- 691 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KAKTÜS
KAKTÜS
Eski Foça’dan Bodruma taşındığımda 4-5 kaktüs saksını da beraber getirmiştim.
Bunlardan dört tanesini zor bela terasa taşımış fakat bir tanesini taşımağa üşenmiş ve bahçenin kuytu bir köşesinde bırakıp unutmuşum.
Garibanım beş sene yaşam için direnmiş ve kışın ne yağmur yağarsa ondan faydalanarak ayakta kalmağa gayret etmiş.
Sıcaklar artınca, kuruyan yaprak ve bitkiler tutuşabilir kaygısı ile bahçede ince temizliğe başladım.
Kuytu bir köşede bıraktığım kaktüsü görünce de bayağı üzüldüm.
Her halde taşınma telaşında unutmuşum seni bu kuytu köşede diye özür diledim ondan.
Kuruyan parçaları budadım, toprağını kabarttım ve bol bol suladım.
Ancak çok ince dikenleri, her iki elime de yoğun saplanmıştı.
Gece saatlerce uğraştım bunları cımbızla ayıklamak için.
Bayağıda canım yandı.
Şaşırmayın bana.
Ben doğa ile konuşan bir insanım.
Sabah kaktüsün önüne gittim.
Kızgın kızgın söylendim ona.
Utanmadın değil mi dikenlerini batırmağa ellerime.
O kadar uğraştım seni kurtarmak için.
Acıdan bütün gece uyuyamadım.
Neden batırdın bunca dikeni?,
Bu mu bana teşekkürün?
Alacağın olsun.
Sularım gene arada seni.
Ama bir daha benden sohbet bekleme.
Sessizce öylece baktı bana.
Ertesi sabah sulamak için tekrar yanına gittim.
Ve de bana verdiği cevabı görünce de gözyaşlarımı tutamadım.
Sapsarı, Dünyalar güzeli bir çiçek açmıştı Kaktüsüm.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.