- 774 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
DA VİNCİ’NİN ŞERİFESİ -3-
Leonardo da Vinci önünde yatmakta olan meftanın dalağını söktükten sonra çok sevdiği büyük sanatçı Ferdi’nin Saraydan Kız Kaçırma Operasının en önemli bölümünü okumaya başladı hisarbuselik makamından ‘’ Tandıra koydum paçayı, üstüne örttüm keçeyi, yedi bir güveç paçayı, ev yıhanın pişigi.( Yani kedisi) ’’
O böyle canla başla kendini ilme adamış bir şekilde zavallı meftaların resmen ağzına… bıçak atıp parçalarken geleceğin papası ama hali hazırın kardinali Giuliano della Rovere [ II. Julius olarak papa olacaktır. Çünü Papa Alaksandr Sextustan sonra papa olan olan Pius bu makamda bir ay bile kalamaz ( 22 Eylül 1503- 18 Ekim 1503) ] bir müddet bu çalışmayı seyrettikten sonra aniden ‘’ Bööhhh’’ Diyerek ortaya çıktı.
Uzun süredir cesetlerle uğraştığı için sinir sistemi zaten dumura uğramış olan Leonardo gayrı ihtiyari ‘’Ananı !’’ Diye bağırdı. Sonra karşısındakinin Vatikan’ın en etkili kardinallerinden Guilano olduğunu görünce toparlandı
-Buyurun kardinal hazretleri. Bir sorun mu vardı?
Kardinal Guiliano etrafındaki dehşet tablosuna zorlukla bakarak cevap verdi.:
-Daha ne olsun ulan. Etrafı mezbahaya çevirmişsin. İnsanların kafa, göz, mide, dalak, akciğer, karaciğer, bağırsak, bilumum sakatatları yerlerde sürünüyor. Ahhh aaahh. Ben papa olsaydım o kestiğin elleri, kolları münasip bir yerine monte etmesini bilirdim ama dua et papa ben değilim de o Aleksandr Sextus denen gavat.
Leonardo hayretle bakıyordu Kardinal’a
-Gavat?
Guiliano o zaman yaptığı hatayı anladı. Şimdi bu Leonardo, gidip Papa’ya ‘’ Kardinal Guiliano sana gavat dedi’’ Diye ispiyonlayacak olursa hemen hapı yutardı. Mecburen kıvırmak zorunda kaldı.
-Muhterem, aziz demektir.
Leonardo masumca sordu:
-Aynen sizin gibi yani?
Guiliano çaresizdi:
-Evet, aynen benim gibi.
Sonra aklına geldi birden, buraya niçin gelmiş olduğu.
-Haydi toparlan Papa hazretleri seni görmek istiyor.
Leonardo daha da şaşırmıştı. Papa, kendisini çağırtmak için koskoca bir kardinali mi göndermişti yani? Merakla sordu.
-Muhterem kardinal, Aziz papamız beni çağırtmak için sizi mi vazifelendirdi? Koskoca Vatikan’da başka adam bulamadı mı?
Guilano öfkeyle cevap verdi.
-He vallah doğri söylirsen kirve. Lakin lavukluk işte. Parayla mı?
Guiliano’nun birden bire Erzurum şivesiyle konuşması , hatta ‘’ Kirve’’ kelimesi Leonardo’yu şaşırtmadı elbette. Asıl şaştığı, daha doğrusu merak ettiği şey tamamen başkaydı. Merakla sordu?
-Lavukluk?
Guiliano’nun ona şimdi böyle hassas bir konuda bilgi verecek zamanı yoktu.
- Ne sen sor ne ben anlatayım. Haydi gevezeliği birak da düş önüme.
Leonardo ellerine bulaşmış kan ve dışkı parçacıklarını güzelce yıkadıktan sonra Guiliano’ya döndü.
-İyi gidelim madem. Hem ben de bir konuda Papadan fetva alacaktım.
Bu sefer de Guiliano şaşırdı.
-Fetva?
Leonardo Hristiyan aleminde çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi devam etti.
-Yani bir müşkilim var. O konuda soracağım Papa hazretlerine ‘’Yapmam şer’an caiz olur mu ?’’ Diye.
Guiliano hiç bir mok anlamasa da üzerinde durmadı. ‘’Herhalde tıbbi bir terimdir .’’ Diye düşünmüştü.
Az sonra her ikisi de boyları en az 1.74 olan, mızraklarının ucunda bir balta bulunan ve bizim Fenerbahçe formasının reklerine benzer renkli garip elbiseleri ve başlarındaki miğferlerde de naylon süpürke taşıyan İsviçre askerlerinin arasından geçerek Papa Alaksandr Sextus’un huzuruna çıktılar.( Resim 3 ) ( Efendim Papa’yı yüz kadar İsviçreli asker korurmuş. Neden İsviçre bilmiyorum. Hatta belki İsviçreli de değildir. Her şey olabilir. Yani İlhan Kemal ‘’Evet o askerler İsviçrelidir’’ Diyene kadar emin olamıyorum. )
Papa hayli endişeli görünüyordu. Belli ki sol elinde tuttuğu mektup onu hayli tedirgin etmişti.
Mektubu sol eliyle usulca kardinal Pius’a uzatttı.
-Pius ben dayanamayacağım. Buyur sen oku.
Pius hayretle baktı papa’ya.
- Aaa. Solfak olfduğfunuzu bilmifyordum sayfın pafpa.
Bu sefer de papa , Kardinal Pius’a şaşkınlık içinde bakıyordu.
-Yav oğlum benim solak olmam önemli değil de sen niçin tıslayarak konuşmaya başladın?
Pius acıyla salladı başını.
-Samfi’nin yüzüfnden. İlfan Kemalf , ‘’Kardinalf difşlekti ‘’ defdi ya. Herif konufşamamı ne hale sofktu.
Papa öfkeyle gürledi.
-Sen yine iyisin. Senin için sadece ‘’Dişlekti’’ Demiş ve Sami bunu yanlış okuyup da başka bir ‘’lek’’ yapmamış seni… İlhan Kemal, Sami denen bu Allah’ın körüne ‘’ Papa solaktı’’ Diye yazmış, Bu da o kör gözlerle ‘’Solak’’ı ‘’Salak’’ okumuş, artık başladı beni her yerde ‘’salak’’ olarak yazmaya.
Kardinal Pius ‘’Salak ‘’ lafını duyunca tıss tıss güldü ama yalakalığı da elden bırakmadı.
-Halft etmiş o Samfi denenf gerfi zefkalı.
Papa bağırmak zorunda kaldı artık.
-Bi sittir ol Pius ya. Her yeri tükürüğe boğdun anasını satayım.
Pius süt dökmüş kedi gibi huzurundan çıkarken Papa bu kez İlhan Kemal’e seslendi.
- Kardeşim, sen de şu herifi fişekleyip durma. Bak senin yüzünden ne hale geldik. Herif anlamadan dinlemeden yazıp duruyor. O değil de bunun yüzünden adım tarihe ‘’Salak Papa’’ Diye geçecek. Oysa solağım ben.
Kardinal Guiliano ve Leonardo da Vinci olaya tamamen Fransızdılar. Guiliano merakla sordu?
-Hayırdır sayın Papa? Sizi oldukça öfkeli görüyorum. Bir sorun varsa halledelim.
Papa sol elindeki mektubu sol tarafından, masanın soluna bırakarak Guiliano’ya ‘’ Buyur oku’’ Dedi.
Kardinal Guiliano mektubu gözleriyle sessizce okurken Leonardo atıldı.
-Muhterem Papa ! Ben bir konuda fetvanızı almaya gelmiştim. Şimdi ben bu Osmanlıların Sultanı Bayezıd’a bir mektup yazıp ‘’ İstersen İstanbul’a gelip ‘’Golden Horn ‘’ Üzerine bir köprü kurabilirim’’ Dediydim ama sonra düşündüm acep ‘’Şer’an caiz olur mu böyle bir şey?’’
Papa esefle başını salladı.
-Mektup da o konuyla ilgili zaten. Osmanlı Padişahı Bayezıd senin mektubun üzerine sana cevap yazacağına direkt bana yazmış.
Mektubu içinden okuyan kardinal Guiliano’ya ‘’ Yüksek sesle oku’’ Dedi.
Kardinal Guiliano yüksek sesle okumaya başladı.
Ben kim sultan-üs selatin ve burhan-ül havakıyn tac bahş-i hüsrevan-ı ruy-ı zemin, zıllulah-ı fil-arzeyn Akdeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve vilayet- Zülkadriye’nin ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan’ın ve Acem’in ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve külliyen diyar-ı Arabın ve Yemen’in ve dahi bir çok memleketlerin ki aba-i kiram ve ecdad-ı izamım emerallahü berahinhüm kuvvet-i kahireleriyle fethettikleri ve cenab-ı celalet-meabım dahi tig-ı ateşbar ve şemşir-i zafer-nigarım ile fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Osman bin Orhan bin, Murad bin, Bayezıd bin, Mehmet bin, Murat bin Mehmet bin Bayezıt Han’ım .
Sen kim, g.t kadar bir Vatikan’ın efendisi Papa Alesandrsın.
Leonardo dayanamadı.
-Sayın papa ! Bu mektup sahte. Kardinal hazretlerinin okuduğu mektup Kanuni’nin Fransua’ya yazdığı mektup. Yani bu Bayezıd ölecek. O daha ölmeden tahta geçen oğlu Selim de ölecek, ondan sonra gelen Süleyman zamanında bu kadar toprağa sahip oluyor bunlar.
Papa düşünmeye başladı.
-Ne zaman ne oldukları önemli değil. Bak ne diyor Bayezıt.
Kardinal Guiliano devam etti.
Sizin o taraflarda ikamet edüp bir taraftan ilm-ü fen ile iştigal eylerken bir taraftan da heykel ve resim gibi ale mele innas işlerle uğraşan Leonardo adında bir herif-i nâ şerif, tarafımıza müracaat idüp Haliç üzerinde bir köprü kurabileceğini beyanla, biz dahi ol gavatı merak eyledük.
Ancak.
Kulağımıza çalındığına göre sen bu beni ademe eziyet ve dahi tazyikde bulunur, hatta engizisyon ile tehdit edermişsin. Etme..
Leonardo nam bu keferenin namesi ve namesinde belirttiği köprü tarafımızdan değerlendürüldükde müşârünileyhin Dersaate avdeti için ne icap eylerse tedarik eyleyerek derhal yola koyasun. Bu hususta bir saniye bile gecükmeyesün.
Kardinal Guiliaono mektubu bitirdi ama öfkeden kudurmuştu adeta.
- Kendini ne sanıyor bu Osmanlı Padişahı. Sanki uşağına emreder gibi, bu nasıl mektup böyle.?
Papa Aleksandır, Gayet endişeli bir şekilde cevap verdi.
- Öyle deme sevgili Guilıano. ‘’ Madem ki yok dizlerinin takatı/ O halde koruyup kollamak lazım makatı…Yani ‘’Zaman kötü, kolla g.tü. ‘’
Evet, zaman batı alemi için gerçekten de oldukça kötüydü
Leonardo usta anlamıştı.
-Yani sayın Papa benim ‘’ Dersaadet’e gitmem şer’an caiz mi?’’ diye sorup fetva almama gerek bile kalmamış. Osmanlı’nın padişahı korkuyu öyle vermiş ki caiz olmasa da döt korkusına ‘’Caizdir’’ diyecektin zaten.
Kardinal Guiliano artık dayanamadı.
-Yav üzerime vazife değil belki ama merak ettim ‘’Fetva, Şer’an Caiz’’ Nedir bunlar?
Papa Aleksandr’ın içini keder kapladı. Kendisinden önceki papalar ne güzel Haçlı Seferleri yaparlarken kendisi bırakın haçlı seferini, neredeyse Müslüman olacaktı. Öfkeyle bağırdı.
-Böyle devam ederse Müslümanların şeyhülislamlarından alacağın ‘’ Bir işin dine uygun olup olmadığına dair izin’’ dir fetva. Bizimle elbette alakası yok ama Osmanlı korkusundan böyle saçmalıyoruz zaman zaman. Sami faktörünü de unutmamak lazım bu arada.
Papa daha da konuşacaktı ama az önce dışarıya postaladığı kardinal Pius endişeli bir yüzle tekrar girdi odasına.
-Sayfın pafpa Hazreftleri. Türk Elfçisi ‘’ Dafa çofk befkleyecek mifyiz? ‘’ Difye sorfuyor?
Papa önce ‘’ Allah seni bildiği gibi yapsın Sami e mi? Senin yüzünden kaç yıllık kardinalim Pius’un ne dediğini anlayamaz oldum’’ Dedikten sonra emretti.
- Tamam lan tamam. Göndermekten başka çaremiz var mı? Alın bu Leanordo denen kılıksızı. Önce bi hamama sokun sevabına da üzerindeki ölü kokusu gitsin. Sonra adam gibi giydirin kuşatın. Saçına sakalına biraz çeki düzen verin.’’
*****
Leonardo da Vinci bir Osmanlı transatlantiki ile İstanbul’a doğru yola çıkarken, İstanbulda ise Şerife, güzel bir Orta Anadolu Türküsü çığırmaktaydı.
It’s now or never, come hold me tight
Kiss me my darling, be mine tonight
Tomorrow will be too late,
It’s now or never, my love won’t wait.
Şimdi ya da asla, gel sımsıkı sarıl bana,
Öp beni sevgilim, benim ol bu gece!
Yarın çok geç olacak,
Şimdi ya da asla, aşkım beklemeyecek.
Anası Deli Muhibe’nin ‘’Gıııızzz neredesiy. İnekleri sağdıy mi?’’ Diye ünlemesi üzerine hemen değiştirdi Türküyü:
Kâbe’nin yolları bölük bölüktür.
Benim yüreciğim delik deliktir.
Dünya dedikleri, bir gölgeliktir.
Canım Kâbe’m, gelsem sana
Elim yüzüm sürsem sana
[ Fülütle çok güzel çaldığım ve okuduğum bir ilahidir.]
------------------------------------------
Resimler:
1- Papa II. Julius ( Yani kardinal Guiliano)
2- Leonardo da Vincinin bilimsel çizimlerinden sadece biri. ( Leonardo da Vinci ‘nin tuttuğu notlar da ilginçtir. Çünkü bu notları ters yazmıştır. Yani yazarken sanki ayna tutmuş gibi yazmıştır yazdıklarını. Zaten notlarını okumak için ayna tutmak gerekir. Acak, kendisi yazarken ayna kullanmamıştır. Bunu solak olmasına bağlayanlar olsa bile solaklar da bu şekilde yazmazlar aslında.
3- Papanın muhafızları İsviçreli askerler.
YORUMLAR
Papanın İsviçreli muhafızlarıyla ilgili hafif bir rötuş olabilir ama Ferdi'ye saraydan kız kaçırtıldığı bir anlatıda bu o kadar da gerekli değil. Yine de soruyu cevaplamamak olmaz: Evet, muhafızlar İsviçreliler ve de katolikler. Bugün standart boylarının 1.74 olması ama bu uygulamanın tarihini bilmiyorum. Papaların ortalama boylarıyla ilgili bir bilgiye ilk elde ulaşamadım; bu yüzden 1.74 lik boyun gerektiğinde arkasına saklanmak için arandığı savımı da kanıtlayamayacağım.
İsviçreli muhafızlar denince benim de aklıma ailemdeki İsviçre'nin muhafızı kuzenim gelir. Kendisi üniversite giriş sınavından karnım ağrıyor diye çıkınca dayım onu İsviçre'ye okumaya göndermiş, o da orada sekiz yıllık yüksek öğrenim kurumlarında akademik çalışmalar yapmıştır. Biz tam onun CERN'de bir pozisyon kaptığını düşünürken, o Türkiye'yi dönmüş ve henüz ikinci sınıfa geçemediği için okulun ona 'Artık sen git istersen' dediğini belirtmiştir. Belli ki sekiz sene boyunca İsviçre'yi gayet güzel beklemiştir. 1959 doğumlu söz konusu kuzenim halen ailesiyle yaşamakta, iş aramamaktadır.
Solaklık katolik öğretisinde önemli bir sorundur. Yüzyıllarca solaklık İncil'deki belirli pasajlar sebep gösterilerek kötülenmiş, kilise mensupları sağ ellerini kullanmaya zorlanmıştır. Bu yüzden bir 15-16. yüzyıl papasının sol elini açıkça kullanması düşük bir olasılıktır.
Öte yandan solaklık deyince de aklıma diğer bir kuzenim gelir (Bende antikayı beş geçen kuzen çok). Kendisi okul çağına geldiğinde eline kalem verilmiş ama bu yapılırken de densizin biri 'Kalemi SAĞ eline al' demiştir. Gereksiz bir cümledir bu çünkü benim kuzen zaten sağlaktır. Ama daha önemlisi inatçıdır. O da yanıt olarak 'Ben solla da yazarım' demiş ve öyle yazmaya yazmaya başlamıştır. Bugün de inadında devam etmek, başka hiç bir işte kullanamadığı sol eliyle yazmayı sürdürmektedir. Belirtmeye gerek yazısı son derece çirkindir. Değişik bir insandır benim kuzen; bir gün çalıştığı işi bırakmış ve sevdiği şeyi yapacağını açıklamıştır (Nedense bizim kuzenler açıklama yaptığında ailecek bir geriliyoruz): Gidip kendine bir briç kulübü satın almıştır (Madem briç seviyorsun, git üye ol. Niye kulübü satın alıyorsun?) Hala da o kulüptedir.
Saygılarımla.
sami biberoğulları
İlginç bir kaç ayrıntıyı öğrenmiş oldum.
1- Demek ki sağ el olayı Hrıstiyan dünyasında da Müslüman dünyasında olduğu gibi önemsenmiş. Allah'ın yarattığı ve aynı işlevi verdiği iki organdan birinin ötekine göre daha önemli addedilmesini hâla anlayabilmiş değilim.
2- Kuzenleriniz gerçekten de oldukça ilginç kişiliklermiş. Benim kuzenlerim olsaydı onlar sanırım en az kırk bölümlük uzunca bir yazı dizisinin konusu olabilirlerdi.
Bu arada ilginç bir not da ben ekleyeyim:
Bizim lisede bir matematik öğretmenimiz vardı. Allah rahmet eylesin Ayten Hanım adındaki bu öğretmenimiz tahtanın ortasına kadar sağ eliyle yazdıktan sonra tebeşiri sol eline alır ve taktanın sağ başına kadar sol eliyle yazmaya devam ederdi. Bunu bize de çok tavsiye etti ama hiç birimiz yapamadık.
SDelam ve sevgilerimle.
Hocam kaleminize yüreğinize elinize sağlık
serinin devamlarını da bekliyoring
hadi sağlıcakla hayırlı iftarlar :)
sami biberoğulları
Bu diziye pek rağbet olmadı. O bakımdan gelecek bölümde final yapabilirim.
Selam ve sevgilerimle.
DAVİNCİ'NİN ŞERİFESİ BAŞLIKLI YAZIMI
ON DÖRT KİŞİ BEĞENDİ AMA SADECE İKİ KİŞİ YORUM YAZDI. DİĞERLERİ RESİMLERİ ÇOK ÇOK BEĞENDİLER ))))))))))))))
O DA BİR ŞEY. TEŞEKKÜRLER YİNE DE.
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
defterde durgunluk var yani.
Ben de okuyup yorumlayacağım :)
Yahu ağabey bu İlhan Kemal seni amma korkutmuş!
Yüreğine sağlık Hocam.
Yine zevkle okudum.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
O kadar özenmeme rağmen bu seri nedense hiç tutmadı. Diğer yazılarım üç beş de olsa alıcısı var ama bu Davinci'nin Şerifesini sevmedi millet. Bir bölüm ile sezon finali yapıp bitireyim olmazsa.
Selam ve sevgilerimle.
Da Vincinin Şeytanlarını tekrar tekrar izleyesim geldi şimdi, ellerinize sağlık :)
sami biberoğulları
Sayfamı şereflendirdiğiniz ve yorum için çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.