Sebeb-i Hikmet
Bulunduğum yerde yeniyim henüz.
Belki bir belki bir kaç aylığım.
Yeni yeni tanışıyorum.
Çevreyi genişletmeye çalışıyorum.
Kimisine ısınıyor kimisinden uzak duruyorum.
.....................................................
Isındıklarımdan biri.
Rahmetli, yaşamıyor şimdi.
Aramızda değil.
Terki diyar etti..
Dünyasını değişeli yıllar oldu.
.......................................................
Yaşça başça büyük bizden.
Yol yordam görmüş.
Düşmüş kalkmış.
Kendince doğruyu bulmuş.
.....................................................
Kendi halindeydi.
Özgür takılıyordu.
İstediği gibi hareket ediyordu.
Kimse de dokunmuyordu.
Ona ilişmiyordu.
.....................................................
Sordum nedir iş diye.
Ne yaparsınız.
Neyle uğraşırsınız.
.................................................
Kardeş anlar mısın bilemiyorum ben sabahçıyım.
Normal zamanda sabahçı,
Ramazanda öğlenciyim.
.................................................
Anlamadım nasıl bir şey bu.
Anlaşılmayacak bir şey yok, her şey gördüğün gibi.
Hani sabah buradayım öğleden sonra yokum ya.
Ramazanda bunun tam tersi.
................................................
Yani anlayacağın işe sabah gelir öğleden sonra giderim.
Cadde sokak turlarım.
Çarşı pazar gezerim.
Arkadaşlarla oyun oynarım.
Kahvehaneye takılırım.
Hoşça zaman geçiririm.
................................................
Ramazanda öğleci olmamın sebebi hikmeti ise;
Sahura kadar oturmam.
Arkadaşlarla okey oynamam.
Sonrasında öğleye kadar yatmam.
....................................................
Aynı arkadaşla il dışındayız bir gün.
Bir görevdeyiz.
Ortak bir arkadaşla beraberiz.
...................................................
Davet edildik.
Ağırlanmak istedik.
İsteyene tavuk isteyene et denildi.
Ben perhizim dedi misafir arkadaş.
Kırmızıya perhizim,
Beyazı da eh işte.
Belki birkaç parça.
Bir iki lokma.
......................................................
Izgara pişirilip pişirilip geliyor.
Önümüze servis ediliyor.
Yemem, perhizim diyen arkadaş yükleniyor.
Kimseye fırsat vermiyor.
Harmanlıyor.
En azından iki üç kişilik yiyor.
....................................................
Dönüşte söze giriyor arkadaş.
Duramıyor,
İçinde saklayamıyor.
Vallahi Mehmet’in yemediği buysa yediği nasıl diyor.
Dikkat çekiyor.
Anlıyoruz ki bir tespit yapmış.
İzlemiş.
Değerlendirmiş.
...................................................
Misafirin misafiri diyor
Hiç alakasız,
Davetsiz kişi.
Misafir bile abanmaz,
Tam doyup kalkmaz.
Tatmak içindir,
Lezzetine bakmak için.
Sofranın adabına uyar,
Israra dayanamarak yer içer,
Nezaketen,
Misafirin misafiri ise biraz daha itinalı olmak durumundadır.
Zorlamadıkça oturmaz,
Servis edilmedikçe yemez,
Ortaya uzanmaz diyor ve bir misafirlik dersi veriyor.
11.06.2016
Kemal GÜL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.