Yorgunum, çok yorgun…
Dalından ayrı düşen bir yaprağın hüznünü yaşıyorum şimdi ey hayat! Sararmış, gazel olmuş, solmuş ve rüzgarın önünde savrulan yaprağın hüznünü… Mevsim sonbahar olmasa da, ruhumda sonbahar rüzgarları esiyor , şarkılar daha bir içli çalıyor şimdi , gönlüm yorgun, gönlüm küs, gönlüm suskun... Boğazımda düğüm düğüm acı, bulut bulut gözlerimde çakıyor şimşekler...
Ne çok kırıldım, ne çok şey yaşadım hayatın bu kirli sahnesinde. Sancılarla örülmüş bir ömürden geliyorum ey hayat, acılarla örülmüş bir ömürden...
Gurbetten gurbete savrulan insanların iç acısını duyuyorum içimde, İçimden kopan her duygu kırıntısı yüreğime batıyor...
Kardan bir kefenle kocaman bir dağ gibi gelip oturmuş göğsümün üzerine hüzün... Yorgunum, çok yorgun…
Ah hayat yarınlara bakmak bir umuttur belki ama yorgun bu yürek. Çektiğim acılardan, anlamsızlıklardan, yalnızlıklardan, yokluklardan, yoksulluklardan.
Ey hayat tamamlanmamış bir şiir giibiyim, anlaşılmıyor içimdeki keder, gözlerimdeki hüzün. Kalbimdeki acı.. aciz, umutsuz, biçareyim…
Yorgunum, çok yorgun…
Nuri CAN