- 1356 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
Kelebek Ömrü
-Bu sefer ölümü yazacağım, hatta ölümü özledim
-İzin vermiyorum ölümü yazmana; hatta yasaklıyorum!
-Ben de kelebekleri yazarım o halde.
-Tamam!
Aslında biliyordu; kelebeklerin ömrü bir gündü.
Kısacık bir güne koskoca bir ömrü sığdırabilir miydim ki? Emin değildim.
Gözünü açtığında, evdeki seslerden sabah olduğunu anladı. Acele edip hazırlanması gerekiyordu. Bugün yeni iş yerinde ilk iş günüydü çünkü. Evdekilere çok da aldırış etmeden hazırlandı. Demlenmiş çaydan birkaç yudum aldı. Bir lokmacık ekmeğin arasına koyduğu peynir parçası da midesine çok iyi gelmişti.
Evden çıkarken hem kendi gülümsüyordu, hem de onu uğurlayanlar…
Uzun bir süreden sonra ilk defa gidiyordu otobüs durağına. Okul bitiminden bu yana, sabahın o saatinde hiç gitmemişti otobüsle bir yerlere.
Taze günün o mis gibi serinliğini, durakta beklerken çekti içine. İşte tam o esnada, kendine doğru bakan gözleri fark etti. Bir anda kanının çekildiğini hissetti. Görmemiş gibi yapamazdı; çünkü gördüğünü görmüştü ona bakan göz. Gözleriyle de sorguluyordu sanki. Bir an kaçmayı düşündü. Yeniden evine, sığınağına dönmeyi yani… Yapamazdı; kaç gündür bu sevinci yaşıyordu evdekiler. Onları yüz üstü bırakamazdı.
Kendini sakinleştirmeye çalıştı. İçinden sürekli, “İyi olacak her şey” diye tekrarlıyordu. Kaç senedir bugünü bekliyordu oysa. Şimdi her şeyi bir anda bırakmak olur muydu? “Bu otobüs de nerede kaldı” der gibi bakındı otobüsün geleceği yöne.
Şu an için onu rahatlatan tek şey, durakta ikisinden başka bir anne ve çocuğu diye düşündüğü başka birilerinin de olmasıydı.
Tekrar otobüsün geliş yönüne baktı. Hala görünürde bir şey yoktu.
Geçmişi yaşamaya başladı. Ne çok severlerdi, bu durakta buluşup beraber okula gitmeyi. Onlar için kutsal bir mekândı sanki orada buluşmak. Çok seviyorlardı birbirlerini, evlenecekler, içinde çocuklarının koşturacakları minicik bir evleri olacaktı. Ahh ah! O saçma sapan kıskançlık krizleri ve arkasından gelen dayaklar olmasaydı…
Çok dayanmış çok sabretmişti sevgisi uğruna. Hem kıskançlık yapıp hem de önüne gelenle aldatan hep o olmuştu. Nişanları bile, onun bir kıskançlık krizi anında bozulmuştu. Tehdit ediyordu durmadan. Bildiğimiz klasik türden tehdit… “Bana yar olmazsan, kimselere yar etmem seni!” diyordu. Uzun bir süre korkusundan evden çıkmamıştı. Komşusu olan psikiyatrist Hatice Hanım olmasaydı, her halde şimdi de çıkamazdı dışarıya. “Korkularınla yüzleş” demişti o.
Tekrar derin bir nefes aldı. “İşte tam bu an, o an sanırım. Yüzleşiyorum korkularımla” diye düşündü.
Otobüsün gelme yönünde kalmıştı kafası. Diğer tarafa döndüğü anda onun soluğunu boynunda hissetti.
“Seni kimseye yar etmem” demiştim. Ben sözümü böyle tutarım işte diye fısıldadı o korkunç gözlerin sahibi. Önce bacaklarında hissetti o derin acıyı. Eğilip, yavaşça baktı bacaklarına. Akan kan, pantolonunun rengini değiştirmişti bir anda.
Sonra da boğazında bir acı ve yere düşüş…
Tüm yaşamı, film izler gibi geçiyordu gözlerinin önünden.
Arnavut asıllıydı babası. Doğduğunda, kendi dillerinde “Kelebek” anlamına gelen Flutur ismini koymuştu. Fulujyam diye severdi.
Babası da mı bilmiyordu ki; kelebeklerin ömrünün bir gün olduğunu?
Gözlerini kapattığında, alnının ortasına mavi, minik bir kelebek konmuştu.
Gülhun ERTİLAV
YORUMLAR
Ölümü yazmak mı istiyorsun. Yaz…
Adamların (!) kadınlara şiddeti bir kelebeğin ölümündeki öyküden de kısa bir öyküdür zaten… Kolayca yazarsın.
Genç kızın yanılgısıydı adam; kurtulmak istedi. Kurtulamadı. Adam onu ‘başkasına yar etmedi!’ Adam(!)…
Ama bilesin ki, yazmayı tamamlayamazsın. Çünkü, karşına milyonlarca yazılacak öykü dikiliverir:
23 Kasım 2014’de bazı fan kulüp üyeleri Ankara sokaklarında konvoylar halinde dolaşarak adamların (!) kadınlara uyguladığı şiddeti protesto ettiler.
Hemen iki gün sonra 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınlar düzenlenen yürüyüşte "Kadına şiddete hayır" diye haykırdılar. Ve Aralık geldiğinde Arzu Boztaş çocuk gelindi, büyüdü, şiddetin en büyük mağdurlarından biri oldu. Elini ayağını koca şiddetinde yitirdi…
25.01.2015 günü, Ankara'dan Adana'ya gelen 60 yaşındaki Mehmet Bağcı, birlikte yaşarken kendisini terk eden N.O. ile kızı 19 yaşındaki M. O.'yu, oğlu Şahin Bağcı'yla birlikte yol ortasında öldüresiye dövdü.
15.02.2015’de Kahramanmaraş'ta 35 yaşındaki A.N., ismi öğrenilemeyen tanıdığı genç kadını cami bahçesinde tekmeledikten sonra saçından çekerek şiddet uyguladı.
04.03.2015’de Adana'da bir genç, tartıştığı yengesine av tüfeğiyle ateş etti. Ağır yaralanan kadın hastanede hayatını kaybetti.
09.03.2015’de Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde bir kadın, boşanma davası açtığı kocası tarafından silahla vuruldu. Ağır yaralanan genç kadın, hastaneye kaldırıldı.
22.03.2015’de Adıyaman'da boşandığı için babası ve amcası tarafından darp edilerek başında tahta sandalye kırılan kadın ve ona yardım etmeye çalışan annesi yaralandı.
22.04.2015’de Trafikte olduğu sırada tanımadığı bir adam tarafından aracının camı kırılan 21 yaşındaki dansçının yüzü cam kesikleri nedeniyle tanınmaz hale geldi.
30.04.2015’de Antalya’nın Alanya İlçesi’nde 42 yaşındaki Ahmet A., eğlence merkezinde tanıştığı Rus turist 31 yaşındaki Dina Nuzhdina’yı otele götürürken otomobilinde dövdü.
24.05.2015 ‘de Ergani ilçesinde eşini boğarak öldürdüğü iddiasıyla aranan kişinin, ağaca asılı vaziyette bulunduğu bildirildi.
07.06.20152de Kocaeli’nin İzmit ilçesinde seyir halindeki otomobilde arka koltukta oturan şahıs, tartıştığı annesini bıçaklayarak öldürdü.
19.06.2015’de Adana'da Tamer Yiğit (35), boşanma davası devam eden, çocuklarının durumunu konuşmak için bir araya geldiği eşi Fatma Yiğit'i (28) bıçaklayıp, araya giren kayınvalidesi Ayşe Aykılıç'ı (67) dövdü.
14.09.2015’de Eskişehir'de 21 yaşındaki Ö.Ç. kendisinden bir yaş büyük olan sevgilisi M.Y.'ye sokakta saçından tutup şiddet uygulaması bir kişi tarafından cep telefonuyla görüntülendi.
08.10.2015’de 45 yaşındaki Yasemin Gölgesiz Ö., tekrar barıştığı eşiyle gece boyunca tartıştıktan sonra sabaha karşı bıçaklanarak öldürülmüş halde bulundu.
09.10.2015’de Giresun'un Yağlıdere ilçesinde kocası tarafından darp edilen kadın hayatını kaybetti.
02.12.2015’de İzmir'in Karşıyaka İlçesi'nde boşanma davası açan, 2 çocuk annesi Damla İbru, uyuduğu sırada açık cezaevinden firar eden eşi tarafından öldürüldü.
04.12.2015’de Adanada 45 yaşındaki Yakup Çetin, boşanma davası süren eşi 38 yaşındaki Gül Çetin'i sokak ortasında bıçakladı…
14.12.2015’de Bir baba sokak ortasında kendi bebeğini, bebek arabasını tekmeleyerek yere düşürdü. Öfkeli adam daha sonra da karısını saldırdı.
29.12.2015’de Kahramanmaraş'ta, işsiz, 30 yaşındaki A.G., bir hafta önce boşandığı 28 yaşındaki Hatice Ç.'nin oturduğu annesinin evini molotof kokteyli atarak yakmak istedi.
31.12.2015’de Aydın'ın Didim İlçesi'nde 40 yaşındaki Sultan Sarı, boşandığı eşi Erdal A. tarafından bıçaklanarak öldürüldü
04.01.2016’de Afyonkarahisar’da 45 yaşındaki Cemal C., kısa süre önce boşandığı eşi 39 yaşındaki Beyhan M.’yi konuşma teklifini kabul etmediği gerekçesiyle sokak ortasında pompalı tüfekle bacağından vurdu…
22.01.2016’de İsveç'te güvenlik kamerlarına yansıyan görüntüde hırsız, çocuklarının yanında anneye saldırdı.
31.01.2016’de Elazığ'da eşine bastonla vurup yaraladığı için cezaevine giren 95 yaşındaki Mehmet Akgül'ün yakınları, ev hapsi istiyor.
08.03.2016’de Çukurova Üniversitesi'nde, öğrencilerin düzenlediği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinde bir kız öğrenci, erkek öğrenci tarafından darp edildi.
09.03.2016’de Erkek sağlıkçı kadın 112 görevlisine yumruk attı…
17.03.2016’de İstanbul'da gördüğü şiddetten kurtulmak için balkondan balkona atlayan kadın, eski nişanlısı tarafından dövüldüğünü, yanında getirdiği işkence aletleriyle uzun süre işkence gördüğünü söyledi.
24.03.2016’de Fatih Kocamustafapaşa'da 26 yaşındaki bir kadın sokak ortasında kurşunlandı. Saldırıda ağır yaralanan kadın Cerrahpaşa Tıp Fakultesi Hastanesi'ne götürüldü.
05.04.2016’de Kocaeli’nde gözü dönen koca, 20 yıllık karısını kendinden boşanmak istediği gerekçesiyle uykusunda haşladı. Talihsiz kadın hastanede yaşam savaşı verirken, zanlı ise serbest bırakıldı.
08.04.2016’de İzmir'in Bornova İlçesi'nde, eşinden ve yakınlarından şiddet gördüğünü belirten bir çocuk annesi 29 yaşındaki Fatma Sarıaslan, girdiği bunalım sonrasında ilaç içip canına kıydı…
14.04.2016’de Geçen ay evini silahla basan eski nişanlısının şiddetine maruz kalan ve komşusunun yardımıyla evinin balkonundan diğer balkona geçerek kurtulan Büşra Eyüpabalı adlı kadın yine saldırıya uğradı.
16.04.2016’de Eskişehir’de, iki yıl önce boşandığı eşi ile sokakta karşılaşan bir kadın, eski kocası tarafından defalarca bıçaklanarak ağır yaralandı.
16.04.2016’de Çorum’da 1.5 aylık hamile olduğu belirtilen 20 yaşındaki Bahar Tezel, yolda tartıştığı bir kişi tarafından bıçaklandı.
25.04.2016’de Antalya'da bir giyim mağazasında tezgahtar olarak çalışan 27 yaşındaki Fatma Kızılçelik, evinde ölü bulundu.
26.04.2016’de İzmir'de yaşayan 2 çocuk annesi Simge Alay, boşanma davası açarak şikayetçi olduğu Cezaevinden izinli çıkan,eşi Kadir Alay tarafından evinin önünde öldürüldü.
26.05.2016’de Muğla'nın Ortaca İlçesi'nde yalnız yaşadığı evinde Özgür Kaçan tarafından üzerine benzin dökülerek yakılan 41 yaşındaki Elmas Başdüzen, İzmir'de, tedavi gördüğü hastanede yaşam mücadelesini kaybetti.
30.05.2016’de Manisa'dan Eskişehir'e gelen Ümit Bulut, boşanma davalarının sürdüğü eşi 20 yaşındaki Gizem Bulut'u evde, sevgilisi 24 yaşındaki Ramazan Aktar'ı da çalıştığı kahvenin önünde tabancayla vurdu…
04.06.2016’de Kadına şiddetin son örneği: Ayak kırma, tırnak çekme…Kocası tarafından şiddete maruz kaldığını söyleyen talihsiz kadın, kendisine yapılan tüyler ürpertici işkenceyi anlattı….
su_misali(Gülhun Ertilav)
hep diyorum Oya Hanım
keşke yaşanmasa keşke yazmasak
teşekkür ederim değerli yoruma
sevgilerimle
Nefret ediyorum şu arabesk tabuların gölgesinde erkeklik taslayıp kadının yaşam hakkını kendinde görenlerden... Galiba bir tek bizim toplum yapımızda var bu absürt düşünce sapkınlığı...
Yüreğinize kaleminize sağlık arkadaşım . Toplum gerçeğini yansıtan yazınızı kutlarım.. Sevgilerimle
su_misali(Gülhun Ertilav)
sizin de söylediğiniz gibi sanırım sadece bizim coğrafyada mevcut bu durum
değerli yorumunuza teşekkürler
selam ve sevgiler
Kimseye yâr edemediğini toprağa yâr etmiş. Nedendi bu acele zaten gideceğimiz yer ebedi ikâmet edeceğimiz mekân orası değil mi ?Korkularıyla yüzleşip hayata yeni başlamıştı...Yüreğinize sağlık yine çok özel ve güzeldi tebrikler ve sevgilerimle..
su_misali(Gülhun Ertilav)
Nuray Hanım,
keşke bu benzeri olayları hiç yaşamasak, hiç yazmasak
teşekkür ederim değerli yoruma
selam ve sevgilerimle
Su misali ama
Su değil bu kez
Akan kan
Ve bir damlasında banyo yapan
Tüm insanlık
Bir in sanma bunu emi!
Sen ey insan!
Hüzün uyandıran kaleminizle ün yaptığınızı görüyorum hocam
Yüreğe, emeğe, kaleme, kelama selam ve saygılarımla...
su_misali(Gülhun Ertilav)
hüzün ya da dram yazmayayım diyorum ama
yaşadığımız coğrafyada bitmiyor ki hüzün
değerliydi yorumunuz
teşekkür ederim Levent Bey
saygılarımla
su_misali(Gülhun Ertilav)
ülkemizin çarpıcı gerçeklerinden birisi
değerli yoruma teşekkürler
saygılar Fikret Bey
su_misali(Gülhun Ertilav)
keşke hep mavi mutlulukları yazabilsek
teşekkürler değerli yoruma
saygı ve hürmetler
Ulkemde 65 gunde 55 kadin olduruldu diyor gazeteler..
Eski esleri, yeni sevgilileri, akrabalari, kardesleri, hatta anne ve babalari tarafindan..Gunde bir kadin bile degil!
Kadinlarin omru bu, kelebekler bile kiskanmis..!
Tore cinayetlerini saymadim bile..
Onlar cinayetten sayilmiyor mu yoksa..
Kadinlarda ucar kelebek misali..kanatsiz, geriye "butterfly effect" kalir, ekran ekran..dizi dizi..
Sonra "Uzun Adam" kacak sarayindan unlemis.."Dogurmayan KADIN, YARIMDIR" buyurmus..!
Kadinin adi YOK demislerdi bana kitap kitap..! YARIM'mis meger..!
Volkan70 tarafından 6/21/2016 9:18:48 AM zamanında düzenlenmiştir.
su_misali(Gülhun Ertilav)
eksik etektik, bir de yarım olduk
teşekkürler yoruma
saygılar kalemdaşım
Çok güzel işlenmiş,
çok acı bir öykü.
Su_ misali nin öyküleri
su gibi akar.
Ama mutlaka yüreklerde bir iz bırakır.
Selamlarımla Bacım.
su_misali(Gülhun Ertilav)
Teşekkür ederim Bedri Bey, vefalı kalem
sayfama gelerek güç verdiniz
saygılarımla