- 413 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İz
Hepimiz saplantılı ruh hastalarıyız, birbirimize katlanmamız ancak sopalarımızı saklamamızla mümkün. Toplum adını verdiğimiz bu kurguda ancak birbirimize saplantıları olmayan, maskelerine alışık kişilermiş gibi davranarak bir arada yaşayabiliyoruz. Bilinçaltımızın küçük bir oyunuyla ortaya çıkacağından korktuğumuz bu yanımızı üvey kabul etmekle ondan kurtulduğumuzu sanıyoruz. Sarhoş olmaya korkmayan insanlar gerçek benliğine yaklaşmaya cesaret edebilenlerdir. Günah işlemek, özümüzde mevcut, irade denen şey kurallara bağlı kalmak isteyen sonradan edindiğimiz bir özürden ibaret. Bu arzularımızın, saplantılarımızın küçücük bir parçasını görünür kıldığımız anda dışlanırız aynı saplantılara sahip başka insanlar tarafından. Asıl benliğimizse kendimize itiraf etmekten korktuğumuz yasak arzularımız, üstüne inşa ettiğimiz medeni kişilik adını verip kutsallaştırdığımız yanımızdan nefret ediyor. Neden çocukluğumuzu özlüyoruz? Çünkü çocukların kişilikleri yoktur güdüleri vardır. Kontrol mekanizmaları toplum değildir. Yaptıklarından sorumlu değillerdir. Onlara bir kişilik verip yaptıklarından utandırmaya başladığımızda olgunlaştıklarını söylüyoruz. Neden sarhoş olmanın, kafayı uçurmanın, başka âlemlere dalmanın bu kadar çok yolunu icat ettik. Neden bu kadar çok çeşit uyuşturucu icat ettik? Çünkü ayık kalmaktan memnun değiliz. Katlanamıyoruz maskemize. Kafayı bulup kendimize yolculuk yapmak istiyoruz, kendi gerçekliğimize. Toplum neden alkol, uyuşturucu gibi maddelere günah, suç gibi karşılıklar verip insanlardan uzaklaştırır? Çünkü bize sattığı maskeleri çıkarmamızı istemeyecek kadar korkaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.