- 957 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
NE İSTİKLAL NE ÖLÜM ( ! ) (EDEBİ SİYASİ ANALİZ)
Tanrı; ruhunu ekmekle doyuranları değil, bedenini bayrakla kaplayanları şehit olarak kabul eder
"Ya İstiklal Ya Ölüm!" diyerek kurduk biz bu Cumhuriyeti. Üstelik bütün tersanelerimize girilmiş, bütün ordularımız dağıtılmıştı.
"...Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır..." diye kazanmıştık biz bu savaşı. Üstelik o satıhta bir yığın hain, bir seri ihanet, bir dizi isyan ve binlerce asker kaçağı olmasına rağmen.
Peki ne oldu da yedi düvelin torunları "Ne istiklal, ne ölüm." cümlesini, yeni parolanız bu diyebilme cesaretini gösterebildiler. Üstelik Dünya’nın caydırıcı-vazgeçiren özelliğine sahip en güçlü ordularından birine sahip olmamıza rağmen.
Bunu sadece Atatürk’ün; "...İktidar sahipleri gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler..." ifadesiyle açıklamak ve faturayı sadece siyasilere kesmek, vicdanımızı rahatlatır mı?
Atatürk bu savaşı tek başına değil, atalarımızla birlikte kazanmadı mı? Peki ahiret hayatına geçtiğimizde bunu şehit ve gazi atalarımıza izah etmek mümkün mü? Bizim hiç mi suçumuz yok, onların bu cüreti gösterebilmelerinde? Uyuyan dev uyandığında atı alan Üsküdarı geçmişse o dev cüceye dönmez mi?
Bu Milletin "Ya İstiklal Ya Ölüm!" noktasından, "Hep İstiklal Hiç Ölüm!" hedefine ulaşması için; "Ne istiklal ne ölüm." utancını mutlaka yaşaması mı gerekiyor?
Ateş, barut ve kanla nefsi müdafa hariç hiç bir savaşı kazanmanın artık mümkün olmadığı bir Dünya’da; "Ya İstiklal Ya Ölüm!" parolasıyla tekrar bir kurtuluş savaşına girmemiz, bize 82 yıl önce kazandığımız savaşı, aynı bedelleri ödemeden kazandırabilecek mi?
Esaretle istiklal arasında ki farkı, yaşamakla ölmek arasında ki imtihanla kavramak ve korumak; Türk Milleti için ezleden ebede kadar daha kaç kuşak, hep değişmez kader ve önlenemez akıbet şeklinde tecelli edecek?
Yeter! Bitsin bu oyun! Herkes çıkarsın maskesini. Atatürk yapacağımız bir Mustafa Kemal’imiz de yok artık ve hiç olmayacak.
Tanrı her kavme peygamberler gönderdi bize ise yanlızca Mustafa Kemal’i. O peygamber değildi ama insandı ve Türk’tü sadece...
Ey Miletim! Hepinizi önce insan ve sonra Türk olduğunuzu hatırlamaya davet ediyorum. Eğer hatırlamazsanız onların davetini almaya hazır olun.
"Ne istiklal ne ölüm."
Hiç şüphem yoktur ki bu daveti aldığınızda tüm sinsi plan ve oyunlara rağmen Türk olduğunuzu hatırlayacak ve onlara şöyle cevap vereceksiniz.
Açlık ve yoksulluğun öldürdüğü insan, düşman mermisinin öldürdüğü askerden daha onurlu değildir.
Açlık ve yoksulluğa isyan edenler, düşmanın esaret ve zulmüne isyan edenlerden daha kahraman değildir.
Açlık ve yoksulluğa karşı mücadale edenlerin azim ve iradesi, hürriyet ve istiklalini kazanmak için mücadele edenlerin azim ve iradesinden daha yüksek, güçlü ve kararlı değildir.
Açlık ve yoksulluğa karşı savaşı çok çalışarak kazanabilirsiniz, fakat hürriyet ve istiklalinize kavuşmak için yapacağınız savaşı ancak şehit olarak kazanabilirsiniz.
Açlık ve yoksulluğu yenmek için şeref ve haysiyetinden ödün veren milletlerin fertleri, şehit ve gazi olmaya asla cesaret edemez.
Açlık ve yoksulluğu yenmenin sembolü olan ekmek, hürriyet ve istiklali kazanmanın sembolü olan bayraktan daha kutsal değildir.
Bayrağın gönderden indiğinde, midene ekmek girecekse oltayla avlanan balıkları hatırla.
Zira esir olarak alacağın nefesin ömrü, sudan çıkan balığın alacağı nefes kadar kısa olacaktır.
Çocuklarına böyle bir ekmeği yedirmek ise onların daha doğmadan ana rahminde ölmesinden başka bir işe yaramayacaktır.
Zira esaretin ekmeğiyle ana rahminde beslenen bebeklerin kanı da asil olmayacaktır.
Asil kanlar esir değil ancak ve ancak hür bedenlerde akmak için yaratılmıştır.
Tanrı; ruhunu ekmekle doyuranları değil, bedenini bayrakla kaplayanları şehit olarak kabul eder.
Ve elinde bayrak olan asker, midesinde ekmek olan askerden daha önce zafere ulaşır. Çünkü düşman midesinde ekmek olan askerden ziyade elinde bayrak olan askerden korkar.
Ey Türk Milleti’ne "Ne istiklal ne ölüm." parolasını teklif edenler; siz kendinize hiç "Ya İstiklal Ya Ölüm!" parolasını teklif ettiniz mi?
Edemezsiniz. Çünkü sizin midenizin çapı, bayrağınızın çapından her zaman daha büyüktür. O nedenle bayraklarınız savaşta ki cesetlerinizi örtmeye hiç bir zaman yetmedi ve yetmeyecektir.
Eğer Türk Miileti’ni bir daha "Ya İstiklal Ya Ölüm!" tercihini yapmaya zorlamak için "Ne istiklal ne ölüm." teklifini ona yapmaya kalkarsanız and olsun ki bu defa Türk Miileti kendi istiklalini kazanmak için size karşı nefsi müdafaa savunması yapmakla yetinmeyecek; sizleri topyekün ölüme mahkum etmekten çekinmeyecektir.