22
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2378
Okunma
DARBE TSK YA YAPILDI . . .
Dün gece, ülkemiz üzerinde kanlı bir oyun daha oynandı. Neresinden bakarsak bakalım, bu oyunun da, Türkiye’nin geri bıraktırılmış ortadoğu ülkelerine benzetilme emellerindeki, diğer sinsi parçalardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Oyunun karşılıklı oyuncuları, aynı kumpanyanın istihdam ettiği aktörlerdir. Paragöz tarafın amacı, içeride ve dışarıda yolsuzluklar nedeniyle kaybolmuş itibarlarının paçasını, acımasız ve kanlı senaryolar ile kurtarmakken, ruhani tarafın amacı TSK’nın belini kırıp, dini referanslarla beslenen İran benzeri emperyal bir ordu ile, yatıp kalkıp görmekten usanmadıkları din devleti rüyalarını gerçekleştirmektir. Her iki tarafın ortak hedefi ise; Laik Cumhuriyettir. Ne yazık ki, her zaman, her şeye körü körüne inanan %50’mizle birlikte, dünyanın geri kalanına bir kez daha rezil olduk.
Dün gece halkımıza yaşatılanların, doğal mecrasında akan siyasi, sosyal olaylar olduğuna inanmakla, saf, cahil veya bilinçsiz olmak arasındaki orantı tamamen doğrudur. Olayların küçük ve önemsizmiş gibi görünen bazı detayları, sakin ve sistematik bir mantıkla incelendiğinde, olayın zamanlaması, başlangıcı, gelişimi ve sonucunun, pek de akıllı beyinlerin örgüsü olmadığı, içeride ve dışarıda yolsuzluk ve doktrin açmazına düşmüş, paniklemiş ve daha çok, postu deldirme korkusu içinde olan bazı Ortadoğu kurnazlarının, kendilerini dünyanın gözü önünde mağdur ve mağrur gösterme çabalarının, aceleyle planlanmış, daha doğuştan sakat ürünü olduğu anlaşılmaktadır.. Ve fakat ne yazık ki; olan yine günahsız insanımıza, askerimize ve polisimize olmuştur.
Bu, halk düşmanı nankör beyinlerin, toplumu ayrıştırma projesi giderek daha acımasızlaşmakta, gözü dönmüşlükleri insaf sınırlarını zorlamaktadır. Halkın-halka düşmanlığına, kasıtlı olarak polis-asker, halk-asker düşmanlığı da eklenerek güzelim Anadolu mozaiğinin parçaları bir birinden iyice koparılmakta, un ufak edilmektedir. Bütün diktatoryal rejimlerde olduğu gibi, devlet paralı polis devletine dönüştürülmekte ve fedakar bir halk gücü olan düzenli ordu, kendi içinde oynanan kirli oyunlarla itibarsızlaştırılmaya, zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Amaç, bölgesinde zaten hatırı sayılır bir güç olan Türkiye’nin, tıpkı bir zamanlar Balkanlar’da ve günümüz Ortadoğu’sunda olduğu gibi, bölünerek ve parçalanarak etkisizleştirilmesidir. Ve bu kanlı oyunun dışarıdaki hainleri ile içerideki taşeronları, birbirlerine düşman gibi görünseler de, hala tam bir işbirliği içerisinde çalışmakta, Atatürk ile yıldızı parlamakta olan, laik-üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini, adım adım dinamitlemektedirler.
Türkiye’nin afyonlanmış %50 si ile dünyanın çağdaş toplumları arasındaki uçurum iyice derinleşmiş, geleceğimizi irticai hurafelerden kurtarmak ve pozitif bilimlerin aydınlığında yeniden kurmak adına yerine getirmemiz gereken görevlerin sayısı ve önemi artmış, vatansever sorumluluğumuzun yükü daha da ağırlaşmıştır.
. . .
Tarihin zamanla, içinden daha pek çok gizli gerçeği ortaya çıkaracağı bu planlı, kirli ve hain oyunlar hakkında son olarak ancak; . . . Savaşılması gereken en büyük düşmanın, gaflet, dalalet, hıyanet ve cehalet olduğunu söyleyebiliriz.
Olan, demokrasimize ve parlamenter sistemimize değil, geçmişteki bütün darbe yanlışlarına karşın, her zaman demokrasiye tekrar dönülmesi sağduyusunu göstermiş olan, cumhuriyetimizin bekçisi TSK’mıza oldu.
Zaten planlanan da buydu.
Kubilay Erkul