- 883 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Reichstag Yangını
Reichstag Yangını ve Parlamentoya Atılan Bomba
Muhittin Çoban
Akp’nin darbe fobisi sonunda darbeyi getirdi.
Akp’nin korktuğu kadar da varmış.
Oysa ben yakın zamanda bir Askeri darbe beklentisi için de değildim.
Askeri darbe ne zaman ve hangi şartlarda olur daha çok, siyasi iktidarın toplumu yönetme basiretini kaybedince, yani yönetenler yönetemez duruma gelince alternatif olarak askerler ABD’nin ve AB’nin desteğiyle iktidara el koyarlar.
Bir askeri darbenin yapabileceklerinin hepsini Akp fazlasıyla yapıyordu, o halde darbeye ne gerek vardı?
Akp ve Gülen Cemaati aynı ana ve babanın evlatları. Şu an tanık olduğumuz ve yaşadığımız şey anlaşamayan iki evladın iktidar savaşı.
15 Temmuzdaki (2016) başarısız darbe girişiminden sonra şu iki soruyu sormak gerek.
Bu savaşın kazananı kim?
Ya da şöyle soralım, bu savaşın kaybedeni kim?
Gülen hareketi devlet içinde örgütlenmeye 35 yıl önce 12 Eylül Askeri darbesinden sonra başladı. Amaç komünizme karşı sivil örgütlenme yaratmaktı. Devlet desteğiyle gayet güzel örgütlendiler ve güçlendiler. Devletin her kurumunda varlar.
Daha sonraki yıllarda Erbakan’ın gençleriyle birlikte Akp’yi kurdular, Dünya Sermayesinin desteğiyle iktidara geldiler.
İktidar hırsı da iktidara gelince başladı. Çıkarlar devreye girdi. Bu çıkar çatışması bu günlere getirdi bizi.
Bu darbeye yönelik komplo teorileri üretmek istemiyorum, zamanla aydınlanacak darbe girişiminin perde arkası.
Lakin şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Bu darbe girişimi bana Hitler Almanya’sındaki Reichstag (Parlamento) Yangınını anımsattı.
İsterseniz bu Parlamento yangınını kısaca anımsayalım, belki böylece darbe girişimini daha iyi anlarız.
Reichstag binası Berlin’dedir.
Parlamento yakılmadan önce Hitler ülke çapında kampanya başlatır. Komünistler her yere saldıracaklar. Grev yapacaklar, üretimi durduracaklar, Fabrikaları, Kiliseleri yakacaklar, düzeni bozup iç savaş yaratacaklar, komünizmi getirecekler gibi…
Bu dönemde Hitler iktidarı Katolik Merkez Partisiyle paylaşıyordu, koalisyon yapıyordu.
Parlamento (Reichstag) yangınından hemen sonraki günlerde Hitler Cumhurbaşkanı Hindenburg’a Anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıracak kararnameyi imzalatır. Daha sonraki günlerde kendi partisi olan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi ve Alman Ulusal Halk Partisi dışındaki tüm partileri kapatır, yayınlarını ve seçim çalışmalarını yasaklar, Komünist Partinin Parlamentodaki 181 Milletvekilini ve Parti ileri gelenlerini tutuklatır, kimisini öldürtür.
Parlamento yangınının ihalesi de psikolojik sorunları olan Marinus vab der Lubbe adındaki bir komüniste kaldı.
Hitler parlamento yangınını vesile yaparak “Demokrasi” adına taraftarlarını sokağa davet etti.
Sokağa çıkan faşistler komünistlere demokratlara, işçilere saldırdı.
Daha sonraki günlerde Hitler iktidarın tek sahibi oldu.
Akp ve Erdoğan da şimdi Hitlerin taktiğini uyguluyor.
İşin garibi bu taktik tutuyor da, gayet güzel gidiyor, topluma da yediriyor.
Hitlerin en güzel sözlerinden birini hatırlayalım mı?
Bir yalanı sürekli söyleyin, o yalan yalan olmaktan çıkar demişti. Erdoğan’da bunu yapıyor!
Hitler Almanya’sında Parlamento yakılırken, Erdoğan Türkiye’sinde de Parlamento bombalanıyor.
Darbe gerekçesiyle taraftarlarını ve halkı sokağa çağırdı. Taraftarlarına toy askerleri öldürttü, boyunlarını kestirdi.
Binlerce insan tutuklandı, görevden alındı. Yetmedi temel hak ve özgürlükleri OHAL adı altında geri aldı.
Bu acemi darbe girişiminden sonra Baş Komutanım demeye başladı.
İşlevsiz olan parlamento daha bir işlevsiz oldu.
OHAL’e birlikte faşizmin şiddetini daha bir açıktan yaşayacağız.
Ha, şunu da unutmayalım:
Hitleri yıkan sadece Sovyetler Birliği değildi. Alman demokratlarının, Komünistlerinin mücadelesini yabana atamayız.
Erdoğan’ın düzenini yıkacak olan da Halk olacaktır, yani Birleşik Halk Hareketi olacaktır.
Bu sondan hiçbir diktatör kaçamaz!