hüzün damlaları kalbime.
Karşımdakini sevmek nedir ,nasıl yaşanır bilmiyordu.
Karşısında seven bir kalp olmasına rağmen…
Kendimi güçlümü görmeliydim yoksa güçsüzmü karar vermedim.
Kablim ve dudaklarım susmuştu şaşkınlığından.
Konuşmaz olmuştu…
Maviliklerde kaybolmuştum
Tek yapmak ıstediğim kaçmaktı aslında sevgisizlikten .
Oysa suan sevgisizlik karşıma geçmış bana bakmaya bile korkar olmuştu..
Ya kalıp yaşamak lazımdı , mücadele lazımdı..
Ya da hiç tanımadığın birini kalbinde yaşatmak..
Şimdi kanatlarımı çarpıyorum başka ülkelerde ne kalbimde bir acı var nede hüzün sadece bilinmezlikler var.
Birde gözlerime yazdığım kararsızlıklar