- 376 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MMDCCXCV+?
İlginç gecelerin birinde görmüştüm onu, rahatsız bir tavrı vardı ve adım adım yaklaşırken bana bakışlarındaki huzursuzluğu iliklerime kadar hissetmiştim. Onu dinlememi istemişti benden, ne kadar zor olabilir ki dedim içimden ve karşıma oturdu...
’Birini kaybetmekten korkacak kadar sevmek’ dedi ve güldü sigarasından bir nefes daha almadan hemen önce; ’böyle saçmalık olabilir mi?’ İlgimi çekmeyi başarmıştı ve sigarasını söndürüşünü izlerken konuşmasına devam etti.
’Eğer kaybetmekten korkmasaydım ne kadar farklı olurdu dünya. Düşünsene, sabahları onun yüzünü görerek uyanacağım; yüzü öylesine güzel ki anlatmama yetecek kadar kelime bile yok dağarcığımda. İşte öyle bir güzellik var yüzünde ve öylesine güzel bir gülüşü var ki, sanki huzur vermesi için gönderilmiş tanrı tarafından dünyaya ya da sıradan insanlara umut olması için kondurmuşlar dudaklarına böyle bir lütfu. Hele o elleri yok mu elleri, ellerimi tutmak için her uzandıklarında boş bırakmamak için, onları bir saniye bile ellerimden uzakta bırakmamak için neler yapmazdım ki...Hele o parlak ışık saçan gözleriyle bana bakması yok mu, ah o an karşısında durup yüzüne bakabilecek kaç adam vardır ki şu dünyada ve kaçı dimdik durabilir o bakışlar karşısında. Ama ben durabilirdim, gözlerini gözlerimde durdurabilirdim ellerimi o narin ellerine kavuşturduğumda...’
Bir sigara daha yakmasını fırsat bilerek araya girdim. Böyle bir yere varamazdı nitekim başaramadığı da her halinden belliydi.
-Neden gitmek varken peşinden sen geride kalmayı seçtin, bu kadar korkarken kaybetmekten, neden geri çekildin? Sen değil misin saatlerdir ona methiyeler düzen, sen ki bu cümleleri kurabilirken neden kaybettin?
’Kaybetmedim ki’ dedi alaycı bir ifadeyle yüzüme bakarken. ’Dedim ya, bu tam bir saçmalık. Bu kadar severken böyle bir kuruntuya kurban edemezdim ikimizi nitekim etmedim de. Rüzgarlı bir gecede evine bırakırken onu, adeta bir esinti edasıyla döküldü kelimeler dudaklarımdan. Önce güldü, iki adım geriye doğru sendeledi ve sonra yüzüme baktı. Bu bakışlar hiç tanıdık değildi, parlıyordu gözleri fakat umduğum gibi değildi. O an dağıldığımı hissettim, cevabını duymaya bile tahammül edemeyecek kadar ağırlaşmıştım ve ne yapacağımı bilmez bir şekilde yürümeye başladım. Sanırım hayallerimizde çok daha güzel yaşıyoruz. Yine de vazgeçtiğimi düşünme sakın; o an gerçekten dayanamazdım cevabını duymaya ve nefes almak istedim. O yüzden buradayım ve birazdan gidip cevabımı alacağım eğer geceye karışmadıysa gün ışığım...’
Ayağa kalkıp hızlı adımlarla ilerledi karanlığa doğru ve rüzgarın sesi ayak seslerini bastırdı, sonra da gece gizledi bedenini benden uzaklaştıkça. Gözlerimi tavandan ayırdım ve masama doğru yönelttim bakışlarımı. Ellerimi uzattım, masanın üzerinden fotoğrafını aldım ve uzun uzun baktım ona. Ne kadar baktığımı hatırlamıyorum ama kapının çalmasıyla irkildim. Onun sesi vardı kapıda ’Ben geldim’ der gibiydi ama mırıldanıyordu sanki ya da rüzgarın sesi onu da bastırmıştı herkese yaptığı gibi. Kalktım ve kapıyı ağır hareketlerle açtım...
Tavana bakarken buldum kendimi gözlerimi açtığımda ve hiç hareket etmeden masadan telefonumu aldım. Kimse aramamıştı. Acaba bulabildi mi gecenin karanlığında gün ışığını diye düşünmeden edemedim kendimi. Yeniden uykuya daldım...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.