- 309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Erken dönemin Eşitliği 3
Bu anlamıyla mamon mal, mülktü. Mal, mülk sahipliği ve malın, mülkün tasarrufuydu. Mamon kimin elindeyse güç ondaydı. Siyaseti ve her şeyi belirleyen bir katılımdı. Mamon ilerleyen süreçle mal gibi ayni; mülk gibi gayrimenkul demek olup giderek para, servet anlamına bir temel anlayıştı. Bu mana anlaması içine Mamon’a bir de keyfine göre takdirde bulunmasının irade gücü sokuldu.
Mamon tasarrufu olan bu iradesi gereği kimilerine özel mal mülk oluşla dağıtılandı. Dağıtılan kadarla da kişi mamon oluyordu. Meşru yöneticiler ülke kaynaklarını meşru yollar içinde satıp; bu kabil meşru yöneticilerin, ülkeden çok; rantı yönetmesi gibi ranttan kaynaklı hırsızlıkla, Ferdinand Markosların, Kral Fahtların, Karunların trilyonluk olmaları tür benzer süreçler, köleci dönemle birlikte başlamıştı.
Ülke nerdeyse yerle yeksan vaziyetteydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yok denli mevcut mirasla ülkeyi kendi servetini kendisi biriktiren bir ülke haline getirdi. Ülke yabancı mültezimler elinden kurtarıldı. Dış siyasette de dış siyaseti konjonktürel dengeler içinde götürmenin gayesindeydi. Bu gayenin içinde karşılıklı ve eşiti olur eylemli tutumlar vardı. Bu tutumlar, bağımsızlıkla götüren değerler manzumesi olmakla ülke hedefi inşa olunmaya başlandı.
Yavaş yavaş kamu serveti biriken ülke ve ülkenin kaynaklarını özelleştirme garabeti altında satılarak, çalınarak değil; ülke üreterek, ürettirilerek kurulmuştu. Ülke, tarımda çiftçiye öküz saban ve tohumluk dağıtılmakla ve benzerlikler gözetilerek sağlıkta, eğitimde, hukukta eşit temel referanslı düzlemlerin üzerinde eylemseli olmanın eşitliği kaydıyla mamur edilmişti.
Eşit eylemli ve eşite yakın sağlamalı düzenler olan totem dönemler, totem dönemin sonlarına doğru totem meslekli verimlilikle artan, üreten ilişkiler kurmayı başarmıştı. Totemiler tükettiğinden fazlasını üretir olmuştu. Üreten, ürettiren ilişkiler ön ittifakı süreçlerle hayli verimli olmuştu. İşte Mamon emek ürünü artan bu verime benim malım diyordu. Bu verimin alındığı toprağa da benim mülküm diyordu.
Hayli verimli birikimler yapan ön ittifaklı sürecin üreten ilişkileri içindeki bu verimli birikimler meşru yollardan gasp edilmekle ön ittifakın varlıklarına hileyle ve giderekten de cebren, el konacaktı.
Günümüz güncesindeki yasal süreç içinde, meşru olan ihale vardır. İhale, ihale edenle (yöneten yetkili ile), ihaleyi alanın arasına sadece; ihale edenle, ihaleyi alana malum olan görünmez devinmeler girdi. Bu devinmeler; rantçı, hırsız, mauncu, tırnakçı, komisyoncu, kiracı, taşeron türü kuvvetlerdi. Meşru olan iki yasal süreç arasına; yasal olmaz şekilde giren bu uygulamalar, enfeksiyondu. Ve görünmezdi.
İki paraya yapılacak bir iş, beş paralık ihaleler meşruiyet ligi içinde verilmekte. Üç paralık fazla olan kısım, birikmiş olan kamu kaynakları içinde olup; mauncu’nun (rantçının) cebine gidiyordu. Bu ihalede ihaleyi yapanla, ihaleyi alan, dışında kalan hiç kimse; yapılacak işin iki paralık bir iş olduğunu pek pek bilemezler. Herkes yapılan işin tamı tamına beş paraya yapılan meşruiyeti bir iş olduğu sanır. Böylece oynanan Ali cengiz oyunu bilinmez olmaktadır.
Bilinmez ve görünmez olan bu el günü geldiğinde kimi kişilerin araştırması sonucunda bilinip görünür olur. Bu kez de minareyi çalan kılıfı hazırlamış oluyordu. Kılıf; "Malı-mülkü dilediğine dilediği gibi takdir etmenin" mana anlaması olmakla nasip denmektedir. Nasip anlayışı çoktan ortaya çıkmış ve servis edilmiş oluyordu.
Hemcinslerimiz totem allan içine gelirken, işsiz güçsüz oluşla totem alan içine gelmemişlerdi. Her biri doğadan av yapmanın ve toplayıcılık yapmanın kısmen ortak ve eşit eylemseli olması içinde olmakla belli erişkinlik içinde kendi başlarının çaresine bakabiliyorlardı. Doğal seçilim yasası bunun üstesinden geliyordu.
Kişiler bu temel eşitlikti eylemseli davranışlarını totem alan içinde örgütlediler. İşte totem alan bu düzey ve düzlemin eşit eylemseli oluşu içine örgütlenme ve tüzeldi oluşu da katmıştı. O halde eşitlik; eylemseli bazda örgütlü, tüzeldi davranışların birlikte olan sonucunu; geri kendi kişisine yarar oluşla vermesi ve sağlanan bu yararı kişinin totem alan güvencesi içinde özel tüketmesiydi.
Temel durumun içinde bencil oluş ve bencil oluşa bağlı eylemseli olmanın eşitliği vardı. Yani insan eylemseli olmadan edemezdi. Sürü dönem gibi totem dönem gibi ön ittifaklar da bu temel eşitliği; gruplar arasında olmakla, grupların eşit eylem sel işbirliği içinde oluşturdular.
Gruplar arası eşitlikle; gruplar arası üreten totem meslekli emek ürünlerinin kullanım değerleri gruplar arasında değişildi. Bu değişim de örgütlüydü. Tüzeldi. İttifak üzerinde gruplar arası yararı kendi grubu içinde kişi özel yararına dönüştürme eylem selliğiydi.
Totem alan avcılık ve toplayıcılıktı örgütlenme ve tüzelinlikti. Ön ittifak çok büyük oranda üreten emek ilişkileri üzerinde karmaşan grup ilişkilerini gözeten örgütlenme ve çok kişilikli grup bağıntısını tevhit edici bir tüzellikti. Yani ön ittifakı süreç te grupları, dolaysıyla grupların totem alan eşitliğini; kişileri eşitsiz kılarak değil, aksine grup ve kişileri eylemseli düzeyin; eşitlik tabanını (referans değerini) ele almakla eşitlikti kültürel süreci uygarlık yapılanmalı bir aşamaya getirmiştiler.
Eşit eylemseli oluş kültürdü. Eşit eylemseli oluş kültür oluşla referanstı. Uygarlık bileşenli temel değer gruplar arası kültür sentezli olmakla, gruplar arası eşit eylemseli oluşun bileşimiydi. Eşitlik, niceli olmayıp gruplar arası niteliktedir.
Bu aşama itibarıyla grup tutumları kişiler hünerli bilme oluşla, kişilerin birkaç totem mesleği olan işi de bilmeleri oluşla da süreç kişiler üzerine yansıyacaktı. Köleci sistem temel değer olan eşit eylemseli durumun karşılanma kısmını kişilerin muhtaçlığı kıldı. Kişilerin, grubun; hüneri ve emeği; kişilerin ve grup çalışmalarının karşılığı; yok sayıldı.
Kişinin emeği ve çalışması, kişinin üretim yaptığı alanlar ve av sağlama alanları, kişinin emek gücü ve biriken grup servetleri Mamon kılınıp; Mamon’a ait sayıldı. Mamon o aşama itibarıyla tek kişinin sahiplenmesi oluşla tek kişilik mütegallibenin hırs ve tamahlarının öne çıkaran eğilim oluşla süreci kaosa götürmeye başladı.
Kısaca Mamon ön ittifakı süreçli eşitliği bozup eşitsizlik üzerine inşa olmanın eşit eylemseli üzerinde eşit oluş değil; efendi köle üzerindeki mal, mülk ve giderek para adamlığı olan servetler eşitsizliği üzerindeki uygarlık kültürü üzerinde yeniden tevhit olmasıydı.
Bu tevhidin mana anlamalı somut koşulu keyfe göre dağıtılmanın başa gelen bir alın yazısı olduğuna iman etmenin düzenlenmesiydi. Somut olan kültür yerine, soyut olan mana anlamalı uygarlık kültürü kondu.
Köleci sistem inşası bu eşitlikti, meşru ve somut temel süreçlerin meşruiyetliği içinde kalıyor gibi olmasıyla nasıl özel mülkiyetçi, eşitsiz, meşruiyetsiz maun süreçlerine dönüştükleri de; ayrı bir yazı konusu olacaktır. Temel eylemseli eşitliğin çabası boğazın doyurulması rızk olmuştu. Oyun buradaydı.
Köleci dönemle birlikte eşitliğini de görmeyen bir eşitsizlik başlayacaktı. İnsanın temel davranışının olası sonuçlarına insan sahip çıkamamakla bu eşitsiz kölece süreç, kendi dramlarına dönüşecekti.
Totem meslekleri üreten ilişkiler kapsamında verimliliği çoğalttı. Bu çoğalma artık zamanı ve artık mal ve ürünü oluşturmuştur. Eşitlik kavramı totem dönemli yalın eylemsel örgütlenmeli süreciyle beraber bunun totem meslekli örgütlenmesi olan gruplar arası eşitlikti süreçlerini içermektedir. Tüm bu dıştan organize süreçler de, bencilliğin karşılanmasıdır. Bencillik ve karşılanması eşitlik ve kutsal meşruiyetti.
Normal şartları içinde yalın insani tutumla, başının çaresine bakar olma tüm kişilerde aynı olmakla ilk eşitlikti düzeydir. Yalın tutumlu eşitlikti eylemseli düzey, kişiler arası bağıntı ve iş birliği dayanışması olmakla ikinci bir sosyal eylemseli eşitlikti düzey olmuştu. Bu eşitlikti düzeyde başının çaresine bakma grubun başının çaresine bakmanın örgütlenme ve grup tüzel kişiliği olmasıyla; kişinin hak eşitliğiydi.
Demek ki ikinci eşitlikti düzlem çevrimi de, aitlik gibi totem alanlı eşitlikti. Bu eşitliğin kural ve kaide oluşuyla söylenen mana anlayışı, sürü alanı içinde yoktu. Birinci eşitlikti süreç dağınık ve keyfi oluşla rast geleydi. İkinci eşitlikti süreç birlikte kural ve normları olmakla özgecildi. Rastgele değildi.
Sürünün de az çok kural ve kaidesi olan bir mana anlaması vardı. Ama sürüde genel eğilimle özgecilik yoktu. Üçüncü eşitlikti süreç gruplar arasındaydı. Totem meslekli üreten ilişkiler belirlenimiyle ürünler takasından doğan grup emeği eksenli bağca bağıntı sal eşitlik eylem selliği üzerinde ortaya konmuştu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.