- 611 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yıllardır Çıkarılmayan At Gözlüğü.
Görme organının en az biri görmekten yoksun bulunan şahıslara kör denir.Mecazi olarak kullanırsak anlama,yorumlama kabiliyetlerinden en az birini kaybeden insana da kör diyebiliriz...Peki bunun sebepleri nelerdir?Bir insan mecazi olarak nasıl kör olur?Güneş balçıkla sıvanır mı?Cevabını vermek gerçekten zor..Ama gerçek olan şu ki at gözlüğü takıldıktan sonra kör olmasak bile göremiyoruz...Bir ideolojik kalıba sokulduğumuzda işin tabiatı gereği göremiyoruz...Çünkü şuurumuz alınıyor,bilincimiz de sömürülüyor.Tarih şuurumuz,dil şuurumuz,milli şuurumuz vs. hemen hemen hepsi işgal altında.Tarih şuurundan başlayalım misal.Tarihini bilmeyen insan yaşadığı çağa bir yerden fırlatılmış,kökü,geçmişi en önemlisi de bir tecrübesi olmayan insandır.Ne acı bir şey..Annen baban var ama sen onları bilmiyorsun.Birden yetim statüsüne düşmüşsün ve yetimhanedesin..Gerçekten çok kötü.Örnek çok uzakta değil dostlarım.Türkiye çok uzakta değil.Sanki 93 yıldırlı varız gibi muamele görüyoruz.Halbuki bizden önceki ve temelleri anadolumuzda atılan Osmanlı Devleti bile 600 yıl tarih sahnesinde bulunmuş muazzam bir devlet...Biz bu 600 yıllık tecrübeyi hiçe sayamayız.600 yılın zaferlerini,icraatlarını,yenilgilerini hiçe sayamayız.Hiçe sayarsak 93 yıllık yeni bir bebek olarak emekler dururuz.Yürürsek de Türk gibi yürüyemeyiz.Bakın örneği Osmanlı dan verdim aslında Karahanlıya kadar götürebilirdim...Ama biz daha en yakınımızdaki muazzam esere kör olmuşuz.Ameliyata temelden başlamalı.İstanbul sokakları,Edirne Sokakları,Bursa Sokakları,Anadolu diyarları Osmanlı eserleriyle dolu,Padişah kabirleriyle dolu birine bile ilgi gösteremiyoruz.Biri bile dikkatimizi çekmiyor.Sömürücü düzenin Avm si külliyemizden değerliyse bir sorun var demektir..Bunun ismi de tarih şuuru kaybıdır.
İnsanoğlu incelenmesi gereken çok komplex bi yapıya sahip.Psikoloji de bu yüzden var.Psikoloji insan davranışları üzerine kurulu önemli bir ilim dalıdır.Üzerine değindiğimiz bu vakalar da psikolojik vakalardır.Örnek vermek gerekirse kütüphaneler Osmanlıca kaynaklarla dolu...600 yıllık bir arşiv...Hem kendi devletini anlatıyor hem de kendinden evvelki Türk devletlerini...Ama biz okuyamıyoruz.93 yıl filmi geriye saramıyoruz.Aman Allahım nasıl bir psikolojik hastalığa yakalanmışız sen bize şifa ver...Hastalığın psikoloji de tanımı nedir bilmiyorum bizce tanımı dil şuuru kaybı...Karahnlı Devletinden bu yana kullanılan 1000 yıllık geçmişi olan bir dil ’devrim’ bahanesiyle değiştirilirse ne olur?Cevabı basit 1000 yılın çöp olur.İslamiyetle tanışman,İslami Ehli Sünnet kitapları okuman,harplerde edindiğin başarılar ve zaiyatlar hep çöp olur!Düşünsenize asansöre bindiniz 4.kata çıkmanız gerekiyor..Ama yaşadığınız şuur kaybı sayesinde 5 numaralı tuşa basıyorsunuz.Gideceğiniz yeri bilmiyorsunuz.Anadolu gibi Avrupa ve Asya arasında kalan bir yerdeyseniz vay halinize..Döner döner durursunuz.Herkes sizi kendi tarfına çeker..Sizde hangi tarafın doğru olduğunu bilmediğiniz için her tarafa gitmek zorunda kalırsınız.Bunun adı özgürlük değil köleliktir...
’Cahildeki akıl fikir/Yoktur sende sen ersen de/Cahil bildiğini okur/Sen cahile ne dersen de’Ne güzel söylemiş Fikret Yılmaz Çavdar bey...Şuan bizim de söylediklermiz gericilik,yobazlık,at gözlüklü gibi türlü seviyesiz ithamlara maruz kalabilir...Ama biz biliyoruz tarihini,dilini öğrenmek Türk milletinin en tabi hakkıdır.Bu özgürlük elimizden alınamaz.Uyuyanları uyandırmak,beraber öğrenip bilinçlenmek,tecrübelerden ders çıkarmak en önemli hakkımızdır.Atılan iftiralara ilmi cevap vermek..Nakış gibi işlenmiş tarihi eserleri bilmek,bilmeyenlere öğretmek en öenmli hakkımızdır.Milli şuurumuzu ayakta tutmak ulusal bir bilinçle gençliği diriltmek yönünü köhnemiş batıya değil de kendine çevirmek en öenmli hakkımızdır.Yabancılaşmadan çağdaşlaşalım dostlarım.Allahım ’Biz çağa değil çağ bize uysun!’diyecek kadar cesur bir cümleyi kurmamızı nasip eyle!Sözlerimi Necip Fazıl’ın iyi dilekleriyle adeta gençliğe hitabesiyle bitirmek isterim.’Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispetle usûle, stratejiye uygun bir gençlik...’Hoşçakalın!