20
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2326
Okunma
15 Temmuz 2016 da ülkemizde bir darbe girişimi oldu.
Pek ümitli olmasam da inşallah bu darbe girişiminin arkasında kimlerin olduğu bir gün tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacak.
İşte bu darbe girişiminin daha ilk saatlerinde her kim olaya ‘’Hükümetin ve Cumhurbaşkanının bir oyunu ’’ Dediyse başladım arkadaşlık listemden silmeye. Bunu yaparken de ‘’Ulan ne kadar çok dangalağı arkadaş diye listeme almışım. İki gündür sil sil bitmiyor.’’ Diye bir mesaj yazmıştım.
İşin doğrusu biraz da agresiflik damarlarım kabarmış, yanlış anladığım çok sevdiğim bir kaç arkadaşı da silmiştim.
Benim bu mesajım üzerine çoooook ama çoooook uzaklardan acı bir ses geldi ki yüreğimi dağladı.
Bu ses pek çoğumuzun ‘’ Haritada yerini göster’’ Desem gösteremeyeceği, belki adını hiç duymadığı, duymuş olsa da hangi kıtada dahi olduğunu bilmediği Mali’den geliyordu.
Pek çoğunuz gerildiniz farkındayım…Mali’de bir Türk? Olsa olsa Fetöcüdür.
Evet aynen öyle…Bir Fetöcü…Fetöcü bir kız öğrencim… O haritada yerini bile gösteremeyeceğimiz ülkede bir okulda bir başka ülkenin çocuklarına Türkçe öğretiyor, İstiklal Marşımızı öğretiyor, Kutsal kitabımızı öğretiyor ve o ülkede Türk Bayrağı dalgalandırıyor. Ama o bir Fetöcü.
Okumaya devam ediyor musunuz? Çünkü ‘’’ Anaaa Sami Hoca da Fetöcüymüş’’ Dediğinizi duyar gibi oldum da.
Neyse ben yazmaya devam ediyorum. Mutlaka tamamını okuyan birileri çıkacaktır.
İşte o acılı ses ve onunla yaptığım konuşma: (Bu sese de kulak verelim lütfen.)
Hatice- Hocam eğer bizim darbeci olduğumuzu söyleyip inanıyorsaniz beni de silin. Benim ve benim gibi vatan hasreti çekip vatan hainligiyle suclanıp vatanımıza gezmeye, ailelerimizi ziyarete gelemiyorsak ve daha niceleri annesinin, canının yarısının cenazesinde yanında olamıyorsa beni de silin hocam.
Bu nasıl bir kindir?
Sami Biberoğulları- Sana karşı hiç bir kinim yok.
Tüm öğrencilerimi olduğu gibi seni de kızım olarak gördüm ve sevdim. Seni silsem bile şunu bil ki sevgimde bir eksilme olmayacaktır. Çünkü ben sildiklerimi ocu ya da bucu oldukları için silmedim. Kafaları çalışmadığı için sildim.
Kafası çalışmayan dostum olacağına kafası çalışan düşmanım olsun diye sildim.
Ülkenden binlerce kilometre uzakta Türk bayrağı dalgalandırıyorsun. Sırf bu yüzden seni silemem.
Ama sen kendin listemden ayrılmak istersen buna da bir şey diyemem. Sadece üzülürüm.
Hatice- Hocam sağolun. Böyle düşünmenize sevindim cidden. Hocam bizlerin adını kullanıp kin kusanları görünce çok üzülüyorum. Söylediğiniz gibi bizim tek amacımız var o da ülkemizin şanlı bayrağını buralarda dalgalandırmak. Biz de vatanımız için canımızı seve seveveririz. Tek dilegimiz bize atılan iftiraların en yakın zamanda ortaya çıkması ve eskiden olduğu gibi barış ve huzur içinde olmak. Rabbim ülkemizi ve sizleri korusun canımızın yarısı Türkiyede sizinle
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
•
Şimdi eminim bu yazıyı okuyan bazıları ‘’ Hocam ! Hiç konuşturmayacaktın bile. Anında silecektin.’’ Diyeceklerdir.
Hatice ‘’ Biz’’ Derken neyi kast ettiği malum. Ancak onun neci olduğunun benim için kıymeti harbiyesi yok. Madem ki ‘’Biz de vatanımız için canımızı seve seve veririz’’ Diyor, Madem ki ‘’ Ne Mutlu Türk’üm Diyene’’ Diyor ötesi basit bir teferruat benim için. Oturur tartışırız.
Şimdi denilebilir ki: ‘’ Hocam ! Samimi değil, yalan söylüyor.’’
Yok…Orada durun işte. Sami Hoca’yı yabana atmayın. Başka insanları tanımakta hata etmiş olabilirim ama öğrencilerimi tanımakta hata etmem. Çünkü onlar ağızlarını açtığı anda ben bademciklerini değil ciğerlerini, kalplerini görürürüm.
Tekrar ediyorum: Hatice’nin, arkasında durduğu kişi yanlış olabilir, doğru olabilir o tartışılır ama bu vatanı en az benim kadar sevdiğini hiç kimse tartışamaz.
Bu vatanı en az benim kadar seviyor ama gel gör ki ‘’ Bana vatan haini diyecekler ‘’ Korkusuyla ülkesine gelemiyor. Bu zülümdür beyler, bayanlar !
Hani bizler amcası Hamzanın ciğerini dişleyen Hind’i bile affeden Muhammed Mustafa’nın (S.A.S) ümmetiydik? Hani selalarda ‘’ Allah rızası’’ için dendiği için çıkmıştık sokaklara?
Bu iki soruyu sadece Hatice için sormuyorum. Zaman zaman darbecilere tepkilerini insanlık denen kavramdan oldukça uzak bir şekilde sergileyen bazı insan müsveddelerine de soruyorum. Allah razı mı yargısız infaza? Ne dersiniz?
-Ama Hocam Fetöcü bunlar.
Ulan tepemin tasını attırmayın. Aha da açık açık söylüyorum: Ben de dahil olmak üzere kendine ‘’Sağcı’’ Deyip de Fetöcü olmayan, bir kez olsun Fetöcü bir eve girip de bir bardak çay içmeyen, En azından Fethullah Gülen’in ‘’ Kırık Testi, Kırık Mızrap’’ Gibi kitaplarını okumayan bir tek Allah’ın kulu var mı?
Soruyorum: Sağ görüşlü olup da ‘’ Ben Sızıntı Dergisini hayatımda hiç elime almadım’’ Diyecek bir Allah’ın kulu var mı? Ama bu gün utanmadan, sıkılmadan ‘’ Adamlar her yere sızmışlar. Bunu nereden anlıyoruz? İlk çıkardıkları derginin adı Sızıntı’’ Diye paylaşım yapabiliyoruz. Sanki hiç görmedik, hiç okumadık, hiç elimize almadık…
Kendi adıma hiç para vermedim bu yapılanmaya ( Yanlış anlaşılmasın. Cimriliğimden, başka sebeple değil) ama ‘’ ben hiç bağış yapmadım’’ Diyen kaç tane muhafazakar kesim insanı vardır?
Sağ görüşlü kaç kişi ‘’ Ben hayatımda bir kez olsun Risale-i Nurlara el sürmedim’’ Diyebilir?
Yok, merak etmeyin. Nurculuk ve Fethullahçılığın ayrı şeyler olduğunu biliyorum. Ama Risale-i Nurları hep bu Gülen evleri denen evlerde okumuyor muydu abilerimiz? Pek çoğumuzun bir ayağı, mensubu olduğumuz partilerin gençlik yapılanmalarında, bir ayağımız cemaat evlerinde değil miydi?
Sadece biz mi peki?
Resim 4 e bakın. Hangi siyasimiz Fetöcü değildi ki?
Hangi liderimizin yüzünde güller açmıyordu Fethullah Gülen’i gördüğünde? Alparslan Türkeş’in mi, Süleyman Demirel’in mi? Bülent Ecevit’in mi? Tansu Çiller’in mi?
Daha dün eski bir sunucu olup şimdi hayatta olmayan Defne Loy Foster’e ‘’ Terbiyeni takın. Fethullah Gülen’e Feto diyemezsin. Ben sana lakap taksam hoşuna gider mi? Lütfen özür dile’’ Diyen kişi bu gün kendisi ‘’ Fetö’’ Diyen Melih Gökçek değil mi? ( 22 Şubat 2011)
‘’Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendiye Antalya’dan selamlarımı iletiyorum’’ Diyen Bekir Bozdağ değil miydi? ( 9 Haziran 2002 )
Sol gözünden ameliyat olan saygıdeğer Fethullah Gülen Hocaefendisine açil şifalar dileyen Şamil Tayyar değil miydi? ( 10 Nisan 2012 )
‘’Cemaat devlete sızmış. Buna kargalar bile güler’’ Diyen Ömer Çelik değil miydi? ( 2 Şubat 2012)
‘’Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir.Onu çete diye itham ederseniz büyük bir haksızlık yapmış olursunuz’’ Diyen yine Bekir Bozdağ değil miydi?
Dahasını resim 6 dan okuyabilirsiniz.
Sonra?
2013 yılında dersanelere operasyon.
‘’Allah Allah…Durduk yere niye ki?’’ Dedik. El cevap: ‘’ Bu güne kadar kandırılmışız. Bu meğer bir çeteymiş’’ Dendi. Biz de ‘’ Amenna saddakna’’ dedik.
İşte bu noktada Hatice bizden ayrıldı. O ‘’ Hayır, Amenna saddakna değil’’ Dedi ve daha önce Bülent Ecevit’in bile övgüsüne mazhar olmuş olan okulunda işine dört elle sarıldı. ‘’Siyah incilerim’’ Dediği Malili çocuklar da ona Türkçe olarak ‘’ Canımız öğretmenimiz’’ dedi. Karı-koca işlerine devam ettiler.
Ancak…
Ancak Türkiye’de işler değişti. Eski Fethullahçılar, Fethullah Gülen’i ‘’ Hain ‘’ ilan ederken yeni Fethullahçılar türedi ve ona dört elle sarıldılar kurtarıcı olarak.
30- Mayıs 1 Haziran tarihli Gezi eylemleri ile hükumeti devirmek için gayret gösterenler ‘’ Dayanın arkadaşlar, biraz daha dayanırsak Nato müdahalesi geliyor’’ Dediler ama herhalde daha fazla dayanamadıkları için bir müdahale olmayınca hayal kırıklığı yaşadılar.
Sonra?
Sonra aynı yılın 17-25 Aralık tarihlerinde büyük çaplı bir opresyon yapıldı. Gezi Ruhu göbek atmaya başladı bu operasyonla birlikte. Sosyal paylaşımlarda ‘’ Helal sana Fethullah Hoca. Bizim ne zamadır yapamadığımızı sen yaptın. Sana müteşekkiriz ‘’ Mesajları gani kıyamet oldu. Yani Gezi Ruhu , Fethullah Gülenle Ruh ikizi oldu. Ama bu opreasyonla da gitmedi hükumet ve tabii ki başındaki Uzun Adam.
Daha sonra?
Daha sonra ülkede ilk kez Cumhurbaşkanı halkın oyları ile seçilecek oldu.
Olacak iş değildi ama o günlerde bir başka şey daha oldu: Daha önce Fethullah Gülen aleyhine bir sürü dosya hazırlamış olanlar bu sefer Pensilvanya’ya koşup ‘’Aman Hoca ! Sen bilirsin. Şu uzun Adamın karşısına kimi çıkaralım’’ Dediler ve onun işaretiyle kimi zaman adını Emsalettin, kimi zaman soyadını İslamoğlu olarak telaffuz ettikleri, ad ve soyadını bile doğru söyleyemedikleri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday diye piyasaya sürdüler.
Velhasılı kelam eski dostlar yanılıcı, eski düşmanlar doğru yolu bulucu olmuşlardı.
Çok uzattım farkındayım.
Bu darbe girişiminden sonraki süreçte her şey Türkiye için daha mı iyi olur bilemiyorum ama şurası bir gerçek:
1- Evet bu bir darbe girişimiydi. Asla senaryo filan değil.
2- En kötü demokrasi en iyi darbe yönetiminden daha iyi olacağına göre sonuçta bu ülke belki de tam anlamıyla arzu ettiğimiz huzura kavuşamayacak ama yine de bir darbe yönetiminden daha iyi günlerde yaşayacağız.
3- Koca koca yaşlı başlı insanlar, siyasiler o kadar çok yanılmışlar ve hâla yanılmaya devam ediyorlar ki… Bırakın - eğer yanılıyorsa - 25-30 yaşlarındaki Haticeler de yanılma haklarını kullansınlar. Sevgi, şefkat ve merhamete bir gün hepimizin ihtiyacı olabilir.
Ve Sözlerimi Hatice’nin feca book sayfasında yayınladığı bir dua ile bitiriyorum:
‘’DARBE YAPANIN DA,YAPTIRANIN DA,PLANLAYANIN DA,İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRENİN DE, ASKERİMİZİN VE POLİSİMİZİN ÖLMESİNE SEBEP OLANLARIN DA ALLAH BELASINI VERSİN. KAHRU PERİŞAN EYLESİN.
Ben amin diyorum. Bu duaya amin diyemeyecek biri var mı?
RESİMLER:
1- Hatice’nin görev yaptığı Mali’deki okulunda bir müsamere etkinliği. Arkadaki İki Türk Bayrağına dikkatinizi çekerim.
2- Hatice ve ‘’Siyah İncilerim’’ Dediği öğrencilerinden sadece ikisi.
3- Hatice’nin – can-ı gönülden amin dediğim duası.
4-5-6 Hafızalarımız tazelensin diye koyduğum resimle.