Tabanı Delik Ayakkabı
Güzel, eşsiz ülkemin bir aydını daha öldürüldü; çalıştığı gazetenin önünde; düşündüğü ve yazdığı için… O binanın önünde sırtından vuruldu, üzerine beyaz bir kağıt örtüldü, ayakları dışarıda kalmıştı ve ayakkabısının tabanı delikti. Kahverengi, bildiğimiz özelliksiz ayakkabılardandı ama; o kadar özel bir adamın ayakkabılarıydı ki gururun resmini çizmişti.
Gazete kağıdında gördüğüm için gazete kağıdından nefret ettiren, televizyonun soğuk camından yüreğime kor düşüren, şuanda bu yazıyı yazarken ellerimi titreten ayakkabılardır… Cesedini bir saat boyunca balkondan izleyen kızın babasının ayakkabılarıdır...
Belki yaşadığımız toprakları savunurken delindi ayakkabılarının tabanı, belki de o toprağın insanları onu yargıya yollarken… Her gün yürüdüğümüz istiklal caddesinde delindi belki de, ama bu topraklarda delindi, bu toprağın insanı olduğu için… O bu topraklarda doğdu, bu toprağın çocuğuydu, onu sırtından vuran adamdan, vurduranlardan daha çok sevdi bu toprakları, bu toprağın kardeşliğini istediği için döktüler kanını, gönlü kardeşliğe zengin kendine cimri olduğu için delikti ayakkabısı…
İki saniyeden fazla bakamıyorum o kareye, bugün kim bilir kaç insanı ağlattı ve sosyal bir travmaya sürükledi o resim ve yine bugün kim bilir kaç Türk, Kürt, Laz, Ermeni var aramızda o ayakkabıyı yenisiyle değiştirmek isteyen… Kardeşliğin ayakkabısıdır o ayakkabı!
Hepimiz İnsanız, Hepimiz Kardeşiz dedirten, bir çift ayakkabı…
Gerçek bir resim, ben buradayım diyen, Türkiye’nin resmi.
Yarın ülkemde belki; cebi tomarla para dolu biri, cebi hiç de dolu olmayan bir gazeteciyi daha vuracak sırtından, kardeşliğe, düşünceye, özgürlüğe kurşun sıkılacak yine…
Burada ne yazılsa o resim gibi, o ayakkabılar gibi üşütemez içimizi…
Kardeşliğin ayakkabısıdır o ayakkabı; kelimeler ile çarpışan; kardeşliğin resmidir o resim…
YORUMLAR
şehitlerimizin ölümü bizi ne kadar üzüyorsa bir fikir adamının ölümü de üzmüştür. malesef münazara yapamayanlar münakaşa ve kavga ediyor. umarım bu tür olaylar karşısında halkımızın hisleri de sizinki gibi hassas olur; ancak dışarıdan devamlı kurcalanan bir ülke olmaktan da kurtulamayacağız sanırım. neyse, işte böyle gönüller bir olsun...
Delik ayakakbı bana ironik mam biraz yırtık çorab meselesini hatırlattı.Ve içimden güldüm.Garip ama güldüm.(Cinayeti ,cinayetin tarafı olmayı şiddetle reddediyorum. Öyle suçlanacağım endişesine rağmen yazdım.)Verdiğimiz duygusal tepkilerle daha çok insan oluyoruz .fakat birileri bu insanlığı kendi kişisel çıkarları için hoyratça kullanıyor.Atılan sloganların çoğunun yanında olmak insalık adına mümkün değil ...
ahu senem seninle aynı duyguları yaşıyorum.içim parçalanarak gurur duyorum o ayakkabılarla..böyle bir insanı ,bu şekilde kaybetmek ülkemin gençliği adına utanç verici..o silahın tetiğine basan genç adına utanıyorum ama o delik ayakkabılarla da gurur duyuyorum.Türkiyem iki şey daha kaybetti medyaya yansıyarak.biri delik ayakkabısıyla da karanlıklara ısık tutabilecek gazetecisini ve geleceğini teslim etmeyi düşündüğü gençliktende birisini..
çok güzel yazmışsınız kaleminize sağlık...
bir beyaz güvercin daha vuruldu, yaşarken kelimelerle vurulduğu yetmiyormuş gibi...
ve her olay ardından klişeleşmiş bir söz vardır ya bu son olsun...umarım bu olayla gerçekten son olur....ve o güvercinler zerre kadar tedirgin olmadan uçarlar gökyüzünün maviliklerinde...
"Belki yaşadığımız toprakları savunurken delindi ayakkabılarının tabanı, belki de o toprağın insanları onu yargıya yollarken… Her gün yürüdüğümüz istiklal caddesinde delindi belki de, ama bu topraklarda delindi, bu toprağın insanı olduğu için… O bu topraklarda doğdu, bu toprağın çocuğuydu, onu sırtından vuran adamdan, vurduranlardan daha çok sevdi bu toprakları, bu toprağın kardeşliğini istediği için döktüler kanını, gönlü kardeşliğe zengin kendine cimri olduğu için delikti ayakkabısı…"
Güzel bir yazı...Temennim odur ki bir daha üzücü olaylar yaşamayalım. Birbirimize daha sıkı kenetlenelim, komşumuz Irak'ta yaşananları birgün bizim önümüze koymaya çalışacaklar. Bizi getirmeye çalıştıkları nokta bu.