çaka beyliği ve çaka bey
ÇAKA BEY
Asıl adı Çakan veya Çaga Bey’dir.Çaka Bey, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nin hemen sonrasında Türkmenlerin çok kısa sürede Anadolu coğrafyasına yayıldıkları dönemde, Batı Anadolu’da hakimiyet kurmuş ve Türk tarihinin ilk deniz savaşı filosunu oluşturarak askeri başarılar kazanmış Türk komutanı ve denizcisi.Aynı zamanda ilk Türk Amiralidir
Çaka Bey, İzmir Beyliği(1081-1097)’nin kurucusudur. İzmir Beyliği’nin Türk tarihindeki önemi, bu beyliğin kurucusu Çaka Beyin ilk Türk Derya Kaptanı oluşundan, bir donanma meydana getirerek Ege Denizi’nde hâkimiyet kurmasından ileri gelir.
Çaka Bey, Oğuzların Çavuldur boyundan idi. Anadolu’nun fethi sırasında, Danişmend Gazi’nin kumandanlarından biri olarak Malatya dolaylarında başarılı çalışmalar gösterdi.
Selçuklu ordusundan bağımsız hareket ederek, İzmir (Smyrna)’yı ilk defa olarak Türk idaresine katmış, daha sonra İznik (Nikaia)’da payitaht kurmuş bulunan Anadolu Selçukluları ile güçlerini birleştirmiştir.
Çaka Bey Oğuzlar’ın Çavuldur boyuna mensuptu. Malazgirt Savaşı sonrasındaki Bizans İmparatorluğu kuvvetleri ile giriştiği bir çatışmada esir düşmüş, Konstantinopolis’e götürülmesini takiben İmparator III. Nikephoros Botaniates’in dikkatini çekerek Bizans sarayına alınmıştır. Burada çok büyük ilgi görmüş, serbestçe hareket etmesine izin verilmiş ve sonraki yıllardaki başarıları açısından önem arzedecek pek çok bilgi ve deneyim edinmiş, bu arada Yunanca ve denizcilik de öğrenmiştir. Bizans İmparatorluğu deniz kuvvetlerini yakından incelemiştir. 1081 yılında Bizans tahtına İmparator I. Aleksios Komnenos geçince hürriyetine kavuşmuştur.
Çaka Bey 1081 yılında elindeki kuvvetlerle İzmir (Smyrna)’yı kuşatmış ve Bizanslılardan almıştır. İzmir merkezli bir beylik kurarak sınırlarını genişletmek için mücadeleye başlamıştır. 2-3 yıllık bir süre içinde Urla, Çeşme, Sığacık ve Foça’yı zaptederek bu kesimdeki geniş sahil boyunu sınırları içine almıştır. Hedefi Ege Denizi’nde hakimiyet kurmaktı. Bunun için İzmir ve Efes tersanelerinde, bir kısmı yalnız kürekli, diğer kısmı yelken ve kürekle hareket eden 40 parçadan meydana gelen ilk Türk filosunu kurmuştur. Filo 1081’de Ege Denizi’ne açılmıştır. Çaka Bey’in komutasındaki bu ilk Türk filosu 1081’de Bizans donanmasını Uzunada açıklarında mağlup etmiştir.
Çaka Bey, 1081’de yine denize açılarak Sisam ve Rodos adalarını ele geçirmiştir. Bizans İmparatoru bunun üzerine Ege’nin hakimiyetini geri almak için yeni bir donanma hazırlatmıştır. Ancak gönderdiği donanma, Çaka Bey ile karşılaşmaya cesaret edememiş, Sakız Adası’na sığınmıştır. Çaka Bey Sakız Adası’nı kuşatmış ise de almaya muvaffak olamamıştır.
Çaka Bey 1081 yılında Çanakkale ve Trakya’nın zaptı ve sonra da Konstantinopolis’i fethetme düşüncesiyle donanmasının başında yeni bir saldırı başlamıştır. Edremit dahil, yolu üzerindeki Bizans merkezlerini tek tek zaptederek Çanakkale sınırlarına dayanmıştır. Burada Anadolu Selçuklu Devleti’nin hükümdarı ve aynı zamanda damadı olan I. Kılıç Arslan’la buluşmuştur. Beraberce boğazın en çetin kalesi olan Abidos’u kuşattılar.
Çaka Bey gücünü artırdıktan sonra İstanbul’u fethetmek istemiş ve bu nedenle Türk boylarından Peçeneklerle birleşmiştir. Bizans, bu ittifaka karşı koyabilmek için Kıpçaklardan paralı asker desteği almış ve başarılı olarak Peçeneklerin çoğunu öldürmüşlerdir.
Çaka Bey’in Kılıçarslan’la müttefikliği Bizans’ı tedirgin etmiştir ve Bizans Kılıçarslan’ı Çaka Bey’e karşı kışkırtmıştır. Çaka Bey Kılıçarslan’ın damadı olduğu için Kılıçarslan’ın tahtında gözü olduğu yalanı söylenir. Bunun üzerine Kılıçarslan’ın Çaka Bey’i öldürttüğü Bizans kaynaklarında iddia edilse de, bu konuda görüş birliğine varılmamıştır. Çaka Bey ile ilgili yurtdışındaki en önemli kaynak Anna Kommena’nın Malazgirt’in Sonrası isimli kitabıdır.
HAYATINDAN BİR KESİT:
Bu ele avuca sığmayan delikanlı, komutanın dikkatini çekti. Bu genç çok yakışıklı ve pek de sevimli idi. Adı Çaka idi. Bizanslıların yaptığı araştırma sonunda onun Türkmen Beylerine mensup olduğu anlaşıldı. Bizans komutanı zaferinin bir nişanesi olmak üzere Çaka’yı o zaman İmparator bulunan Nikaforos’a gönderdi. Çaka Bey, Türkmen kıyafetiyle Bizans sarayınagetirildi.İmparator,gence: Adınne? Dediği zaman, O, vakur ve yiğit bir tavırla:
Çaka!Dedi. Çaka’nın erkek tavırları İmparatorun çok hoşuna gitti. Gülümseyerek:
Bu sarayda senin unvanın “Protonolilismus” olsun! diye iltifatta bulundu. Çaka, diğer esirler gibi ağır işlerde kullanılmayıp, sarayda alıkonulmasından memnun olmuştu. Burada Homeros’un İlyada adlı meşhur eserini okuyacak kadar Yunanca öğrendi.
Asil bir soydan gelen Çaka, Bizans sarayında bir şehzade muamelesi görmekte idi. Fakat Bizans tahtına Aleksi Kommen’in geçmesi üzerine Çaka’nın hayatında yeni bir devir açıldı. Yeni imparator, Çaka’dan hoşlanmamıştı. Onu sarayda kazandığı bütün imtiyazlardan mahrum etti. Saraydan da çıkardı. Esasen kabına sığmayan Çaka için bu zaten çoktan beri arzu edilmekte idi. Bir fırsatını bularak İstanbul’dan İzmir’e kaçmaya muvaffak oldu. Bu maceradan sonra onu, müstakil bir Türk Beyi olarak görmekteyiz.
Çaka Bey, İzmir’e gelir gelmez, Türkmen oymaklarından birçok yiğitleri başına topladı. Bu kuvvetlerle İzmir şehrine taarruz ederek burayı Rumların elinden almaya muvaffak oldu. Bu suretle İzmir’in ilk fatihi Türkmen beylerinden Çaka Bey’dir.
Çaka Bey fethettiği İzmir şehrinde bir Türk Beyliği kurarak hükümdarlığını ilan etti. O tarihlerde Efes şehrini de yine Türkmen Beylerinden olan Tanrıvermiş Bey zaptetmişti. Çaka Bey, İzmir’de evlendi. Bir müddet sonra bir kız çocuğu dünyaya geldi. Çaka Bey’in, Yalvaç adında bir erkek kardeşi vardı. Çaka Bey, İzmir’e ve Ege Denizi adalarına sahip olmak için bir donanmaya ihtiyaç olduğunu hissetti. Bu sebeple İzmir limanında elde ettiği ustalar vasıtasıyla bir donanma meydana getirmeye muvaffak oldu.
Akdeniz’de Türklerin ilk denizcisi Çaka Bey’dir. Meydana getirdiği bu Türk donanması ile Ege Denizi’ne açıldı. İlk defa Türk Bayrağını Akdeniz’de dalgalandıran deniz kahramanımız olmak vasfını kazandı. Onun donanması kırk gemiden ibaretti. Bu gemilerin üstü kapalı yapılmıştı.
Çaka Bey, bu donanması sayesinde ilk defa Foça şehrini zaptetti. Bundan sonra gemileriyle Midilli adası önüne gelerek onları harp düzeninde dizdi. Midilli Valisi Alpos’a, adanın teslimi için haber gönderdi. Kan dökülmeden bu adanın tesliminin kendisi için hayırlı olacağını bildirdi. Midilli Valisi, Türk donanmasından korkarak bir gemi ile İstanbul’a kaçtı. Türk askerleri Midilli Adasına girerek şehrin kalelerine Türk bayrakları çektiler.
Çaka Bey Midilli’yi fethettikten sonra Sakız Adasına da asker çıkararak bu adayı da elde etti. Bir yıl sonra da Sisam ve Rodos adalarına asker çıkararak bu iki adayı da mülküne kattı. Bu suretle Ege Denizi’nin irili ufaklı adaları İzmir Türk Beyliği’ne geçmişti.
Çaka Bey’in adaları birer birer zaptetmesi üzerine Bizans İmparatoru Aleksi Kommen, iki kumandan idaresinde bir Bizans donanmasını Akdeniz’e gönderdi. Çaka Bey’in kaptanlık yaptığı donanma, Bizans gemileriyle harbe tutuşarak birçoğunu batırdı. Diğerleri de Boğazı geçerek Marmara’ya kaçtılar. Birkaç gemileri de Türklerin eline geçti. Türklerin, Akdeniz’de Bizanslılara karşı ilk zaferleri bu deniz savaşı olmuştur. Karalarda her zaman muzaffer olan Türkler, kısa bir zamanda denizci olmuşlardı.
Çaka Bey’in bu başarısını gören Bizans İmparatoru, bu defa meşhur kaptanlarından Konstantin adında bir amiral tayin ederek Türklerin üzerine ikinci bir donanma daha gönderdi. Bu gemilerin içinde 500 kadar da Flandr’lı şövalye vardı. Donanma, Sakız Adasına yanaşarak asker çıkardı, kaleyi muhasara etti. Kaleyi müdafaa eden Türk askerleri, düşmanı içeri sokmadılar. Bu esnada Çaka Bey, İzmir’de bulunuyordu. Düşmanın geldiğini duyar duymaz, donanmasıyla Sakız Adasına hareket etti. Gemilerin birbirine zincirlerle bağlayarak hilal şeklinde düşmana doğru ilerledi. Bunu gören Bizans komutanı, bilmediği bu yeni harp usulünden adeta ürktü. Türkler geminin içinde davul ve zurnalar çalıyorlar, kılıçlarını havada döndürüyorlardı.
Türkler harbe gitmiyor, sanki bir bayram şenliği içinde bulunuyorlardı. Türklerin bu neşesi ve galeyanı Bizanslıların maneviyatı üzerinde tesir yaptı. Bu gemiler bir kale gibi yanaşık nizamda Bizans gemilerine yaklaşınca düşmanı bir ok yağmuruna tuttular. Sonra da yelkenlerini tutuşturmak için yağlı paçavralar atmaya başladılar. Bu hali gören Bizans, gemilerini geriye çekerek başka bir limana çekildi.
Bunun üzerine Çaka Bey Sakız Adasına çıktı. Türklerin karşısına atlı ve zırhlı şövalyeler uzun mızraklarıyla çıkıverdiler. Türkler bunları görünce derhal kılıçlarını bellerine takarak üç sıra olmak üzere yere diz çöktüler, şövalyelerin atlarına nişan alarak teker teker vurmaya başladılar. Hepsi yaya bırakılmışlardı. Durumu gören Türk askerleri Allah! Allah! diyerek yalın kılıç şövalyelerin üzerine yıldırım gibi atıldılar. İki kuvvet birbirine girmiş, kavga şiddetlenmişti. Düşman askerleri, Türkün kuvvetle salladığı kılıçlarla üçer beşer yere devriliyorlardı. Düşman askeri paniğe uğradı.
Çaka Bey, Sakız Harbinden de muzaffer olarak çıkmıştı.
Çaka Bey, bu zaferleri kazandıktan sonra kafasında büyük bir plan hazırladı. Çanakkale Boğazını geçerek Trakya’yı elde edecekti. Balkanlarda yaşayan Peçenek ve Hıristiyan Oğuzlardan bir ordu vücuda getirerek İstanbul’u zaptetmeğe karar verdi. Bu planını yerine getirmek için Balkanlardaki Peçeneklerle anlaştı. Peçenekler büyük bir ordu hazırlayıp İstanbul üzerine yürüyecekleri sırada Bizans İmparatoru bu tehlikeyi önlemek üzere aslı Türk olan Kumanlarla anlaştı. Onlara büyük vaadlerde bulundu.
Bu iki Türk kuvveti, 29 Nisan 1091 tarihinde birbirlerine insafsızca saldırdılar. Kumanlar, Peçenek Türklerini katlettiler. Evlerini yaktılar. Çocuklarına varıncaya kadar binlercesini kılıçtan geçirdiler. Çaka Bey Peçeneklere yardıma gelememişti.
1092 yılında Çaka Bey, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçaslan’la bir dostluk kurdu. O zamanlar Anadolu’nun en kuvvetli orduları Kılıçaslan’ın kumandasında bulunmakta idi. İznik şehrini hükümet merkezi yapan I. Kılıçaslan, durmadan Bizanslıların şehirlerini zaptetmekte idi. Çaka Bey, Selçuklu Türkleriyle dostluğunu kuvvetlendirmek için kız kardeşini I. Kılıçaslan’a vermek suretiyle akraba olmuştu.
Çaka Bey, Çanakkale taraflarını da ele geçirdikten sonra, Edremit şehrini mülküne kattı. Onun, Balkanlardaki Peçenekleri teşkilatlandırması, Çanakkale’yi alarak Marmara’ya doğru ilerlemesi, Bizans İmparatorunu fena halde ürkütüyordu. Çaka Bey’i, kuvvetle değil de hile ile yok etmeyi tasarladı. Bunu gerçekleştirmek için de Kılıçaslan’la bir anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre Selçuklular, Çaka Bey’in Marmara’ya doğru ilerlemesine mani olacaklardı.
Çevrilen dolaptan haberi olmayan Çaka Bey, kuvvetleriyle durmadan Marmara sahillerinde ilerliyordu. Hatta Aydos’a kadar gelmişti. Halbuki bu bölgeler Selçuklu Sultanlığı hakimiyetinde bulunuyordu. Çaka Bey, birden bire karşısında Selçuklu ordularını gördü. Çaka Bey, I. Kılıcaslan’la boy ölçüşemezdi. Bunun için Kılıçaslan’la bir müzakereye girişti. Çaka Bey’in, Selçukluların Bizanslılarla gizli bir anlaşma yaptıklarından haberi yoktu Serbestçe, akrabasının karargahına gitti. Çaka Bey, aynı zamanda Selçuklular için de artık bir tehlike olmuştu. Kendisine, Kılıçaslan’ın karargahında mükellef bir ziyafet verildi. Bu ziyafette yenilip içildiği esnada I. Kılıçaslan, birden bire kılıcını çekerek Çaka Bey’e hücum etti ve onu öldürdü.
Bizans ve Selçuklular için bir tehlike olan Çaka Bey, bu surette ortadan kaldırılmış bulunuyordu.
Ege bölgesinin ilk fatihlerinden olan Çaka Bey, böyle bir hilenin kurbanı olup öldüğü sırada tarih 1097 idi. Böylece, İzmir Beyliği kuruluşundan sadece 16 yıl sonra yıkılmış oldu.
EMİR ÇAKANIN ÖLÜMÜ VE ÇAKA BEYLİĞİNİN YIKILIŞI
Anna’nın enerjik bir önder olarak tasvir ettiği Çaka, büyük hazırlıklar yaptı. Adalarda eğemenliğini korumak için üç kürekli ve iki kürekli kadırgalar yaptırıp güçlü bir donanma meydana getirdi. Bizans donanması Girit ve Kıbrıs isyanlarıyla uğraştığı sırada Ege Denizi’ne tekrar hakim oldu. Çanakkale Boğazı’na kadar Batı Anadoluyu hükmü altında tutmakta idi. Edremet’i fethetti, nihayet Kostantinapolisin kapısı sayılan Abidos ( bu gün Çanakkale ) kalesini kuşatma altına aldı.
İmparator Çaka’dan tahtı için ciddi biçimde korkuyordu. Çaka’ya karşı Konya Sultanı Kılıç Arslanla diplomatik ilişki kurdu. Uc Türkmen beylerini hükmü altına almaya çalışan Kılıç Arslan (1093-1197) İznik’te yerleşmiş olup, Çaka gibi ileri bölgelerde savaşan beyleri kendisine bağımlı kılmak istiyordu. Çaka ortadan kaldırılmalı idi. Selçuklu sultanı müsait davrandı. İmparator Alexios’un kızı Anna Komnena, sultana gönderilen mektubu eserine almıştır. Mektupta şu satırlar dikkate değer. ‘’ Senin sultanlığın babadan, dedendir. Kızıyla evlendiğin için akraban Çaka, İmparatora karşı savaş hazırlığı yapmakta ve kendini İmparator ilan etmek istemektedir. Kendisi Roma tahtına layık olmadığını iyi bilir. Onun bu planları aynı zamanda sana (Sultan’a ) karşıdır. Harekete geçmelisin; ben bu yandan onu Rum toprağından çıkarmak için harekete geçeceğim… Saltanatın için bu tehlikeyi düşünmeni tavsiye ederim. Bu adamı barış ile veya kılıçla hükmün altına almanı dilerim’’. İki taraf arasında Çaka’ya karşı ittifak kararı alınır. Böylece bizans diplomasisi, Selçuklu sultanını Çaka aleyhine çevirmeyi başarır. Çaka, Kostantinapolis için stratejik önemde Abidos kalesini kuşatmıştır. Bizans donanması Çaka’ya karşı gelmişken, sultan da Çaka’ya karşı ordusunu harekete geçirir. Çaka, Sultanla görüşme talep eder. Onun İmparatorla ittifak halinde olduğundan haberi yoktur. Kılıç Arslan, Çaka’yı merasimle karşılar; sonrasındaki ziyafet sırasında kılıcını çekip Çaka’yı bizzat katleder. Kimi kaynaklara göre ise zehirlenerek öldürülmüşdür.
ÇAKA BEYİN ÖLÜMÜ SONRASI YAŞANANLAR
Çaka Bey’in ölümünün ardından I Aleksios Komnenos, I. Kılıç Arslan’ı Nicaea’dan çıkarmak ve olası Türk saldırılarını püskürtmek için Avrupa’daki Hıristiyan devletleri harekete geçirdi ve Birinci Haçlı Seferi’nin başlamasını sağladı. 1097 yılında şehri ele geçiren Haçlılar, burayı Doğu Roma’ya teslim etti. Anadolu’nun içlerine doğru ilerleyen Haçlılar Dorlion’da (günümüzde Eskişehir) yapılan muharebede Selçukluları mağlup ederken, Smyrna ‘ya saldıran Doğu Roma kuvvetleri de şehri karadan ve denizden kuşattı. Buradaki Türk kumandan şehri teslim etmesine rağmen, 1097 yazında 10.000 kadar Türk kılıçtan geçirildi. Bir başka Türk beyi Tanrıvermiş ‘in elinde bulunan Ephesos’u (Efes) da teslim alan Doğu Roma ordusu, esir edilen yaklaşık 2.000 Türk’ü adalara dağıttı.
Çaka Bey’in Türkmenleri ise önce Polybotum (günümüzde Bolvadin), sonrasında ise Philadelphia (günümüzde Alaşehir) civarına çekildi. Philadelphia’nın da Doğu Roma tarafından alınmasının ardından ise bu Türkmenler daha da doğuya, Gerede civarına kadar geriledi.
Çaka Bey’in savaş sahnesinden çekilmesinden sonra 1096 senesinde başlayıp 1272 senesine kadar devam eden Haçlı Seferleri Selçuklu Türkleri’nin deniz ile olan ilişkisine iki asra yakın büyük bir darbe indirmiştir. 1096 senesinde Anadolu Türklüğünü ve dolayısıyla İslam’ı hedef alan “Haçlı Seferleri’nin başlaması, Türkleri Anadolu’nun içlerine çekilmeye mecbur bırakmış ve hatta bu durum başkentin İznik’ten Konya’ya nakledilmesine sebep olmuştur. XVI. Yüzyılın sonlarında İlhanlı saldırısı karşısında zayıflayan Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra ise Batı Anadolu’da bu devletin yıkıntıları üzerine Aydın, Saruhan ve Karesi Beylikleri de Ege Denizi’nde akın tipi hareketler icra ederek Çaka Bey’den yaklaşık iki asır sonra Türk denizciliğini Canlandırmaya çalışmışlardır.
Bu arada ardı arkası kesilmeyen bu muazzam bir haçlılar seli sırasında Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos, Marmara ile Ege sahillerini eline geçirdiği gibi, Türk Beyliklerini birbirleri aleyhine kışkırtmaktan da geri kalmamıştır, fakat haçlı komutanları Aleksios Komnenos ne kadar teminat vermiş olurlarsa olsunlar, haçlı belası Bizans’ın üzerine de bir kâbus gibi çökecektir. İmparator Aleksisi Komnenos, tabiri caizse “yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş”, Türk kâbusunu yok etme çareleri ararken, Bizans’ı Latin istilasına kaptırmıştır.
YORUMLAR
Çaka beyi bilmeyen yoktur sanırım Ege de..
Kızım ismini aldığı ilköğretim okulundan mezun olmuştu... Kutlarım ışık tutan kaleminizi.. Sevgilerimle