Kalın Yapraklı Gülücükler
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kalın yapraklı gülücüklerim olmadı benim,zamana karşı adanmış hayallerim ve bir kız çocuğu saflığı ile yetişen mecburluklarımda.Geçmişimden acı diye geleceğime yerleştirdiğim suskularım oldu.Belki bir gün gelip beni orada tam gözlerinin kahverengisinde yaralarsın diye beklediğim yalnızlıklarım oldu.Bir can,bir beden,bir ruh.Bir güruh ve bir hüzünle yinelenmeye hazır ceset!Bu cesette bir nezaket var sensiz alan nefeslere dair.Bugün bir şiiri daha yırtıp attım kalemin ucundan.Hazırda bekleyen bir yalan ile bir kez daha avuttum kendimi gelemeyecek bir gidişin ardından.Rıhtımlardan ve göremediğim o okyanustan senden,saçlarının uzunluğundan ve her yerden boğup fırlatıp öldürdüm şiir kokan kalın yapraklı olmayan gülüşlerimi çıkardım hayatımdan.
Hayatımda tanıdığım bütün suskuları bir nehir kenarında saçlarını rüzgara satan bir kız için saklamıştım.Bunu hayatıma girip beni darmadağın ettiğin an hatırladım.Sonra gittin.Gidişini tasvir etmek istemeyen yalnızlıklarım oldu geride,Geride bıraktığın tek şey sensizlikle yalnızlaşan suskularımdı.Herkese dair her şeye ve bir güneşe ve bir ay’a yıldıza.Gökyüzüme bıraktığın ve hiç bir zaman beni aydınlatamayan o ışıltıya.Herkes biraz sana dair,ama kimse sen değil.
Saçlarını arıyordum.Karşıma çıkan ilk şey kalın yapraklı gülücükler oldu.Durdum durgun bir nehir gibi sustum.Oysa su hiç susar mıydı kendine?
Susmaya bir adım,iki adım,üç adım derken dördüncü adım uçuruma çıkıyormuş.Beni gelip bir mağrurlukla vurduğun gün anladım.Susuyordun oysa bir harf söylemene ramak kalmıştı.Ramak sanmıştım kelimeler karışmış olmalı.’’Asmak’’mış aslolan cümleye en çok yakışan.Bir gün bir mahpushane duvarında bir şiiri astım gönlümün dar ağaçlarına.Hiç gidemediğim gönlünün cezaevinde ben nasıl prangalanırdım?Anlamadım.Anlam veremediğim bir tonlamayla kaşlarına yaklaştım ve burnun evcimen bir kuş gibi sahip çıktı kokuma,kokum yalnız sana ve bir anne şefkatiyle bakan kadınadır.Yağmura,aya ve yıldızlara.Şurada sustuğun nehir gibi bu harflerde yalnızca var gibi görünen yokluğuna.Hoşçakal yağmur güneşli gündüzüm.
YORUMLAR
Her ayrılık kendi kâlbinde ağır kendi meskeninde ağrılı bir mevsimdir.
O yüzden beşinci mevsimler vardır, o yüzden korkarız içlere düşen bu koru harfleştirmeye aslında.
Ki bilinir susulunca kahırdan yazılınca öfkedendir.(bu ne kadar doğru o da bilinmez )
Yine de susmak güzel ise de arada bir sesli düşünmek yüreğin yorgunluk dökümü.
Dolayısı ile yazmak en güzeli.
Tebrikler.