Delişmen ‘sevdalıma’ mektuplar..
İnternetin ortaya çıkmasıyla bozuldu sihiri; nerelerde kaldı o el yazılarıyla desenlenmiş, gülkurusu kokularına, dudak izleri, gözyaşları sinmiş gizemli mektuplar.? Nerede kaldı o hıçkırıklar, kulak çınlamalarıyla bekleyişler; her kapı vuruluşta yürek kopmaları, postacıya gönül koymalar.. nerede kaldı?
Geriye dönüş imkansız gibi görünse de, geçmişin anılarını tazeliyorum ekrana takılı gözlerimi oğuşturarak; bu mektup hiç bitmeyecek!
Oysaki, her gün birer birer eksiliyoruz; varoluş yokoluşa yenilirken, tekrar yaşayabilmek için tükenişe koşuyoruz isteksiz, satır aralarında sıkışıp kalıyor yaşanmamışlıklarımız..
Seninle sırılsıklam bir ‘bahar’ gecesi tanışmıştık. Bir bilinememezlik çekmişti beni sana..Ensemi okşayan ılık nefesin, bin yıllık rüyalarından uyandırmıştı içimde uyuttuğum dişi devi.. Bastırılmış ne varsa bir anda fırlayacakmış gibi yırtıyordu kaburgalarımı, yüreğimin atışını gizleme, heyecanımı dizginleme girişimim boşunaydı.. Bırakmıştım kendimi kollarına senin..Kayalardan süzülüp akan ışıl ışıl bir şelaleye dönüşmüştük.. Anlayamadığım, tarif etmekde zorlandığım rengarenk bir duygu yumağına sarılmıştım, kilimlere desen olmağa hazır.. Halılar gibi ilmik ilmik, çözülmesi imkansız, duygu yüklü, suya susamış toprak gibi..
O gece yarısı eve döndüğümde, çocuklarımın yüzüne bakamadım.. Uzunca bir banyo çekmek istemiyle kıvrandım..
Bu saatta mı.. içerden birilerinin ‘nerede kaldın bu saatta..’ diye sorgulayan gözleri aklıma ilişti kaldı..Gözler hapisanesinde büyütülmüş olmaklığımı kavrayamassın.. erkeklerin bunu anlamasını beklemek boşuna biliyorum …ama buna rağmen kadın olmamdan şikayetçi miyim? Hayır..
Odama kapandım.. Karar verdim, seni bir daha görmeyecektim..Utanmak mı? Belki.. hayır .. neden?
Vucudumda, evinde bıraktığımı sandığım sıcaklığın geziniyordu hala, dingin, umarsız.. Kasıklarımda bilinmez tatlı bir sancı..Hiçbir şey giymeden kuştüyü yorganımın altına süzüldüm.. Mutlumuydum.. Mutluluk bu mu demek.? Bilmiyorum..
Sanki, seni uçurumların kenarından çekip almıştım, karanlık kuyuların ağızlarından sökmüşüm ellerini..Seni, sana yabancılaşan senden kurtarmağa çalışmıştım.. Bu, sanki bana ilahi bir güç tarafından verilmiş bir görev duygusuydu..
Seni, seni tüketmeğe yeminli bir senden kurtarmıştım.. peki ya sonra.. sonrası ne olacak bu tür ilişkinin??!
‘Bu günü yaşamalız’ diyordu.. telefonda titreyen sesin.. ‘Bu günü yaşamalıyız, zira yarın kimseye vadedilmemiştir..vadedilmeyen, belli olmayan bir yarın için, bugünü zehir etmenin anlamı olabilir mi? ‘
Güneşin ilk ışıkları odama gizlice girmeğe çalışırken; biz hala telefon iki ucunda sanki sabahı müjdeme yarışına soyunmuştuk.. Nefesimiz mesafeye inad birleşiyordu bakır kablonun en sıcak yerinde..
İnanılmaz bir hızla hayatıma giriyordun.. Korkuyordum.. Ben, hiç bir yere bağlanmak istemiyordum.. Ne sana, ne bir başkasına; ne de bu ülkeye..Bu benim gerçekliğimdi.. bunu bilmen, unutmaman gerekiyordu..Ne sana, ne de bir başkasına..Tekrar evlenmek, birisinin karısı, malı olmak.. hayır bu tür ilişki ve baskıya dayanacak gücüm yoktu.. ne de böylesi bir yaşantıya hazırdım, hazır olabilirdim..Denedik.. üç dört gün birlikte olduk.. saatlarca.. konuştuk.. konuştum daha doğrusu.. seni dinlemeğe zorladım çoğu zaman olduğu gibi..sana, tanımadığın dostlarımdan bahsettim, hastalıklarından, işlerinden, mevkilerinden ve uzun boylu onlarla geçirdiğim zamanları yansıttım..Onların ‘ beni ne kadar sevdiklerinden, ne kadar anlayışlı sevecen olduklarından’ bahsettim durdum..
Konuşmayı seviyorum, kim sevmez ki?! Yemeği, gezmeyi, değişik yerler, yüzler görmeyi, onlarla tanışmayı.. seviyorum.. Bak ‘Seviyorum’ dedim.. Çünkü, bir kez olsun sana ‘seni seviyorum’ demediğimden yakındın durdun.. Peki, ‘seni sevmiyordum’ da senin yanında ne işim vardı benim saatlarca..Bu ‘sevgi’ kelimesini sözcüklerim arasına almamamdan rahatsız olan sensin..Oysaki benim sevgim, hareketlerimde gizliydi.. onlarla ete kemiğe bürünüyordu.
‘Ben böyle yetiştim.. sevgiden uzak, yoksun..Canın isterse..işine gelirse..’ dediğimde küplere bindin..Anımsıyorsun değil mi? Senden hediye almadım diye getirdiğim yemeği çöpe fırlattın..Gözlerinde delişmen bir haz vardı..Beni okşarken de seni izliyordum, aynı gözler, delişmen ve doyumsuz.. Parmakların en gizemli yerlerimi dolaşırken aynı hırçın duygu..
‘Sevgiden’ açıldığında bana neler oluyor bilmiyorum.. karabasanlar basıyor, boğazıma birşeyler düğümleniyor.. neden kızdığımın, çabuk sinirlenebildiğimin farkında olmuyorum belki de..Evet, belki de üstüme çok gelindiğinde böyle bir histeriye kapıldığım oluyor.. Zorlanmak istemiyorum.. hiçbir zaman, hiçbir kimse tarafından..
Beni olduğum gibi kabul etmeliydin.. tabii ki ben de seni.. seni değiştirmek, yönlendirmek gibi bir tutkum olmamalıydı; senin de..
Bazen, henüz ağzından bir kelime çıkmadan ne söylemek istediğini; ne düşündüğünü söylemeden, hemen ne düşünebileceğini tahmin edip acele davrandıklarım, seni yargıladıklarım anlar oldu, biliyorum..Seni denetlediğim anlarda, senden süphelendiğim anlarda oldu..belki sen bunları hep gördün, hissettin ama çoğunu sırf ben ‘ üzülmeyeyim’ diye bana açmaktan çekindin..
Bana, benden daha fazla değer mi verdin? Bilmiyorum..
Anımsarsan, ben kendimi de eleştirip, ne tür insan olduğumu tarif ettiğim zamanlar olmuştur..
Ben, sana nazaran daha açık yürekliyim, bunu biliyorum..
Bu mektup hiç bitmeyecekmiş gibi, uzayıp sana ulaşmadan son bulacak gibi bir duygu varki içimde, söküp atamıyorum..
Evet bu mektup ‘devam’ edecek.. yazıp atamadığım, yırtıp attım onca sayfaların yerini tutmasa da, bu mektup bitmeyecek, sürüp gidecek…
Ne zaman tekrar yazarım bilmiyorum..
Postacı kapını ne zaman çalar bilmiyorum..
Ne zaman, zaman bulur beni okur yanıtlarsın, yanıtlar mısın; bilmiyorum..
Bu mektup hiç bitmeyecek, yalnız bunu biliyor, bunu yazıyorum..
Seni kucaklıyorum hep
Volkan Kemal
8 Mart 2004
SABİTE TUR GÜLERMAN-MÜMKÜNMÜ UNUTMAK GÜZELİM NEYDİ O AKŞAM
www.youtube.com/watch?v=J3L895EQH0o
YORUMLAR
bitmez, asla bitmez bu mektuplar sevgi dolu bir kalpten...
çok güzel yazıyorsun Volkan, sevgiler...
Volkan70
Tesekkurler Guldalli
dostlukla hep
Volkan70
Kucakliyorum
Dostlukla hep