- 914 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANSIZIN KAYBOLAN DOST VE MERHAMETSİZ ELLER
Sokaklarda aceleyle koşturan insanlar,hepsinin yüzünde tedirginlik, iş-okul stresi...Ben de bu monotonluğun içinden biri...Bir akşam beni bu monotonluktan çekip kurtaran bir çift kara göz çıktı ortaya. Binamızın komşu bücür kızının yanında bakıyordu suratıma. Ona baktım, yüreğim pır pır...Elimi uzattım. Geri kaçtı.Çok korkaktı. Vücudu minicik kalmış, kemikleri sayılıyor. Yavaşça dokunmaya çalıştım bu kez ona, o beyaz yüzünü kaldırıp yüzüme baktı. Başını okşadım, yavaşça konuşurken onunla, o sakinleşiyordu ve artık kaçmıyordu. Çünkü sevgiydi canlı türleri arasındaki ortak dil. Sokaklarda sevgiyi unutmuş koşturan yüzlerin işkencesine uğramıştı o da kim bilir, iki ayaklılardan sevgi namına bir şey görmemişti bugüne dek. Bir hafta sonra adını Alaş koyduk. Çok sevdiğim babamın dedesinin köydeki köpeğinin adıydı o da. Tıpkı o köpek de ALaş’ın benim dostum olduğu gibi, dedemin dostu olmuş yıllarca. Dededen toruna Alaş dostluğu sürmeye devam ediyordu.
6-7 ay boyunca binadaki çoğu aileyle beraber besledik onu. Bahçemizdeki çimlerde uzanır, sabahları okula giderken beni geçirir, döndüğümde salladığı kuyruğu ve bacaklarıma dolanmasıyla beraber Alaş karşıladı hep beni. Çok kilo aldı ve ürkekliğini kaybetmişti artık. Komik oyunlar oynardı, pencereden bakar gülerdim. Bir parça bezi ağzına alıp, etrafında dönerken koşardı bahçemizde. Her akşam buluşurduk Alaş ile, oynardık. Okşardım o tombullaşmış kafasını. Beni görünce koşardı yanıma. Canımdı o benim,canım. Kapıcımız "Çok seviyorum valla onu, çöpleri toplarken peşimde dolanıp durur, arada dağıtıyor bahçeyi ama ziyanı yok ki, varlığı yeter." derdi. Karşı komşumuz tepsi almıştı onun için.Ben Alaş’ın bu kadar sağlıklı ve mutlu bir köpek olmasını binamızın başarısı olarak gördüm hep.
Malesef toz pembe devam etmedi bu günler.
Bir gün eşine uyguladığı şiddetiyle, eşine bile merhameti olmayan yöneticimiz ile bir tartışma çıktı aramızda. Alt kat komşumuzla beraberdik ve yönetici bey köpekten rahatsızlığını belirtti ve Alaş’ı azarlamaya başladı. Akıllı bir köpek olan Alaş hemen gidiyordu ki ben durdurdum ve güzel yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Karşı çıktık yöneticiye. Son sözüm: "Siz ne derseniz deyin biz bu köpeği beslemeye devam ediyoruz." oldu. O günden sonra sesi çıkmadı yöneticinin. Alaş hala sitemizin maskotuydu.
Güzel oğlumla iki gün önce akşam yemeğimizi yedik, okşadım onu ve yine beni eve kadar geçirdi. Ertesi gün baktığımda Alaş yoktu. "Herhalde arka sokaktaki arkadaşlarının yanına gitti dedim. Koca bir gün daha geçti ve hala ortalıkta değildi. İşte o koca iki gün,koca oğlansız geçmişti. Yemeğe dokunulmamış, tepsideki su içilmemiş. Neredeydi bu köpek? Bu akşam kapıcımıza sordum. Ve acı cevap:
"Binadan belediyeyi aramışlar, 3-4 adam uyuşturup götürmüş köpeği."
22.07.2016
YORUMLAR
''sevgiydi canlı türleri arasındaki ortak dil. ''
ama..işte aması var... bilemedi insanlar sevginin kıymetini.. bilemedi... Savaşlar sevgisizlik yüzünden çıkıyor.. Toplum bu yüzden bozuluyor. İnsanlar kendileriyle barışık değiller ki, evcil hayvanlarla barışık olsunlar.
Alaş'a çok üzüldüm. Babanızın dedesinin köpeğinin ismiymiş bir de..
Bu ne güzel bir vefa örneğiydi.
Keşke Alaş şu an yaşıyor olsa diyorum.. Ama...
Ama, ama işte amaların hükmü yok..
Keşke..diyeceğim de,,, onun da hükmü kalmadı.
Kendi ellerimizle koca dünyayı kirlettik...