- 702 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
SONSUZLUĞA AYRILIŞ
Acı verenin ne olduğunu bilmeden üzülüp ağlıyoruz. Acı veren her şey için ağlamalı mıyız ki? Doktorun tedavi ettiği yarada acımaz mı? Ayrılıklar da acı vermez mi insana. Her ayrılık acı mı vermeli insana? Peki ya ayrılık nedir? Bilmiyoruz.
Öyle bir yerden vurur ki ayrılık neye uğradığını şaşırır insan. En beklemediği anda en beklemediğinden gelir bazen. Bazen de bile bile bekler ayrılığı kimi sevdiği yârinden kimi en değerli eşyasından kimi ailesinden belki yanlışlarından belki doğrularından belki varlığından ayrılır insan. Peki ya hangisi daha zordur. Hangisi daha çok acı verir. Hangisinden ayrıldığında elin ayağın tutmaz, dilin konuşmaz, gözün susmaz, aklın uçmuş olur. Peki ya hangisi daha katlanılırdır. Aslında hepsi ve aynı zamanda hiçbiri.. Peki ya insanın elinde midir duygulara engel olmak. Yaşanan tüm ayrılıklara karşı neden tepki verir insan. Ölüme tepki verir ağlar, sevdiğinden ayrılır ağlar bazen de inancını kaybeder, isyan eder ama neden bilmez mi ki aslında bu gerçek bir ayrılık değildir. Dünyaya tezahür eden bir olaydan başkası değildir. Ölen cismen cesetten ibarettir.
Bana kalırsa ayrılıkta gerekli hava kadar su kadar. Çünkü anlaşılmazdı kaybedilenin değeri ya da değersizliği. Aslında kaybedilmiş de sayılmaz çünkü ayrılık bir kaybediş değildir.
Peki ya ruh, insanın bu duyguları hissettiği asıl yer, tam şuram acıyor deyip de kalbini gösterenin gerçekten cismi midir acısı. Peki ya aklından, kalbinden çıkmayan vicdan, öfke, aşk bunlar vücudun tam olarak neresine tekabül eder. Bunun bilimsel bir açıklaması olabilir mi?
İnsan ruhtan ibarettir. Büyük kavuşmasına giden için ayrılık mıdır bu dünyadan geçişi. Peki, bu ayrılıkları kaça ayırmalı ya da yeter bu ayrılık, toplamalı hepsini bir araya. Eğer taşkınlar yaratıyorsa göz pınarlarında ayrılık, tek bir şey ifade eder tek kalemde yine ruhun koparılmıştır bir parça daha. Evvelinde olduğu gibi bu da bir yansımadır dünyaya. En büyük ayrılığını yaşayıp dünyaya düşen insan dünya hayatı boyunca zaten ayrılığa mecburdur. Ancak en güzeli de kaybettim deyip de bulduğu anda başlar her ayrılık. Nasıl batan güneş doğan güne mecbursa ayrılıklarda kavuşmalara mecburdur. Yani hiçbir şey bitmez Yaradan bitti demeden.
Yanisi işte acıyı yaşayan ruh; ayrılıkların en şiddetlisine maruz kalmışken, dünya azabının yoldaşı olmalı acılar. Kavuşmaların en güzelini umut ederken
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.