- 619 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
-BAKKALDAN SÜPERMARKETE BİR DÖNÜŞÜM ÖYKÜSÜ-
Hatırlayanlarımız vardır. 1980’lerin başlarında Hürriyet Gazetesi tarafından pazar günleri yayınlanan bir aktüalite eki vardır; "8’inci Gün". Açıkçası magazin, spor, siyaset, ekonomi, sanat, edebiyat, vs. içerikli yazılar yer almaktadır. Kendi hesabıma o dönemlerde pazar günlerimin rengini belirler.
8’inci Gün dergisinden hatırlayabildiğim yazılar içerisinde İngiltere’nin 1979-90 yılları arasında Başbakanı olan "Demir Leydi" lâkaplı Margaret Thatcher hakkında “İngiltere’nin Yeni Başbakanı Bakkalın Kızı” başlıklı bir metin de vardır.
Benzeri bir konu başlığına 1986 Dünya Kupası sırasında rast gelirim. İkinci turda favori Danimarka karşısında beklenmedik bir skorla 5-1 galip gelen İspanya bu başarıyı büyük ölçüde dört gol birden atan forvet oyuncularından Emilio Butragueno ’ya borçludur. Açıkça söylersek yıllar içerinde Akbaba lakabını da alacak olan Butragueno’nun dünya futbolunda isim yaptığı maçtır. Takip eden günlerde ülkemizin bir gazetesinin attığı başlık dikkatimi çeker. “ İspanyol Futbolunun Yeni Yıldızı Bakkalın Oğlu ”
Zaman içerisinde zihnimde bir soru uyanır. Nedir bu bakkalın kızı, bakkalın oğlu başlıkları? Farklı dönemlerde tesadüfi olarak mı şekillenmektedir yoksa?
Bilirsiniz ülkemizin sosyal tarihinde bakkallar eski devirlerin önemli bir unsurudur. Mahallelerimizin, sokaklarımızın süsüdür onlar. Açıkçası geleneği olan bir müessesedir. Dönmeye yer olmayan bu mekânlarda iğneden, ipliğe yok, yok gibidir.
Kimi zaman duygusaldır bakkal amcalar. Alacaklarınızın bir kısmını farklı bir bakkaldan almanız onları hüzne sevk edebilir de. Demem o ki, bir başka aşka davet ederler sizi. Kendilerine bağlarlar usulca. Ne ki, yine böyle bazı ürünleri farklı bir yerden aldığımda tek kalmış bir ürün için tebessüm ederek bu da orada yok muydu şeklinde sorulması bir o kadar usulsüzce gelir bana. Bakın hala benliğimin bir köşesinden göz kırpıyor bizlere.
Kuşkusuz, 1970lerden 80lere doğru devam edildiğinde tüketim toplumu olma yönünde meydana gelen yapısal değişime bağlı olarak eriyip giden ve yerini marketlere bırakan bir müessesedir. Şüphesiz her değişim gibi sancıları olan bir eşik dönem vardır.
1980’lerin meşhur piyesleri arasında Ferhan Şensoy’un oynadığı “Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı” adlı oyunu pek çoğumuz hatırlar. Bakkallığın gelişen market kültürü karşısında gösterdiği direnç mizahi tonlarda işlenir. Bu temsili döneminde İstanbul’un Taksiminde bir tiyatroda izlediğim de aklıma gelir. O dönemde temsili izlerken bazı hususların farkına varabildim mi acep?
Elbette 1970’ler de kapalı bir toplum hüviyetine sahiptik. 1980’lerde ise dışa açılma süreci hızlanır. Teknoloji her alanda gelişmektedir. Bankomatikler gelişip yaygınlaşır. Artık gecenin bir vakti ya da hafta sonunda para çekebiliriz. Hani deyim yerindeyse vakitli vakitsiz paramızla rezil olmayız. Aynı şekilde tek kanal döneminden çıkıp özel kanallara doğru süreç işleyecektir. Artık belirli bir programı izlemek zorunda değilizdir.
Şüphesiz madalyonun diğer yüzü de vardır. Değerler bazında erozyona uğradığımız da söylenebilir. Dönemin sloganları aklımıza gelebilir. “Benim memurum işini bilir” ya da “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” türü siyaset dünyamızda birinci elden telaffuz edilen sözleri derhal hatırlayabiliriz. Demem odur ki; teknoloji yükselen değer olurken ahlaksal parametrelerde erozyona, sosyal yapıda çözülüşe de sebep olmaz mı acep?
Kısacası konu sadece bakkaldan markete ve giderek süper markete geçiş süreci değildir elbet. Daha doğrusu o bir simgedir. Hani derim ki, dönemin kimi gazete, dergi yazılarında yer alan başlıkların ardındaki psikolojiyi belirleyen de sakın sosyal hayatta böylesi bir çalkalanma sürecinin muhtelif gazetecilerimizin gönlünde meydana getirdiği titreşimler ve benliklerindeki izdüşümleri olmasın?
L.T.
YORUMLAR
Merhaba Levent Kardeşim, yaşanan değişimlerin hepsi acısıyla tatlısıyla, faydasıyla zararıyla Diyalektik değişimin bir sonucudur. Evimi anlamayanlara anlatmak lazım. Selamlar
levent taner
Müspet ve menfi ögeleri "pollyanna" veya "murphy" uçlara kaçmadan değerlendirmek, durum tespiti bağlamında olumludur diye düşünüyorum
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duyduğumu söylemem bile anlamsız
Saygı ve selamlarımla...