- 575 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yetenek Sizsiniz Yarışmasının 2014-2015 işitme engelli finalisti Ümit Okatan ile...
2014-2015 Sezonu Yetenek Sizsiniz Yarı Finalisti işitme engelli ekibinin yarışmacısı işitme engelli Ümit Okatan “İşitme engeliler değil tüm engelli kardeşlerimize destek olmamız için ve iletişim kolay olsun diye uğraşacağız. Size bir söylemek istiyorum ’Çünkü ben engelli olmasaydım bir anlamına gelmez ayrıca duyan duysun bilen bilsin sevdamızı engel yok’ bilmenizi istiyorum.”
SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz ve nerelerde çalıştınız?
ÜMİT OKATAN- 1995 yılında Denizli merkezde doğdum Hacı Ahmet Paralı İlköğretim Okulu’nda 8 yıl tamamlandım. Liseyi ise Denizli İbrahim Cengiz Özel Eğitim Meslek Lisesinde 4 yıl okudum. Bilişim Teknoloji Bilgisayar Bölümü’nde stajyerlik yaptım. Bu yıl PTT’de bilgisayar işletmeni olarak çalışmaktayım.
SORU- Ailenizden bahseder misiniz? Anne ve babanız ne iş yapar? Kardeşleriniz nerede okur? Onların sizin çabalarınıza bakış açısı nedir?
ÜMİT OKATAN- Kardeşim Esra OKATAN Celâl Bayar Üniversitesi’nde Fizik Tedavi okuyor. Ben doğuştan işitme kaybım oluştum. Annem ve babam ile beraber İzmir’e gittik, Bozkaya Eğitim Araştırma Merkezi’nde kulak ameliyatı oldum ve cihaz ile beraber duymaya başladım, duyarken çok etkilendim, annem ile babam benim işitme engelli olduğumu anlayınca göz yaşlarına hakim olamadı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne gittim. O üniversiteden 1,5 yıl konuşma bozukluğunu gidermek için eğitim aldım.Keysan Özel Eğitimi’nde 5 yıl eğitim aldım.Konuşmaya başardım.
SORU- Yetenek sizsinize katılma hikayenizi anlatır mısınız? Ne kadar zamanda hazırlandınız? Nasıl hazırlandınız?
ÜMİT OKATAN- Hayatımın heyecanlı dönemlerinden biriydi. Hatta bu konuda birinci dönem diyebilirim. Takım arkadaşlarım ve ben çok gayretler içinde bulunduk. Uğraştık, çabaladık.Yeri geldi sevindik, yeri geldi üzüldük, yeri geldi teselli, kavga, tartışma, anlaşmazlık... Her şeye rağmen sonuna kadar uğraştık ve yolumuza finale kadar getirmeyi başardık.
Yetenek Sizsiniz döneminde çoğu kez hatta her sahne aldığımız öncesi ve sonrası uzun bir uykusuzluk çektik. Ne de olsa değdi. Çok eğlendik, anı yaşadık.Bütün izleyiciler kendimizin gösterdik.Çok heyecanlı günlerdi.Sahne arkasında yaşadığımız dakikaları anlatamam.Herkes oturduğu yerde terliyor.Kulisi kalp atış sesleri dolduruyor.Herkeste farklı farklı heyecanlar. ’Ya hata yaparsam ’, ’Ya beğenmezlerse’, ’Ya kaybedersem’ korkusu. Herkes kazanmak istiyordu. Bizde öyle diğer yarışmacılar bize hep derdi."Siz kazanacaksanız, bundan eminim!" Neredeyse bütün yarışmacılar bu konuşmayı yapıyordu. ’Duymasam evden bile çıkmazdım, Siz gelip buarada dans ediyorsunuz. Şampiyon olmazsanız Yetenek Sizsiniz’i SİRK olarak görürüm o vakitten sonra.’Sözleri ile bizi motive eden yarışmacı abimizi hala unutmadık. Dört kez sahneye çıktık. İlk tur ikinci tur,final.Finalde malesef elendik. Yine de olsun. Asıl amacımızı bütün engelilerin’ Ben yapamam kusurum var’ gibi düşüncelerini aklından çıkarmaktı. Hiç bir şeyin hayatta hiç bir şeye engel olmayacağını göstermekti. ve bunu sanırım başardık. Bizden sonra böyle ve benzer bir şekilde başarıya koşan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz oldu. Bu, şampiyon olmaktan daha mutluluk verici başarıdır bizim için
SORU- Yetenek sizsiniz yarışmasına katılmak çevrenizde nasıl karşılandı?
ÜMİT OKATAN- Bazı şehirlerden gösteri için teklif geldi. Bizde gösteriyi kabul ettik.Bir çok hayranlar oldu fotoğraf isteyen oldu.Biz hayranlarımıza seve seve saygı göstermeyi seviyoruz bunlar bize mutlu ediyorlar.Bu yüzden her yere karşılaştık.
SORU- işitme engellilerin genel sorunları neler çözümü sizce nedir?
ÜMİT OKATAN- Şimdiye kadar sürekli şahit olduğum sorun ’iletişim’ İşitme engelileri alışverişe yaparken, faturayı öderken mağaza istediğini belirtirken adres sorarken ve alırken vesaire bir çok iletişim konusunda yoğun bir sıkıntı içinde.Bunun çözümü de çok zaman alır.İşaret dilini herkese bilmeli.İşaret dili, ana dilimizin farklı bir şekilde taklit edilmesidir.Bu bir yabancı dil değil.Bütün insanların öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum.Çözümlerin en başında yer almakta bu konu.
SORU- İşitme engelli olmanız yetenek sizsiniz yarışmasında ne gibi sorunlara sebep oldu? Nasıl aştınız?
ÜMİT OKATAN- Bir an öncelikle Sessiz dans ekibi olarak kendimize konuştuk.Daha önceden Yetenek Sizsiniz’e İşitme engeliler katılanlar yok. Bu yüzden kendimize gücümüzü gösterebilmek için gitmeyi hak ettik.
Soru- Bundan sonraki hayatınızda hedefleriniz nedir?
ÜMİT OKATAN- Antalya Dösemealtı Spor Kulübü teklifler geldi şu anda devam ediyorum benim hedefim milli takıma gitmek. Yetenek Sizsiniz için yeni bir grup olarak açmayı düşünüyorum ayrıca başarıyla hedeflerimize uğraşmamız için yapacağız.İşitme engeliler değil tüm engelli kardeşlerimize destek olmamız için ve iletişim kolay olsun diye uğraşacağız. Size bir söylemek istiyorum ’Çünkü ben engelli olmasaydım anlamına gelmez ayrıca duyan duysun bilen bilsin sevdamızı engel yok’ bilmenizi istiyorum.Bu yüzden geleceğinizi umudunuzu pes etmeden durmadan çalışmalısınız hayallerinizi peşinde gitmelisiniz bu kadar.
İşitme engelli olmasaydım ünlü futbolcu olurdum ama kendime fitness, futbol,dans,müzik programı geliştirmem için çalışmaya devam ediyorum.Benim hedefim futbol ve Yetenek Sizsiniz’i kazanıp annesi ve babası olmayan engelli çocuklara ve lösemili çocuklara yardım etmek.
________________________________________
YORUMLAR
Turan Bey, sizin güzel yazılarınızı mümkün mertebe takip etmekteyim.
Sebebine gelince. . .
Engelli diyorlar. Kesinlikle katılmıyorum, Engelli diye bir şey yoktur, asıl engelli bizleriz. Lafımızı bilmeden konuştuğum, işlerimize engelli diye kişilerin nasıl bilgili olduklarına bakmadan, hatta yüzlerine bile bakmadan geri gönderdiğimiz için. Ben hepsinin adına sizden özür dilemek isterim.
Size yıllar önce, hatta çocukluğumda başıma gelen bir olayı anlatmak isterim. Belki anlatmışımdır hatırlamıyorum.
Mahallemizin biraz eli maşalı bir kızıydım. Zeynep Arnavut bir kızdı, kulakları hiç duymuyordu. Sağır dilsiz alfabesi ile konuşup yazabiliyordu. Mahallemizde hiç kimse sağır diye onu oyunlarımıza almıyordu. Ben de bütün mahallenin oyunlarını bozuyordum. "Ya Zeynep, ya hiç kimse." Diye.
Sonunda sağır dilsiz alfabesini öğrenmek zorunda kaldım, sırf onunla arkadaş olabilmek için.
Kapının önüne sular dökerdim ki, herkes oyunu bırakıp bu alfabeyi öğrensin onunla arkadaş olabilsin diye. Oldular da. . .
Hem de öyle iyi arkadaş oldular ki, içlerinden biri kendisine evlilik teklif etti. Bugün iki çocukları var.
Kulakları sapasağlam.