- 591 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİTAP TUTKUNLARINA SELÂM
Kitap; bilmediğimiz, belki hiç göremeyeceğiz başka dünyalara açılan sihirli bir kapıdır. Bu kapıyı açıp hayal dünyasında gezip yeni yerler fethetmek her zaman elimizde. Fakat çoğumuz “kitap” denildiğinde yüzümüzü buruşturur, korkarız bilmediğimiz denizlere yelken açmaktan korktuğumuz gibi. Bilmeyiz ki her derya, sonsuzluklar içinde başka deryalara da uzanır. Başka bilgi deryalarına…
Günümüzde televizyon ve internet aldı kitapların yerini. Bu zaman istilacılarının düşünmeyi engelledikleri ortada. Oysa kitapların değerini anlayan ülkelerin dünyaya hükmetmekte oldukları da… Çocuklarımıza kazandırabileceğimiz en güzel alışkanlık, öğrenmekten zevk almalarıdır. Sokrates’in hayatındaki şu kesit bizi bu konuda biraz da olsa düşündürmeli:
“Eski Yunan filozofu Sokrates, mahkeme tarafından yargılanıp ölüme mahkûm edilmişti. Atina kanunlarına göre baldıran zehri içmesi gerekiyordu. Zehri içme saati gelmeden, öğrencilerinden birinin elinde bir saz gördü. Sazın nasıl çalınacağını öğrenmek istedi. Öğrencisi şaşkınlık içinde:
- Üstadım! Az sonra zehri içeceksiniz, çalmaya vaktiniz olmayacak ve bir zevk duymayacaksınız, dedi.
Sokrates, ölmeden önce son dersini verdi:
- Evladım! Asıl zevk çalmakta değil, çalmayı öğrenmektedir.”
Asıl öğrenme kaynağı ise şüphesiz kitaplardır. Bunu bilen nice bilgeler, bilgi kabı kitaplara hayatları boyunca hiç uzak durmamışlardır. Özellikle Hazreti Mevlana ve Mevlevilik konusundaki önemli araştırma ve inceleme eserleriyle tanınan merhum Abdulbaki Gölpınarlı, aynı zamanda iflah olmaz bir kitap düşkünüydü. Üstad, bir gün Sahaflar Çarşısı’nda bir kitapçıya uğrar, kendisine takdim edilen kitabın çok değerli bir eser olduğunu görünce âdeta ağzının suyu akar. Derhal fiyatını sorar, kitapçıya, yanında o kadar parası olmadığını, biraz sonra geleceğini söyleyerek dışarı çıkar. Derken bir süre sonra tekrar gelir, istenilen parayı verip kitabı alır. Fakat bu arada ilginç bir görüntü ortaya çıkar. Kitapçı, Gölpınarlı’nın ayaklarında ayakkabı olmadığını görür. Nasıl olsun ki eskilerin, “mecânin-i kütüp” dedikleri kitap delilerinden biri olan üstad, yeni aldığı kunduraları değerli bir kitabı elde etmek için hiç tereddüt etmeden satmış, evine yalın ayak gitmektedir. Görüldüğü gibi, bazen ayakkabı bile, bilgi kabı olan kitaba hizmet ediyor.
Okumayan insan; zihnini çalıştırmıyor, fikir jimnastiği yapmıyor demektir. Bir kitap veya yazı okuduğumuz zaman, onu kaleme alan yazarla sohbete dalmış oluruz. Okuduğumuz metin, bize yazarın düşüncelerini söyler; biz de o fikirleri zihnimizde tartarız, kabul veya reddederiz ki böylece biz de düşünmeye başlarız. Okuma, düşünceyi besleyip düşünme yeteneğimizi geliştirir ve kelime hazinemizi genişletir. Okuma sayesinde konuşma kabiliyetimiz gelişir, düzgün ve güzel konuşur, güzel yazar hale geliriz.
Montesguieu, “Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği bir üzüntüm olmamıştır.”diyor. Okumanın insanları bilinçlendirdiğini ve dinlendirdiğini vurgulamak istiyor. Dinlenirken hem de bilgi sahibi olmak, insanlara çok şey kazandıracaktır. Büyük Önder Atatürk, ”Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, aymazlık ve yıkım artar.” derken; okumanın, okuma alışkanlığının toplumların gelişmesinde, çağdaş değerlere ulaşmada en önemli etkenlerden birincisi olduğunu belirtmek istemiştir.
F.Kafka,”İnsanı ısıran kitaplar okumalıyız; çünkü okuduğumuz kitap bir yumruk indirerek bizi uyarmıyorsa, işe yaramaz.” diyerek; okuyacağımız kitapları iyi seçmemiz gerektiğini, zamanın süzgecinden geçen, doğru, yararlı olduğu zaman içinde anlaşılmış, eleştirisi yapılmış kitaplar olmalıdır, diyor. Okuyacağımız kitaplar ilgimizi çekmeli, bizi etkilemeli ve değerli olmalıdır. Okudukça hangi kitapların daha değerli olduğunu sezecek, anlayacak; böylece daha sağlıklı seçimler yapabileceğiz.
Sözün özü; okumak bir tutkudur, tutkun olanlara selam! Kitap okumak bir alışkanlıktır, bağımlılık halidir. Tutkusu ve bağımlısı olan ancak kitap okur. Siz bir alkoliğin rakı içecek param yok; bir tiryakinin sigara içmeye vakit bulamıyorum dediğini duydunuz mu? Kitap okumak korkulacak bir şey değildir. Hadi, bilgi deryası yolculuğuna…
YORUMLAR
güzel bir çalışma olmuş elinize sağlık. gerçekten kitap en iyi arkadaş. zamanı o kadar bol ki gece gündüz yağmur çamur, kar fark etmez her daim hazır hem de hiç bir şey beklemeden bize çok şey verir çok yere götürür. hayallerimi süsler düşüncelerimizi aydınlatır. daha ne olsun.