Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
hrnozmn
hrnozmn
@hrnozmn

ŞÜKRÜ ERBAŞ'IN ARDINDAN HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE

20 Haziran 2016 Pazartesi
Yorum

ŞÜKRÜ ERBAŞ'IN ARDINDAN HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1386

Okunma

                                           ŞÜKRÜ ERBAŞ'IN ARDINDAN  HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE

ŞÜKRÜ ERBAŞ'IN ARDINDAN HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE


HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE


Olağan Haziran akşamlarının ötesinde ılık bir havada , dost meclisinde değerli şair Şükrü Erbaş ile tanışma mutluluğunu yaşadım. Güçlü kaleminin nasıl bir hayat gailesi ile demlendiğini iyi anlıyorsunuz konuşmasının satır aralarına dalınca. Tesadüf bu ya, benim baba dedemin memleketi Yozgat doğumlu imiş değerli şair. Zaman zaman sertleşen mizacı bozkırın , zor coğrafyanın ağırlığını hissettiriyor. Şükrü Erbaş’tan, o akşamdan geriye ne kaldı derseniz, güzel şiirleri ve “Derin Saygı “ diyebilirim... Nereden çıktı “Derin Saygı” diyeceksiniz!?

Önce değerli şairin şu güzel dizelerine kulak verelim:

“Unutmak kolaydır suçlamak kolaydır
Aslolan beslenip bir gül fidanı gibi
Yaşamın yapraklarıyla geçmişin toprağından
Bir gün bile yitirmeden bulutlar içinden
Güneşin yolunu
Geleceğe güller sunmaktır
Geleceğe güller sunmaktır..”

Akşamın ilerleyen, derin sohbetinde laf hoşgörüden açıldı, kabristanında müslim ve gayrimüslimi koyun koyuna yatan Mersin’de! Sanki toplum tabanında, tarihsel süreçten aldığı anlamla güçlü bir şekilde yer bulan “hoşgörü”, dört iklim, yedi düvelin ağzına pelesenk olmuşken şimdi yoksa zemin kaybedip, acizlik, zayıflık, suskunluk ile yanyana anılır mı oluyor?!

Bundan sonraki satırlarda hoşgörü ve derin saygı üzerine konuşacağız. Biri bir diğerin eşanlamlısı mı, biri bir diğerine göre daha kişilikli bir kisvede mi, yoksa her biri anlamları ile farklı, özel bir yer mi işgal ediyor?

Hoşgörünün anlamına bakarsak karşımıza sözlüklerde yer alan karşılığın ötesinde derin bir mana iklimi çıkar. Değer vermek, farklılıklara saygı göstermek, anlayışlı olmak asıl “hoşgörü” nün kadim temelini oluşturur ; sonra bu sağlam temel üzerine , “aşkın bilgi” ile kusurları görmemeyi, affedici olmayı, ayıpları örtmeyi örersiniz. Karşınıza ne mi çıkar? Gelin Hacı Bektaşi Veli’ye kulak verelim.Hacı Bektaş Veli’nin dili, ” hoşgörü” elbisesini giyer ve:

“Sevgi muhabbeti kaynar yanan ocağımızda, bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda, hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda, arslanla ceylan dosttur kucağımızda.”

Derviş tekkesine herkesi sokamazsınız elbet! Ama Bektaşi Veli gibi anlayış kapısını açıp, hırsları ve kinleri zincirlerseniz farklılıklara saygı göstermeyi öğrenirsiniz.

“Hoşgörülülükte deniz gibi ol “ diyen Mevlana, hala yüzyıllar ötesinden dünyanın her yanına merkez ayağı tevazu ve hoşgörü olan, sevgi , saygı ile bezeli pergeliyle insanlık dairesini çiziyor ise uzun uzun durup düşünmek lazım. Hoşgörünün anlam karşılığı , acziyet, eziklik, haklarından vazgeçmek olamaz. Hoşgörü temelde insana değer üstüne değer katan saygın olma ve saygı duymanın dersinin adıdır bizce.

Günümüzde en yakın insanlar arasında bile çıkar çatışmalarının ördüğü yüksek duvarlar var iken, ilişkilerde insan sevgisinin ipeksi dokusunu kaybetmiş iken ve sanayi devriminden bilişim çağına ulaştığımız bu günde nano teknolojiler içinde boğazına kadar, başdöndürücü şekilde hem üst bilgiye ulaşmış, hem kaosa batmış insanlar arasında, artık her uyuşmazlık, mahkemeler ile çözülür iken “hoşgörü” “derin saygı”ya mı evrildi? İlk bakışta “Derin Saygı” tek başına biraz sığ görünen ayrı bir cüz gibi gelebilir insana!

Belki günümüz acımasızlığı içinde insanlar arasında, insanlarla devletler arasında ve belki devletlerle devletler arasında bireyin ve devletlerin hukukunu, haklarını korumanın yegane yolu, anlamı yalın, derinliği olabildiğince (!) , hukuk lügatından çıkmış gibi , son çözüm, “Derin Saygı” göstermektir. Aslına bakarsanız bu, hoşgörülü olmak gibi herkesin de kotarabileceği bir davranış modeli değil.Her şeye ragmen ” Derin Saygı”, oldukça hacimli bir bakış açısının tezahürü olarak ortaya çıkıyor.

Derin saygı göstermek için önce kendi saygınlığınızı kazanmış olmalısınız. Kendine saygısı olmayan başkalarına saygılı olamaz. Bir bakın etrafınıza en entellektüelinden, en gelenekseline, en muhafazakarına, en sosyal adaletcisine, hep birbirimize hakaret ediyor, küfür ediyoruz. İnançlar, kutsallar, değerler, her tür bireysel inanış ve yaşam tarzı çarmıha geriliyor. Zincirleri gerdikçe geriyor, toplumsal ayrışmayı, kendi elllerimizle bir fay hattını büyütür gibi her gün daha da derinleştiriyoruz. Samimiyettten uzak , yalan, sahte yüzler ve söylemler ile sözde modern dünyanın modern insanları bir de son bin yılın bütün ahlaki öğreti ve doktrinlerini de hatmetmiş olarak(!) ahkam kesiyoruz. Saygı diyoruz, saygıdan bi haber! Bundan sonra “Derin Saygı “ tamlamasını çokça duyar mıyız bilmiyorum. Ama üzerinde konuştukça derinliğinde hoşgörüyü bulabileceğinizden kesinlikle eminim!

Değerli Şükrü Erbaş ile tanışma mutluluğuna erişmemde katkısı olan dostum Galip Kırıcı’ya teşekkür ediyorum. Onunla o akşam sonrası bu” Derin Saygı” anlayışının pratiğini ve mütalaasını yaptık… Kendisi hoşgörü ve derin saygı konusunda örnek alınacak davranış modelli bir insan.

Sevgili Şükrü Erbaş , “Derin Saygı” iksirinizi şiddetle ve samimiyetle kabul ve tavsiye ediyorum. Böylesine birbirimize yabancılaştığımız, ayrışmaya başladığımız günümüzde çözüm elbette önce “Derin Saygı”.
Ancak bizler Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Velilerin torunları, bu engin coğrafyada , bu derin anlam mirasına sahipken , “ Hoşgörü” kelimesinin anlam derinliği içine, değer vermek, farklılıklara saygı göstermek, anlayışlı olmak, temeli üzerine , “aşkın bilgi” ile kusurları görmemeyi, affedici olmayı, ayıpları örtmeyi de yerleştirsek herşey daha güzel olup, insanlığımız ipekten bir tenle görünmez mi?

Ayrıca mim koyalım, “Hoşgörü” kayıtsız şartsız kabullenmek demek değildir.

”Derin Saygı “duymaktır.

“Derin Saygı” ile sayın Şükrü ERBAŞ’a kulak verelim,

“Aslolan beslenip bir gül fidanı gibi
................................
Geleceğe güller sunmaktır
Geleceğe güller sunmaktır..”
Ve sevgiler Şükrü ERBAŞ...

HARUN ÖZMEN

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şükrü erbaş'ın ardından hoşgörü ve derin saygı üzerine Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şükrü erbaş'ın ardından hoşgörü ve derin saygı üzerine yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞÜKRÜ ERBAŞ'IN ARDINDAN HOŞGÖRÜ VE DERİN SAYGI ÜZERİNE yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Afet İnce Kırat
Afet İnce Kırat, @afet-ince-kirat
21.6.2016 00:25:20
Harun bey yazınız çok güzeldi ama hoşgörünün olmadığı bu zamanda herkim söylerse söylesin okuyan da yok dinleyen de yok. Emek vermişsiniz elinize gönlünüze sağlık. Keşke herkes sizin kadar iyi niyetli ve dürüst olabilse. Cumartesi dernekte olacak mısınız nasipse eve dönüyorum bir süreliğine de olsa. Görüşmek dileğimle.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.