Arayış
Hayatın dalgalı kıyılarında sahillerde dura dura seyehat eden çoğu zaman pusulasız seyyahlarız biz, ben , sen.
Güzelliklere de hayretlere de gebe bu seyehatlerde tanıdığın için şükrettiğin ve varlığını varlığıyla hemhâl kıldığın gülistan asa yürekler oldu mu hiç ?
O yürekler ki zemherinin çetin gecelerinde baharın müjdecisi olmuş sana , yürüyen ayağın , gören gözün olmuş sana. Kaybettiğinde bir masum çocuk edasıyla inleyip durduğun oldu mu hiç ?
Hani küflendiği için attığın ekmek, kirlendiği için döktüğün su veya zehir koktuğu için solumak istemediğin hava vardır ya .
İşte senin, tanıdığın süreden kat be kat daha hızlı bir sürede unutmak istediğin virane sineler oldu mu hiç ?
Derler ya insanın hakikatte kabullenemediği en mühim acı ölümdür. Çünkü ağız tadımızı da bozan ruhumuza kabus gibi çöken imtiyazlı bir girdaptır ölüm ve bir ucu okyanusun dibinde öteki ucu semalarda olunca o gaddar cellad, ruhumuzun ağırlığına göre ya dibe çeker bizi ya da semaya. İşte böyle bir vaziyette inip çıktığın oldu mu hiç ?
Hani en sevdiklerinin vedası sonrası yaşadığın buhranlar gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi, her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi. Beklediklerin oldu mu hiç ?
Ne zor şey değil mi bir kişinin ölmediğini , bir değerin yitmediğini bilmek, ama ölmüş gibi yitirilmiş ve ulaşılmaz olması gibi artık ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi sen hâlâ bu kadar meftunken ve değer veriyorken ?
Özlemek, bu kadar iç çeke çeke özlemek, etini kemiğini yakarcasına buram buram hasret çekmek. Bu denli hasretini çekip başa saran kasetler gibi hep o acı şarkıyı trennüm edip durmak. Çok kötü değil mi hasretin bu pi hâli ?
Gözlerimin içine baka baka kolunu bacağını keser gibi acı sözlerle ruhunu parçalayan birilerine yine de sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar oldu mu hiç?
Kaybetmekten korktuğun bir değerin yokluğunun içinde büyüye büyüye sineni patlatıp ciğerlerini yaktığına şahit oldun mu hiç ?
Bir biçarenin kanayan yarasına merhem oldun mu , kapılara odaklanmış bir çift gözün umudu oldun mu , bir çocuğun ağlamasını kahkaya çevirebildiğin oldu mu hiç ?
Bir günlük hayatına ya asırları sığdırırsın zamanın ve zemindekilerin kıymetine nail olarak ya da avuçlarında zerreler dolusu bir hiçlik kalır.
Tasavvur ettin mi hiç ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.