- 1244 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gökçek Ölmemiş (Düşüngülü Eleştiri)
G Ö K Ç E K Ö L M E M İ Ş
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
‘Evet Gökçek, savaş diye biri var. Meşhur olabilmek için yüz binlerin ölümünü hiçe sayan biri var; savaş onun adı. Allah’ın verdiği rızktan hep fazlasını talep eden biri var; savaş onun adı. İnsanlara hükmetmek gücünü hep elinde tutmak isteyen biri var; kulluğu kendine yakıştıramayan, tanrılık isteyen biri; onun adı savaş.’ Kitaptan.
Natüralist köy romanının uzun soluklu usta yazarı Yaşar Kemal’den sonra, Nail Türkmen’in ‘Cennet Koyu’nu okumuştum. ‘Gökçek Ölmemiş,’ Muzaffer Koçer’in dördüncü kitabı, ilk romanı.
Ana/dolu’nun yastığı Torosların ‘beriyüzü,’ yayla köyü Emiruşağı’nda çocukluğu geçen Gökçek, gökçe yüzlü Anşa ile evlenir. Başlarını sokacak evlerini yaparken jandarma Gökçek’i askere götürür. Sarıkamış’ta düşman karşısında soğukla mücadele ederken donma tehlikesi geçirir ve sol elinin iki parmağını kaybeder. İstirahatlıyken de Ruslara esir düşer. Sibirya Çölü’ndeki Krasnoyarsk Esir Kampı’na götürülür. 1915 – 1918 Yılları arasında orada kalır. Birkaç esir Türk subayı ile birlikte kamptan kaçar, yolda casus diye yakalanırlar. 1921 Yılında serbest bırakılınca, bin bir güçlükle doğup büyüdüğü Uzunyayla’ya gelir. Köyüne girerken, çobanlardan Anşa’nın Deli Halil ile evlendiğini, oğlu İsmail’e de Topal Mehmet’in baktığını öğrenince kimseye görünmeden İstanbul’a kaçar.
Edebiyat bilincine sahip olduğu anlaşılan Koçer, romanın büyük bir bölümünde yarattığı karakterlere yaslanmış. Rahat anlatımı var, dilini de konuşturmuş… Sarıkamış savaşı ve sonrasında ise olaylara dayanarak anlatım yapmış. Savaşların közlediği yüreklerin çığlığı ağıtlar, Ana/dolu kadınının ezgisi olmuş. Her yazar gibi Koçer de ilk romanında yaşamından bir şeyler katmış. Sağlam kurgusu gerçeklerle örtüşüyor. Öbek öbek deneme oylumları oluşturmuş, (4 puan) iyi de etmiş.
‘Kampa 2015 ocağının son günlerinde ulaşmışlardı.’ (s.134) Tarihin 1915 olması gerekirken 2015 yazılmış. (yedi kez yazım hatası yapılmış) Yazar başka birine de yazdırmış olabilir. Üçüncü tekil kişi ağzından anlatım yapılmış. Köydeki taraflara eşit mesafede durularak kutupluluk yaratılmış. (5 puan)
Yarattığı kahramanlar hayatın içinden çekip alınmış gibi bir duruş gösteriyor. Kahraman adları benim köyümün insanı gibi… Gökçek, Gavır Ali, Göo Murat, Cıncık Habba, Goca Musduk ve Kedi Cuma...!
Koçer’in kolay okunabilen bir dili var, kendine özgü bir dil oluşturduğu söylenebilir. ‘Gökçek Ölmemiş’in yüzde 36.8’i diyaloglarla geçiyor (4 p), sayfada ortalama 5. 3 paragraf yapmış.(2 p)
Dil bilgisi kitabı olan Koçer’in güzel ve parıltılı sözleri: ‘Kul hakkı ağırdır.’ (s.73) Yöresel dil: ‘Elin ırzıyla oynarsan seni evlatlıktan ırıt ederim’ (s.56) Absürt ve argolu sözler: ‘it gimi gopacak; İsmet Efendi yiyecek içecek yelden tarafımıza s.ç.cak.’ (s.45) Yabancı sözcük: ‘ifsat edilmemiş bir doğada’ (s.15) ‘yuvarlanan kayan mekkârecilerle’ (s.126) Roman yüzde 16.2 (0 puan / sayfada ortalama 35.5 kez) yabancı sözcükle yazılmış.
Koçer, ‘İnsanın anayurdu çocukluğudur’ der gibi yazın diline işlevsellik katmak için sıkça çocukluk anılarına yaslanmış. (8 p) ‘Allah, gurban olduğum Allah, gidişiniz ola da dönüşünüz olmaya; Allah, gara çıkınlardan gidesiniz; Kedi Cuma Allah g.tününen sürünesin, gınalı el sıkmayasın’ (s.57) Yukarıdaki intizarı alan Cuma, Sarıkamış’tan iki ayağı kesilmiş olarak köyüne döner: “ ‘Habba bibi, bana nasıl beddua ettiğini hatırlıyon mu?’ ‘Yok valla yavrım.’ ‘G.t.nen sürünesin dedi idin.’ ” (s.81) “ ‘Çerkez toklusunu mu ulan?’ ‘yok valla kumandanım, çok kötü günler gördüm, aç susuz büyüdüm amma şu gırtlaktan haram sokum geçmedi.’ ‘Sokum’ hıı?’ ‘Lokma demeye alışdıydım, şindi gene unuttum kumandanım…’ ” (s.137) Yazar, Avşarlarla yapılan muhabbetlerde şaka ile karışık söylenen yakaladığını kesen, aşıran, ‘eli uzun’ vurgusunu yapmış.
Edebiyat öğretmenliği yapan Koçer, bellekte çağrışımlar yapan imgeyi sayfada ortalama 1.7 kez (13.6 p) kullanmış. ‘Öldükten sonra nasıl dirileceğimizi ve mahşerde nasıl toplanacağımızı ve hesap vereceğimizi anlatıyor ya…’ (s.34)
Aydınlık bir dille düşüngünün parlaklığının görülebileceğini bilen Koçer, deyimi sayfada ortalama 1 kez (7 p) kullanmış. ‘Onun gardaşları yiğit, gayfe adamı.’ (s.45) ‘Döndü hep damarına basardı’ (s.45)
Köylü okurun empati yapacağı kahramanlar yaratan Koçer, her kırk sayfada 1 (0.025) kez sözvarlığımız atasözünü kullanmış.(0.15 p) ‘hee beşşik kertme amma gene de gönülsüz aş ya garın ağrıdır ya baş.’ (s.52)
Gelenek ve göreneklerine bağlı, dini vecibelerine yerine getiren kahramanlar yaratan Koçer, içmonoluğu her kırk sayfada 1 (0.025) kez kullanmış.(0.15 p) “ ‘Her kötü insan canlı bir bomba değil mi?’ diyor kendi kendine.” (s.48) “Kendi kendine: ‘Kertmez olaydım, ellerim gırılaydı.’ dedi.” (s.53)
Ana/dolu kültürünün gülmece beşiği olduğunu bilen Koçer, her on altı sayfada 1 (0.0625) kez mizah yapmış.(0.63 p) “ ‘Nuri Bey, bunlar sapanı öyle güzel kullanır ki… Uzunyayla’da Çerkezlerle savaşırken Avşarın biri ne diyormuş biliyor musun?’ ‘…..’ ‘İş ciddiye bindi, tüfekleri atın, sapanları çıkarın.’ (s.140)
‘Şimdiki Aklım Olsaydı’ adlı kitabı olan Koçer, doğanın ışıltılarını yansıtan betimlemeyi sayfada ortalama 8.2 satır (1.64 p) yapmış. ‘Bütün köy harman yerinde. Abbas’ın hava ile tıklım tıklım dolu tuttuğu siyah avurtları iki tarafa simetrik olarak ve balon gibi şişmiş. Zurnayı kah Tahtalı Dağları’na uzatacakmış gibi kasldırıyor (yazım hatası) kah Göo Depe’ye doğru çeviriyor. Hıdır da bir taraftan yumruk havasını vuruyor’ (s.37) Yazar, diyalogların dışında anlatı yaparken de ‘Depe’ demiş. Betimlemelerde bezemeler zayıf kalmış, doku sık da değil...!? Ruh çözümlemesini ise sayfada ortalama 0.2 satır (0.1 p) yapmış.
‘Benim Çocuk Kötü Çıktı’ adlı kitabı olan Koçer, yazın diline estetiklik katan ikilemeleri sayfada ortalama 1.8 kez (3.6 p) kullanmış. ‘onu düve düve öldürüller’ (s.45) ‘Oş oş akıllılık etme.’ (s.56)
Denemeyi köy oylumu içinde dile getiren Koçer, zaman ve mekâna uygun benzetmeler yapmış. ‘Anşa’nın güzel yüzü başındaki yağlık gibi allaşıverdi.’ (s.42) ‘güneş Tahtalı Dağları’nın üzerinden kağnı tekeri gibi çıkacak’ (s.44) Sayfada ortalama 1 kez (4 p) benzetme yapmış. Eğretilemeye örnek: ‘Hafız Hoca’ya çok bağlanmıştı’ (s.33) ‘Öyle deme eşşek sıpası’ (s.54) ‘Asker Ağa daha sözünü tamamlamadan’ (s.102) Sayfada ortalama 1.8 kez (5.4 p) eğretileme yapmış.
Emiruşağı kasabasında doğan Koçer, mecazı sayfada ortalama 2 kez (14 p) kullanmış. “ ‘Kış’ dediysek de Sibirya soğuğunun Emiruşağı’na bağdaş kurduğu günlerin sonu.” (s.34) ‘Ağaçlar soyunuyor…’ (s.89)
Anadolu insanına özgü özgün bir konuşma dili oluşturan Koçer, okurun bellek duvarına sayfada ortalama 2.7 kez (8.1 p) soru çengeli takmış. ‘annesi onu neden yuvadan düşürmüştü? Yoksa bazı büyüklerin dediği gibi yuvadan atmış mıydı? Ana ve baba yavrusunu yuvadan atar mı? Bazı büyüklere göre leylekler, son yavrusunu yuvadan atarak Allah’a kurban ediyordu.’ (s.32)
‘Şalvarı şallak Osmanlı / Eyeri kaltak Osmanlı / Ekende yok biçende yok / Yiyende ortak Osmanlı’ diyerek Osmanlıya dokunduran Koçer, pekiştirmeyi sayfada ortalama 0.7 kez (2.1 p) kullanmış. ‘dölek ağlasana da bedel medel garışdırıyon’ (s.88)
‘Velet üstüne ölüm’ korkusunu işleyen Koçer, her elli üç (0.019) sayfada bir kez montaj tekniğinden faydalanmış.(0.19 p) “‘ “Ne derler ana?” ‘Derdim seni derdim seni / Anam olsa derdim seni’ demezler mi”’ (s.54)
Biliççakımını romanında hiç kullanmayan Koçer, terimi sayfada ortalama 3.5 kez kullanmış.(10.5 p) “Avşarların ‘Aşağı Yeli’ dediği” (s.35) ‘Kranoyarsk Voyenni Gorodok Esirler Garnizonu…’ (s.134)
Enver Paşa’ya da dokunduran Koçer, bezemenin olmazsa olmazı sıfata ortalama 7.8 kez (15.6 p) yer vermiş. ‘Gop, bana ıcık bez, iki gücük tahta getir’ (s.32) Parantez içinde açıklanmış olunsaydı daha iyi anlaşılırdı.
‘Ağıtları doğuran hayatı ustaca’ anlatan Koçer, her yedi sayfada 1 (0.143) kez alıntı yapmış.(1.14 p) (13kez ağıt, 4kez türkü, 2kez şiir, koşma, mani, Kuranı Kerim’den bir ayet) Kırk dört dizeli ağıtın tamamını kitabına almış.
Düşüngülü Eleştiri’nin kriterlerine göre ‘Gökçek Ölmemiş’ romanına 110.9 puan verildi. Değerlendirme tamamen mukayese amaçlı yapıldı. Temiz bir dili olan Muzaffer Koçer, güzel bir bezeme ile edebiyatta çok iyi yerlere gelebilir. Okunmaya değer bir köy romanı. Gökçek Ölmemiş / Muzaffer Koçer / İstişare Yayınevi / 159 s. * Aydın Boysan’ın dediği gibi ‘eleştiri, hain, kalleş bir iş(tir)’ midir? Bu kitabı eleştirmekle hain ve kalleş bir eylemde mi bulundum!?.. Ben edebiyatın yazın eriyim, okurumu bilinçlendiriyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.