- 1949 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GELECEĞE YÖNELİK İLK DÜNYA HARİTASI
Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Osmanlı-Türk denizcisi Piri Reis’in 1513’te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu’nu gösteren haritası birçok bakımdan esrarengiz durumlar içermektedir. Üzerinde çok tartışmaların yapıldığı, bilim çevrelerinde sempozyumların düzenlendiği, yazarların üzerinde birçok yazı yazdığı Türklerin yüz akı bir eserdir. Bu yazımda bu konu hakkında çeşitli literatürü tarayarak sizlere en gerçek bilgileri sunmağa çalışacağım. Bu harita ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu’nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818’de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis’in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti. İşte bu esrarengiz durumları ele alıp üzerinde duracağım.
Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513’de çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika’nın batı kıyılarını ve Güney Amerika’nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb’a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir. Şimdi bu haritanın tarihçesiyle işe başlayalım.
Haritanın Kısa Tarihçesi
Piri Reis, kendisini yetiştirmiş olan amcası Kemal Reis’in 1511’deki ölümünün ardından Gelibolu’ya(Çanakkale) çekilip orada bir dünya haritası, bir de Kitab-ı Bahriye isimli kitabını hazırlamıştır. Dünya haritasını 1513’de tamamlayıp, 1517 yılında, Mısır’ın fethinin hemen sonrasındaki günlerde Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Piri Reis bunun ardından Kaptan-ı Derya (amiral) rütbesine getirilir. Harita 1929’da Topkapı Sarayı’nın müzeye dönüştürülme çalışmaları sırasında keşfedilir ve hâlâ oradadır. Bu harita Türklerin gurur kaynağıdır. 1954 yılında yayımlanan “En Eski Amerika Haritası” adlı kitabında Prof. Dr. Afet İnan haritanın kenar notlarının, Osmanlı Türkçesinden yeni harflere çevirilerini yayımlamıştır.
Piri Reis kendi haritası için kullandığı kaynaklar arasında Kolomb’un haritası olduğunu belirtir ki bu muhtemelen Kolomb’un 1498’de çizdiği haritadır. Kolomb’un 1498 haritasının ne aslı ne de kopyaları bulunamadığından dolayı Piri Reis’in haritası onun tek kalıntısı sayılır.
Haritanın İçeriği
Harita ceylan derisi üzerine çizilmiş, 90 x 60 cm boyutlarındadır. Ortaçağ portolan tarzında yapılmıştır, yani enlem ve boylam çizgileri yerine anahtar noktalarda yönleri gösteren pusula gülleri ve bunlardan ışınsal olarak yayılan yön çizgileri vardır. Kenarlarda açıklayıcı nitelikte çeşitli notlar vardır. Notların bir kısmı tutsak edilmiş Portekiz ve İspanyol denizcilerin ifadelerine dayalıdır. Notlarda Yeni Dünya’nın yerlileri, hayvanları, bitkileri, madenî zenginlikleri ve diğer ilginç özelliklerine değinilir. Ayrıca, gösterilen yerlerde bulunduğu rivayet edilmiş hayvan veya hayalî yaratıkların resimlerini de gösteren harita, toplam dokuz renkle çizilmiştir.
Kenar notlarından birinde bu haritanın batıda Kristof Kolomb’un keşfettiği yöreler, doğuda da "Çin, Hint ve Sint" bölgelerini gösterdiğini yazar. Sağ kenardaki notlarının bazıların yarım cümlelerden oluşması bu haritanın daha büyük bir dünya haritasının sol yarısı olduğunu gösterir; öbür yarısı kayıptır.
Haritanın kenarlarına düşülen notlardan bir diğerinde "İşbu haritayı Kemal Reisin biraderzadesi unvan ile müştehir Piri ibn-i Hacı Mehmet 919 senesi muharreminde (1513 senesi 9 Mart ile 7 Nisan arasında) Gelibolu’da tahrir eylemiştir" yazar. Kenar notlardaki bilgilerin bir kısmı Piri Reis’in daha sonra yazdığı Kitab-ı Bahriye’sinde de aynen yer alır.
Haritanın Coğrafî Ayrıntıları
Çizimde Batı Avrupa, Batı Afrika ve Güney Amerika’nın doğusu kolayca tanınabilir.
Atlas Okyanusu’nda Kanarya Adaları, Kap Verde Adaları ve Azor adalarının konumları doğrudur ama biraz orantısızdırlar.
Avrupa da Fransa ve İber Yarımadası iyi çizilmiştir. İber Yarımadası’nda gösterilen dört nehirden üçü Tagus, Guadalkivir ve Ebro olarak tanınabilir, ancak bu nehirlerin yukarı kısımlarında hatalar vardır.
Afrika kıtasında Senegal, Gambia ve Guinea ve Fildişi Sahili’ndeki Sassandra nehirlerini tanımak mümkündür. Nijer nehrinin kaynağı olarak, Sahra Çölü’nde görünen göller vardır.
Kuzey Amerika’nın ayrıntıları, gerçek ayrıntılarına hiç uymamaktadır. Hispanyola olarak adlandırılan ada, kuzey-güney doğrultusunda çizilip, görünüm olarak Japonya’nın 15. yy.da bilinen şekline benzer.
Güney Amerika’da Brezilya’nın kuzey kıyıları gerçekle oldukça uyumludurlar. Orinoko ve Amazon nehirleri, Trinidad adası kolaylıkla tanınabilir. Amazon’un denize döküldüğü noktanın açıklarında çizilmiş olan büyük ada ise gerçekte yoktur. Güney Amerika’nın iç bölgelerinde dağlar görünür. Rio de la Plata nehri olması muhtemel bir nehrin güneyindeki kıyı ayrıntıları Brezilya kıyılarıyla çeşitli noktalarda uymaktadır ama kıyı çizgisinin doğrultusu güney yerine doğuya doğru uzanır.
Yukarıda belirtildiği gibi Piri Reis’in haritasında bugünkü kartoğrafya biliminin verilerine göre çok az hatalar bulunmaktadır. Bunlar haritanın bütünü ele alınırsa pek fazla önem arz etmez kanaatindeyiz.
Haritanın Çizilmesindeki kaynaklar
Kenar notları bu haritanın, bir kısmı Akdeniz’de ele geçirilmiş İspanyol ve Portekiz gemilerinde bulunmuş olan, yaklaşık 20 haritanın bir birleşimi olduğunu belirtmektedir. Bunların arasında sekiz ’Caferiye’ haritası, dört Portekiz haritası, güney Asya’ya ait bir Arap haritası ve Kristof Kolomb’a ait bir Amerika haritası vardır. Caferiye haritaları, çok eskiye dayanan, Abbasi halifelerinden Al-Me’mun Al-Ca’far zamanında kopyalanmış olan, Büyük İskender zamanına ait haritalardır. Piri Reis haritasının kenarlıklarında Kolomb’un haritalarından yaralandığını belirtmiştir.
Haritadaki bazı yörelerin kâşiflerinin Cenevizli olduğuna dair övücü ifadeler bulunması, ayrıca Kristof Kolomb’dan onun İtalyancada kullanılan adı olan ’Kolombo’ olarak bahsetmesi Piri Reis’in Cenevizli kaynaklardan da yararlandığına işaret eder.
Bütün bunlar bilinen kaynaklar ama bunlarla da haritanın çiziminde ki kaynakları açıklayamıyor. İşte bu yüzden yıllarca bilim adamları ve teorisyenler çeşitli teoriler üretmişlerdir. Şimdi bunlar üzerinde de ana hatlarıyla duralım:
Charles Hapgood, haritada Güney Amerika’nın güney ucundan doğuya doğru olan uzantıyı, 16. yüzyılda henüz varlığı bilinmeyen Antarktika olarak yorumlamıştır. Bu kara parçasının haritada buzlu görünmemesi, Sahra çölünde ise göllerin görünmesi yüzünden Hapgood, Piri Reis’in kullandığı kaynaklar arasındaki bir haritanın, dünyanın on bin yıl önceki, ikliminin günümüzden çok farklı olduğu, bir dönemine ait olduğunu öne sürmüştür. Bu iddiaya göre Piri Reis, tarih öncesi çağlarda yaşamış bir medeniyetten kalma bir haritadan yararlanmıştır.
Erich Von Daniken ise “Tanrıların Arabaları” adlı kitabında, Piri Reis haritasındaki bazı şekil bozukluklarını açıklamak için, uzaylı bir medeniyetin uzaydan çektiği dünya fotoğraflarından yararlanılmış olduğunu iddia etmiştir. Ancak, bu görüşler bilimsel çevrelerde destek bulmamışlardır. Örneğin, haritada gösterildiği biçimiyle Nijer nehrinin yatağı, Sahra’da olmuş olabilecek göllerden beslenemeyecek kadar yüksek bir irtifadadır. Haritanın pek çok ayrıntısı dünyanın uzaydan görünümüne uymayacak derecede hatalıdır. Üstelik Antarktika teorisiyle çelişkili olarak, Piri Reis’in kendisi, bir notunda haritanın alt kısmındaki kara parçası hakkındaki bilgileri rotalarından çıkıp kaybolmuş Portekizli denizcilerden aldığını, onların dediğine göre o yörenin çok sıcak olduğunu yazar.
Haritada Güney Amerika kıyılarının doğuya doğru dönmesinin bir açıklaması, Güney Amerika’nın doğru çizilmesi halinde haritanın üzerine çizildiği kıymetli ceylan derisinde ona yer kalmayacağıdır. Bu görüşe göre Piri Reis, haritaya bir ekleme yapıp onun güzelliğini bozmaktansa Güney Amerika kıyılarını haritasının alt kısmına kaydırmıştır.
Rus tarihçi Sergey Manukov ise Piri Reis’in 1513’te çizdiği haritasının benzerini ancak dünyanın uydudan çekilmiş fotoğraflarıyla mümkün olduğunu söyledi. Rus uzman, " Aslında harita da fotoğrafa çok benziyor. Sanki bir uydu aracı çizimi yapılan bölgenin üzerinde
Dolaşarak fotoğrafını çekmiş. Özellikle güney yarımküre inanılmaz ayrıntılı" dedi.
Manukov, Piri Reis ’in trigonometri bilmeden böyle bir harita hazırlamasının mümkün olmadığını, ancak trigonometrinin 18’inci yüzyılda kullanılmaya başlanmasının şaşırtıcı bir durum olduğunu söyledi. Komsomolskaya Pravda Gazetesi , "Günümüzde bazı haritalardaki
Yanlışların Piri Reis’in haritasına bakılarak düzeltildiği biliniyor. Türk amiral ölümünden yüzyıllar sonra hâlâ konuşuluyor" diye yazdı.
Rus ve İngiliz bilim adamları, Türk Denizcilik Tarihi’nin önemli isimlerinden Piri Reis’in çizdiği haritada yer alan Antarktika kıtasında milattan önce yaşamış bir uygarlığın izlerini yaptıkları araştırmalar neticesinde doğrularken akıllarına takılan soru bu bilgilere Piri Reis’in 500 yıl önce nasıl ulaştığı yönünde. Araştırmacılar çok eski uygarlıklara ait haritaların Piri Reis’in eline geçtiğini ve bu haritalardan yola çıkarak kendi haritasını çizdiğini ileri sürerken, ünlü denizci kaleme aldığı Bahriye kitabında bu kadar ayrıntılı haritayı Süleyman Peygamber’in çizdirdiğini ve ondan kendisine intikal ettiğini söylüyor
Harita üzerine yaptığı çalışmalarını “Piri Reis Haritası’nın Şifresi’”adlı kitapta toplayan Metin Soylu ise, Bahriye kitabındaki bu bilgiden yola çıkarak Hz. Süleyman’ın haritayı kuşlara ve cinlere çizdirdiğini ileri sürüyor. Soylu haritanın bundan 500 yıl önce gökyüzünden kuş bakışı olarak çizilmiş olmasını da delil olarak ortaya atıyor.
Bilim dünyası harita üzerinde yer alan ayrıntılı bilgiler karşısında şaşkına uğramıştır. Piri Reis’in haritasında en çok dikkat çeken noktalardan biri Antarktika’nın kuzey sahillerinin son derece detaylı bir biçimde çizilmiş olmasıydı. Bilim dünyasını hayrete düşüren ise Piri Reis’in bu kıta keşfedilmeden 300 sene önce nasıl bu kadar düzgün bir haritayı çizdiğiydi. Harita buna ek olarak buz altında kalan sahilleri de gösteriyordu. Jeolojik bilgiler Quenn Maud topraklarının buzla kaplanmadan önceki son halinin ancak M.Ö 4000 tarihinde görülebildiği yönünde. Akılları karıştıran soru da buraya kim M.Ö 4000 yılında gelip bugün ancak modern teknolojilerle gerçekleştirilebilen bu haritayı çizebildi? Bu sorunun cevabı bilim dünyasında cevapsız kalırken Piri Reis Bahriye adlı kitabında çizdiği haritanın Süleyman Peygamber’den kendine intikal ettiğini açıklıyor.
Sonuç Olarak Özetlersek
Bütün bu bilgileri derleyip toparlarsak ana hatlarıyla şu sonuçları çıkarmamız kaçılmazdır.
1.Piri Reis dönemin kartoğrafya bilgilerinin çok çok üzerinde harita çizmiştir. Bu haritayı çizerken bir kısım kaynaklar belirtilse de henüz karanlıkta kalan kaynaklar bulunmaktadır.
2.Dönemin Osmanlı İmparatorluğunun ne kadar bilimde ileri düzeyde coğrafyacı ve denizci yetiştirdiğini göstermesi açısından da önemlidir.
3.Piri Reis haritası, yapıldığı dönemdeki yirmi haritadaki coğrafya bilgilerini, yanlışları ve doğruları ile bütünleştirmiş tarihî bir belgedir. Bu haritaların bir kısmının düşman sırrı olması ve kenar notlarının tutsak edilmiş İspanyol ve Portekizli denizcilerin ifadelerini de içermesine bakılırsa, bu aynı zamanda değerli bir denizcilik istihbarat çalışmasıdır. Piri Reis’in dünya haritasını yapmış olduğu dönem, Osmanlı devletinin en geniş topraklara sahip olduğu zaman dilimidir. Bu da Osmanlıların başarılarının tesadüfî veya askerî güçle gerçekleşmediğini, dönemin ilim adamlarından da istifade edildiğini göstermektedir.
4.Bir kısım İslami literatürde Piri Reisin Hz. Süleyman döneminden kalan kalan haritalardan yaralandığını belirtir. Bilindiği gibi Hz.Süleyman cinlere çeşitli işler yaptırmıştır. Kısaca cinlerden yararlanmıştır.
Kısaca özetlersek: Piri Reis çağının üzerinde günümüzün uzaydan çekilen uzay fotolarına yakın bir harita çizerek o günün şarlarının çok çok üzerinde bir başarıya adım atmıştır. Kanaatımızca bunda çağının kaynaklarından çok iyi yaralanması ve Allah’ın yardımı sayesindedir. Zira Piri Reis inanan bir müslümandı. Hz. Süleyman’ın kaynaklarından yararlanması da gayet doğaldır. Zaten bunu kendisi de açıklıyor. En doğrusunu Allah bilir.
16.08.2008
Taha Tarık TORUN
GİZEMLİ GERÇEKLER
“Yeraltından, Yerüstünden”
YORUMLAR
Ellerinie sağlık çok emek vermişsiniz. her zaman merak ettiğim içinden de çıkamadığım sorulara neden olan bu harita bana hiçbir şeyin iki kere iki dört olmadığının gösergesi gibi gelir. o kadar çok bilinmeyen esrarengiz olaylar var ki. kimse buna net yanıt veremiyor. sonunda allahın işi denip çıkılıyor işin içinden.
araştırmalara göre insanoğlu sadece beyninin % 10 unu kulanabilmaktedir. bu da bazı şeyleri nlayamamamıza neden olmaktadır bence umarım %100 ünü kullanırız da sorulara gerçek yanıtları bulabiliriz. teşekkür ederim adıma okuduğum yazınızdan dolayı...
Araştırmacı yazar
kaynağını bulan ve araştıran sunan yüreğe ve kaleme sonsuz saygımla...
MÜKEMMEL ANLATIM.....HER İLİM ALLAHINDIR
BİZE BİLDİRMEK İSTEDİĞİ KADARINI ÖĞRENE BİLİRSİNİZ DİYOR AYATİ KERİMEDE....SOSNUZ SAYGIMLA
MÜLK ALLAHINDIR
BİLİMİ DİNDEN AYRIŞTIRMAK İSTEYENLER İÇİN ÖNEMLİ KAYNAK
tülay bilgin tarafından 8/16/2008 9:32:40 PM zamanında düzenlenmiştir.