EBRULİ KENTİN NAZLI HİKAYELERİ
Sefere çıkmış ruhların ağıtları yayılıyordu,gökteki kasvetli soğuğa...
Küçük kız nefesini çekti içine;öyle ki verseydi eğer aldığı nefesi,
toprak donardı soğukluğundan.Hiçbir şey sıcak değildi,gözyaşlarından çıkan buharlar
kadar...
Felç yaratmamak için ince mimiklerinde,ağlıyordu.Derdinden değildi işte;ısınmak
için yağmurlar yağdırıyordu gözlerinden.İçindeki ateş bukadar çarparken yüreğine yüreğine,nasıl donacağım bu soğukta diye düşündü...
Çok güzel değildi gözleri,elleri,saçları...Ama kederlendiği günler,hüznün güzel yüzü olurdu.
Hüznü taşımak adına,çok güzelleşirdi uzuvları...
Hani yaşıyorsan bir şeyleri,çok hissetmelisin der gibi..Der gibi,taşıyordu acılarını...
Kahverengi gözleri sabitlenmişti,yerdeki binlerce ayak darbesi yemiş halıya...
Düşünüyordu...
Başka hangi eylem ona bukadar yakışıyordu ki zaten...Gülmenin tarifini bilmiyordu henüz,
hiç bir vefalı eylem yoktu kapısını çalan ve ansızın ruhuna dalan.O hep ağlayarak ısınırdı,
yakından tanırdı ağlamayı,tarifini yap deseler,
heralde tek bir damlayla anlatırdı ağlamanın ne olduğunu...
Ağlarken gözlerini bir şeylere sabitleyip dalar;yumuşacık bakışlarında keskin anıların filmini çevirirdi...
Dağınıktı saçları,yeni açılmaya başlamış gül gibi.Uzanmaya çalışıyordu saçlarının telleri,
yüzündeki yaşlara.O dikensiz bir güldü,kıvrımlarıyla yaşlarına uzanamayan ;
ama yaşlarıyla kıvrımlarını besleyen...
Her yer kapalıydı,gazeteler gene de geçiriyordu ayazın çarpıcı soğuklarını...Aslında hiçbir şey,vücudundaki pencereler kadar acıya açık değildi.Gazeteler de koruyamazdı ,ruhuna üfleyen acının soluklarını...
İlk defa sesi duyuldu,sessizliğin cirit attığı,kahverengiye bulanmış,kasvetli,izbe yerde...
Dayan dedi,dayan yüreğim...
Her şey durdu,sessizlik durdu,ses durdu,her şey sustu...
Hep bir şarkı söylerdi,teselli diye söylediği yalanların ardına.Şimdi sıra şarkıdaydı,
soğuk bile çekilip kenara,tuttu nefesini,sabırsızlıkla bekliyordu artık olacakları..
Sesi:buğulu,uçurum gibi derindi...Tutunmazsan umuda ait bir cümleye,
düşerdin sesinden ağıtlara...
Başladı...
Her şey sustu...
Konuşma vakti hüzünlere bulanmış notalarındı...
Soğuk günlerde
Isıt ellerini/zor değil ki hiçbir şey/
Yak yüreğini/yak geçmişini/yak nefeslerini...
Unut her şeyi/kapat gözlerini/dal karanlığa/incit kederlerini
Zor değil ki hiçbir şey
Yak yüreğini/yak geçmişini/yak nefeslerini...
Unutma
Gün doğacak birgün
Unutma
Gün doğacak birgün
Ve sen gülecesin
Ve hep güleceksin...
_Bahar Liman_
Arkadaşlar,hikayelerim kısmına eklemem gereken bir yazıydı,fakat dalgınlığıma geldi,devamı o bölümde yer alacak..
sevgiler;)
YORUMLAR
:)))
insan hocasına beğenmedim der mi.bir de idare eder demiş bak şuna:))
neyse galiba biraz beğenmişiz o da yeter.
hem zaten içinden geleni yaz ,etkiliyi boşver.ama her zaman şiirlerinde kendini aş,verdiğin duygu sade ama anlatımın süper olsun.bunlar benim için de geçerli tabi.
madem özledin gelelim sayfana yaz bir şiir bea:)
Soğuk günlerde
Isıt ellerini/zor değil ki hiçbir şey/
Yak yüreğini/yak geçmişini/yak nefeslerini...
Unut her şeyi/kapat gözlerini/dal karanlığa/incit kederlerini
Zor değil ki hiçbir şey
Yak yüreğini/yak geçmişini/yak nefeslerini...
Unutma
Gün doğacak birgün
Unutma
Gün doğacak birgün
Ve sen gülecesin
Ve hep güleceksin...
tatlı bir deneme olmuş.Beğendim en azından idare eder..:) bitişi güzeldi...bitiş çok önemlidir benim için...nasıl başladığı değil nasıl bittiği her zaman daha önemlidir...ben etkili bir yorum yapamam beliscim...içimden geldiğince yazarım...şiirlerim de öyledir.ama senin etkili yorumların çok güzel...özlemişim vallahi :))
Dağınıktı saçları,yeni açılmaya başlamış gül gibi.Uzanmaya çalışıyordu saçlarının telleri,
yüzündeki yaşlara.O dikensiz bir güldü,kıvrımlarıyla yaşlarına uzanamayan ;
ama yaşlarıyla kıvrımlarını besleyen...
Her yer kapalıydı,gazeteler gene de geçiriyordu ayazın çarpıcı soğuklarını...Aslında hiçbir şey,vücudundaki pencereler kadar acıya açık değildi.Gazeteler de koruyamazdı ,ruhuna üfleyen acının soluklarını...
bir insanın dramı başka türlü anlatılmaz ki....