- 1374 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ALGINIZA BİR DİRİLİŞ
...
Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Mustafa Kemal Atatürk
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e mason diyen ve Kur’an-ı Kerîmin Ayetlerini kendi çıkarlarına göre işleten algıya :
Atatürk Türkiyede ki bütün Mason localarını kapattırmıştır. Atatürk İslamı yasaklamamıştır O dönemin din dersi kitaplarını bir araştırın. Atatürk Kur’anın anlaşılıması için yükseltilmesi için bir ömür harcamış , o’nun Ruhunu anlamıştır .
Cehaletin karanlık perdesini söküp atmıştır. Allah ile kul arasında hiç bir perde olmaz. Allah ile kul arasına başkalarını sokmak kendini inkâr etmektir.
Herkes kendi vicdan düzeyi ve ahlâk seviyesine göredir. Her insan kendi ruhani dünyasında hayatını deneyimler ve yansıtabildiği kadar kendi doğrusunu yaşamaya çalışır .
Ders alır öğrenir. Göçüp giderken öte ki dünyaya intikal eder. Her insan algı mertebesine göre Hakikatın ölçüsünde yaşadıklarını ve yaşattıklarını yaşar .
Hiç kimsenin algılamasının kimseye faydası olmayacaktır. Herkes kendini ve hayatını deneyimleyip, algıladığı ve bilemediği bilincini idrak ettiği kadar öğrenip gidecektir öte ki dünyaya.
Bakınız Masonluk her yerde serbest şimdi ! Kâbenin yıkılması an meselesi. Gökyüzümüz işgal altında Sessiz bir savaş ile karşı karşıya bütün insanlık.
Algılarınız kimyasal maddeler (chemtrails ) gdo gıdalar , ilaç sektörü, medya, internet, televizyon dizileri, programlar ile operasyon altında .
İslamı savunduklarını iddia eden Bombacıların beyinlerine öldürmeden ölmeden önce cennete gideceği algısı şırınga edilip, kendini mümin sandırılıyorsa bir kere daha düşünün. Hâkikat nerede ?
Bugünlerde bir çocuğa tecavüz eden bi İmâm kendini Müslüman sanıyorsa Ötesini siz anlayın.
Pişman olamayanların çok olduğu bir dünyada pişman olup idrak etmek dahi Allahın bir lütfudur kanımca.
10 yaşında ki bir çocuk dahi olanların farkında. İdrak etmiş. İdrak etmezmisiniz ?
...
İslamı kendi zihinlerini , hatta kendi bedenlerini Tv, medya, dizi ve filmlerde Küresel sistemin hizmetine sunan din tüccarlarına ;
Bilerek veya bilmeyerek hizmet ettiğiniz algı operasyonlarını yapanlara alet, maşa olmamanızı umuruyorum . İllizyonlar dünyasında hakikat aranmaz .
YALANCILARIN YALANLARA İNANAN YALANCILARI VAR .
Dinimizi kullanıp sanat dünyasını din ticareti sektörüne dönüştüren ve kendilerine rant sağlayanlar bir insanlık suçu işlemektedir.
Ekmek parası namus davasıdır elbette .
Ahlaksız Müslümanın görüşünde ki islâm ölmüştür !
Çökmüştür !
Herkesin gözü Aydın ola !
Ve Ben yine yeniden bütün bu olanları gördükçe
İlâhî adaletin dâimâ iş başında olduğunu yeniden anlıyorum
Şükrediyorum .
Hak ve Hâkikat birbirinden ayrı olamaz hiç bir an
Hak zûhur ettiğinde batıl yok olur !
Hak ile Hâkikat birlikteliğinde ;
Ne mutlu Türküm diye kendini bilene !
Allahın huzurunda huzurla dâimâ
Yaşayankelime
...
7-7-2016
.
YORUMLAR
dini kullanarak insanları sömürmekten başka bir şey değilmiş yaptıkları.
son bir kaç yılda, bir çok çelişkiler barındırdığını fark ediyorum dinlerin, kutsalların.
lakin çok zor, neredeyse 36 yılını islam diyerek tükettikten sonra bazı şeyleri anlamaya başlamak işkencelerin en büyüklerinden.
lakin;
Türk rönesansının ayak seslerini duymaya başlıyorum yavaş yavaş..
en karanlık günler yaşandı mı ülkemizde bilemiyorum ama
filistinlilerin israil'e karşı başlattıkları intifada gibi bir kıyam.. ancak cumhuriyetin getirdiğin değerler ile bu kıyam; hukuk içinde, fikirle, gazete köşelerinden başlayarak, tv ekranlarına, ve hatta cuma hutbelerinde bile islam eleştirilmeye başlanacak yavaş yavaş..
vahşiler ve barbarlar ancak kaba kuvvete meyleder.
arabistan elçiliği veya konsolosluğunda bir gazetecinin bedeni dilim dilim doğrandı. ve bunun müsebbi olarak görülen prens, belki bir ay geçmedi, bir foto servis etti basına, kabenin çatısına çıkmış bir şeylerle ilgileniyormuş gibi görünüyordu. sizlerin secdeye koştuğunuz kabe benim ayaklarımın altında der gibi..
ne zaman kafasını taşlara vurmaya başlar ülkemizdeki islami toplum; abd robot askerlerini suriye sınırına yerleştirdiğinde..rusya kıbrısta gücünü artırdığında, ekonomik krizde meydana gelip alım gücümüzün daha kötüleştiğinde belki pazar bile olarak görülmeyeceğiz...
fazla da uzatmak istemiyorum..
saygılarımla..
YAŞAYANKELİME
...
Hoş geldiniz.
Görüntünün, görselliğin gerçeğin yerini almaya başladığı bi dönemden geçiyoruz. Miş mış gibi bi dünyadan hayalî bi algı oluşturuldu ne yazık ki.
Türkiye mazlumların umudu. Zorbaların kabusuyken
Orta Doğuda ki operasyonlar üzerinden demokrasi getirecek miş gibi yapanlar. Göçmen ve sığınmacılar kavramını ortaya atanlar. Ve yine oradaki mazlum insanlara operasyon yapanlar aynı . Bu Bir insanlık suçudur. Büyük bir Katliam. Mazlumlar göçe göçe Avrupa , Afro mu olacak acaba diye aklımdan geçti bir an ?
Tarih Türkiyeyi göreve çağırıyor yeniden.
Hâkikati bulmak için kendimce yazıyorum. Sorguluyordum .
Bir İnsan niçin yazar ?
" söz uçtu, bir kuş gibi kulaktan kulağa kondu, mesafeleri, rüzgara tutunmuşçasına aşıp geçti. vakarlı yazı ise olduğu yerde çağları aştı; kimi zaman bir taşın yahut tabletin üzerinde bir yara izi gibi, kimi zaman bir kâğıt ya da parşömenin üzerinde bir desen ya da dövme gibi. bazen yıpranmaya yüz tutmuş sayfalara hapsoldu, bazen de gezgin bir fermanı yazı. hepsinde insanlara bilginin ve duygunun özgürlüğünü sundu. "
Kendinizi ifade ettiğiniz ve okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yeniyi bulmak, edebiyatın ve insanın ufkunu açmak yahut kalıpları, putları yıkmak insaniyeti yüceltmekle mümkün olduğunu ifade etmeye çalıştım.
Biraz uzun oldu. Kusuruma bakmayın .
Saygımla
.
Atatürkün aşağılanmaya çalışılması acı bir durumdur. Benimsemeyebilirsiniz, yaptıklarını tasvip etmeyebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz de... Fakat ülkenin belli bir kesiminin benimsediği, değer olarak gördüğü birine karşı aşağılayıcı bir tutum sergilemek bence yanlış.
Kendisi kaderin kendisine tevdi ettiği vazife dahilinde kendince milletine hizmet etmiş ve bu dünyadan göçüp gitmiştir. Doğruları vardır, yanlışları da vardır. Doğrunun-yanlışın, iyinin-kötünün, güzelin-çirkinin bu denli göreceli olduğu bir hayatta; tarihe mal olmuş şahsiyetler üzerinden düşünsel ve duygusal çıkar sağlamak bana mantıksız cahilce geliyor. Baktığımız zaman başlı başına bir bilim dalı olan tarih bile yerine göre göreceli değil mi?
Yukarıda yazdığım husus Osmanlı padişahları için de aynen geçerlidir. Hepsi doğruları ve yanlışlarıyla bu dünyadan göçüp gittiler.
Psikolojik sorun yaşayan bireylere bakıldığında genel itibari ile ânı yaşayamayan bireyler oldukları görülür. Hasta geçmişi haddinden fazla sorgulamaktan, geleceği haddinden fazla düşünmekten âna odaklanmakta sorun yaşar. Geçmişin korkusu, geleceğin kaygısı yüzünden yaşanılan günlük hayata adapte olamaz, günün şartlarına uygun davranamaz. Kafası hep meşguldür çünkü ve zihni otomatik düşüncelerle dopdoludur. Dolayısı ile bu insandan sağlıklı düşünmesi ve davranması beklenemez. Çünkü ortada bir dengeli kullanım söz konusu değildir.
Durum toplumlar için de aynen geçerlidir. Çünkü bireyler bir araya gelerek toplumu oluştururlar. Bireylerde olduğu gibi toplumlar da zaman zaman düşünce, duygu ve davranışlarını dengeleyemeyebilirler. Hatta bu durum zamanla kronik bir nitelik kazanabilir.
Biz millet olarak böyle bir milletiz. Kronikleşmiş bir âna odaklanamama sorunumuz var. Atatürk öleli 80 küsür yıl, Osmanlı yıkılalı neredeyse 100 yıl olmuş, biz hâlâ geçmişi geçmişi ve şahsiyetleri sorgulamakla meşgulüz. Seçilmiş bir insan, yani peygamber değillerdi neticede. Neden bu denli takılı kalıyoruz bilmem. Birileri birilerini adeta peygamberleştiriyor, hatta ilahlaştırıyor, öbür taraf aşağılamaya çalışıyor. Oysa dün dünde kaldı, yarın daha doğmadı, yaşanan gün bugün.
Bir de şu hususa değinmek isterim: Atatürke gösterilen tepkinin geri planında Atatürkü putlaştıran zihniyet vardır. O sadece bir insan. Bu denli büyütmenin bir anlamı yok bence. Yok çünkü bu tür aşırı yüceltmeler ve fütursuz aşağılamalar ideolojilerin birbirini tetiklemesine ve akıl dairesinden çıkmasına neden oluyor. Kısaca sen Atatürkü aşırı yücelterek, bir diğerinin de aşağılamasına zemin hazırlıyorsun aslında.
Katkıda bulunmak istedim
Saygılarımla
YAŞAYANKELİME
Hoş geldiniz .
...
Sözsüzlüğün sessizlikle bütünleştiği bir andan, alğıladığınız kadar, anlar gibi olmak birlikteliği ile
kendinizce bir yansıma için ve okuduğunuz için teşekkür ederim.
"
Atatürk, İnönü’ye dönerek; “Hz. Muhammed’i bana, cezbeye tutulmuş sönük bir derviş gibi tanıttırmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını asla kavrayamamışlardır. Anlamaktan da çok uzak görünüyorlar. Cezbeye tutulmuş bir derviş, Uhud muharebesinde en büyük bir komutanın yapabileceği bir plânı nasıl düşünür ve tatbik edebilir?” der ve önündeki kâğıda Uhud harbinin plânını çizer, İnönü’ye uzatır. Her iki tarafın kuvvet ve durumlarını, alınan tedbirleri, savaştan önceki ve sonraki durumları büyük bir vukufa izah ettikten sonra İnönü’ye; “O zaman orada siz komutan olsaydınız, bundan başka mı hareket ederdiniz?”der.
İnönü de aynen tasdik eder. Bunun üzerine Atatürk gözlerini tekrar Günaltay’a çevirerek şöyle der:
“Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harpte bile askerî dehası kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insandı. Cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih mesaimize kalamazlar. Hz. Muhammed, bu harp sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.”(4)
Kaynaklar: 1-Prof. Dr. İsmail Yakıt, Diyanet Avrupa Aylık Dergi, Sayı:55 (Kasım 2003), sf.20-21
2-Sadi Borak, Atatürk ve Din, İstanbul, 1962, s. 17
3-Atatürk’ten Düşünceler, Enver Ziya Karal, s.65
4-Atatürk, Anekdot-Anılar, K. Arıburnu, Ankara 1960, s.166
Hâkikat nerede?
Geçmiş ve gelecek şuanda gizlidir daima.
Türkiye Dünya'nın ruhudur.
Halkı ayrıştırmak değil, önemli olan :
Akıl ve vicdan ile halkı kaynaştır mak.
...
Saygı sunumlarımla.
.
Eyvallah VAROL Ustam.
"Atatürk'ü neden sevmezler" i ben de çok irdeledim. Atatürk insanları kandırmalarını engellemiş ondan sevmezler.
Selamlar saygılar.
YAŞAYANKELİME
Saygımla
.