- 666 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK..
AŞK..
Aşk..ne gizemli bir duygu öyle değil mi? Bir hayat, bir şekilde hayatınıza değiyor..bambaşka kılıyor hayatınızı.Ne çılgınlıklar yaptırıyor hayatını mantıksal gerçekler üzerine yaşayan ve asla taviz vermeyen insanlara bile...ta kii.. aşk denilen o dayanılmaz, karşı konulmaz rüzgarın esintisi değene kadar tenine.. ve imkansızlığınca şiddetli çarpıyor insanı öyle değil mi? Bu ne uzun ne bitmez bir sarhoşlık halidir. Ayılmak?.. ayılmak , evlilik midir? Ayrılık mı? Yoksa ömür boyu kavuşamamak mı? Böyle esrarengiz böyle derin bir sevgi var mıdır...Bu sevgi aşka giden sevgi midir yoksa aşkla gelen sevgi mi... nerden ne şekilde gelirse gelsin bambaşkadır öyle değil mi? Bazen bir o kadar canımızı yaksa da birgün uzaklardan geriye baktığımızda yine de özlenmez mi?
Gönül işte, bambaşka sunuyor sevileni sevene...Nasıl oluyor da her nevi güzellik yalnız onda hayat buluyor..Aşk işte, bambaşka pencerelerden baktırıyor hayata... hislerin hayal dünyasında ufku açılıp derinliği artarken, nesnel yani somut gerçeklik boyutunda birçok his ve algı da o denli körleşiyor.. Çözümlemek o kadar zor ki bu gizemli duyguyu.. hatta imkansız.Doğrusu her yaşayan başka yaşıyor kendi penceresinden yaşayabildiğince..her sevenden daha çok sevebilen var mıdır sevdiğini! Ölçmek kolay mıdır? İspatı mümkün müdür ’ben daha çok seviyorumun’ ?
Elbet değildir..herkes kendi enginliğince, duygularının derinliğince sever sevgiliyi..ama mutlaka ki adı ’aşk’ olmalıdır adını özünden ruhundan almalıdır. öyle saçmasapan öyle anlamsız ilişkiler aşk diye yaşanıyor ki...yazık, yaralı bir ceylan gibi kan kaybediyor aşk...
Vedat Hindioğlu
«