- 837 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NİNE VE RAMAZAN
NİNE VE RAMAZAN
( Bir Ramazan Günü Hikayesinin Devamı)
Ninemim davranışı beni hem çok mutlu etmiş, hem duygulandırmış, hem de çok şey öğretmişti bana. Gerçek olan bu değilmiydi? Anadolu insanının genlerinde insan sevgisi, misafirperverlik, hoşgörünün olduğunun en belirgin kanıtıydı dün yaşadıklarım. Eve geldiğimde orucumu ninemin kirazıyla açtım.
Ve bugün tekrar nineme gitmeye karar verdim. Saat beş gibi koyuldum yola. Elim boş gitmek olmazdı. Ne alıyım diye düşünürken kendimi kasap dükkanında buluverdim. Ayıptır söylemesi bir tavuk alarak tekrar koyuldum iki kilometrelik yola.
Ağır ağır adımlarla alırken yolu aklıma Hatice teyze düşmüştü o anda. Çocukluğumda kapı komşumuzdu Hatice teyze. Derme çatma bir barakada yalnız yaşayan dul bir kadındı. Her ramazanda rahmetli babam erzak kutuları hazırlatırdı fakir fukaraya dağıtmak için. Hatice teyzenin erzakını götürmek de hep bana düşerdi. Hatice teyzenin erzağını vermek gerçekten çok zor bir işti benim için. Önce almak istemezdi. Sanki yerin dibine girercesine mahcup olurdu aldığı zaman. Hemen içeri girer, sandığından çıkardığı oyalı yazmayı elime tutuştururdu anneme götürmem için. Bir kaç ramazan kapısını vurup erzak kutusunu kapısına bırakıp kaçtığım da olmuştu.
Ninem ve Hatice teyze. İki kocaman yürekli insan. Aklıma ninemim götürdüğüm tavuğu almayacağı kuşkusu düşmüştü yol boyunca. İçimdeki endişeyle birlikte çaldım ninemin kapısını. Uzun bir süre kapıya bakan olmadı. Evde yoktur üzüntüsüyle girdim bahçeye ve iç kapıda bulunan zili çaldım uzun bir süre. Gözlerim ise perde arasından merakla içeriyi gözetlemeye başlamıştı bile. Nihayet ninem görünmüştü. Ağaç dalından yapılmış bastonuna dayanarak geldi kapıya.
Ellerini öptüm hürmetle. Beni tanıyıp tanımadığını sordum önce." Tanımazmıyım" dedi önce. Arkasından" gece boyunca yandım" sana dedi. Dünkü sohbetimde eşimin rahmetli olduğunu ve yalnız yaşadığımı anlatmıştım nineme. Elimdeki poşeti uzattığımda tam da düşündüğüm gibi almak istemedi poşeti. Aramızda şöyle bir konuşma geçti.
_ Nineciğim kirazların çok güzeldi. Orucumu kirazla açtım. Allah razı olsun
_Yavrum ne demek. Allah bu kirazları hepimiz için verdi. Afiyet olsun
_Nine bir tavuk aldım. Dolaba koyuver,
sözlerim üzerine ninemin verdiği tepki yüce bir gönlün gün ışığı gibi ortaya saçılmasıydı adeta.
_ Olur mu yavrum. Ben dedeye ne diyeceğim. Hadi kirazları satıyormusun derse. Olmaz alamam. Deden çok kızar bana.
_ yok be nine. Olur mu öyle şey? İçimden geldi. Alıver. Ben senin torunun sayılırım. Torunundan acizane bir yemeklik say
Bu sözlerim üzerine mahcupça uzattığı ellerine uzattım poşeti.
_ Sağol yavrum, dedi gözlerinden saçtığı sevgiyle.
Derdi ki büyüklerimiz bize "yavrum dillerinizi karıştırın ki herkes et yediğinizi sansın" .
Şimdi ise bedava kuru ekmek dağıtıldığını duyan yüzlerce kişi bir ekmek kapabilmek için eziyor birbirini. Nerden nereye. Ne hale düşmüş benim insanım.
Davut Tunçbilek/ Keskin
YORUMLAR
Böyle güzel duyguları yazabilmek için
o duygulara sâhip olmak gerekir, bu da Sizde var...
"Desti, içindekini sızdırır"
Teşekkür ve Selâmımla...
kadiryeter 2016
tp://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=155279
davut tunçbilek