- 481 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HATIRA DEFTERİNDEN BİR SAYFA
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 13 Haziran 2016
……………………………………………..
Siz saygıdeğer okurlarıma, hatıra defterimden bir sayfa açıyorum. Yazacak o kadar güzel şeyler var da, ben az ve öz konuşmayı severim. Sohbetim baş ağrıtmaz, can incitmez kanaatindeyim. Askerlikten sonra, iş hayatımdan, memurluk ve idarecilik yıllarımdan, güzel anılarımı sizler ile paylaşmak istedim. Yukarıda da dediğim gibi, inşallah sohbetim baş ağrıtmaz, can incitmez. Çünkü ben, öldükten sonra da iyi şeyler ile anılmak isterim.
Ben çiftçi çocuğuyum. Askerlik dönüşü çiftçilikle uğraştım. “Toprak Su” işlerinde işçilik, Milli Eğitimde, Sağlık Teşkilatında memurluk ve Aileden Sorumlu Gaziantep Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Şef kadrosunda, yaklaşık olarak 11 yıl, İl Müdür Yardımcısı konumunda görev yaptım. Ömrümün büyük çoğunluğu basında geçti. 1976 tarihinden, 1980 yılına kadar ulusal basında, daha sonra da, yerel gazetelerde ve kültür sanat , edebiyat dergilerinde hala, yazmaktayım. Rahmetli Mehmet SAĞLAM vardı. Bu değerli basın mensubu, davranışları ile örnek bir insandı. Gaziantep Devlet Hastanesi Müdürü Bahri SÖNMEZ vardı. Bu da, âmir değil, çok değerli bir dosttu. Arkadaşım Mehmet DÖNER ile bir gün çarşıda gezerken, müdürümüz Bahri Sönmez Beyi Güllüoğlu bakalavacısında, baklava alırken gördük. Selam verdik, bize buyur etti. Sağolun dedik. Yaho, içeriye girerseniz birer havuç dilimi yeriz. Yoksa ben baklava yemek için, akşam Müdür Hanımın Misafirlerini bekleyeceğim. Bana akşamı bekletmeyin, buyurun dedi ve bizi içeriye aldı. İkramını kabul ettik. Eşi Figen Hanımda Hastane Müdürü idi ama, nasıl bir müdür idi ? Tartışılmaz bir hanım efendi kişiliğine sahipti.
Sevgili okurlarım artısıyla, eksisiyle öyle insanlar gördüm ki, kişilikleri ve görgü kuralları başka başkaydılar. Bir gazeteci arkadaşımız var, burada adından söz etmeyeceğim. Adından söz edersem, yanlış anlayanlar olur diye düşünüyorum. Kendisi çok zengin birisi değil. Fakat, bürosunun temizlikçisine, kendi içeceği çay bardağını doldurtmaz, ve kendi çay içtiği bardağı ona yıkatmaz. Ve derki, “hiç kimse, hiç kimsenin hizmetçisi olmamalıdır. Sen büroda görevlisin, büronun işlerini yapıyorsun. Benim şahsi hizmetçim değilsin” der. Bu durum bana, Hz Ali’nin bir olayını hatırlattı. Hz Ali atın üzerinde giderken, elinden kılıcı yere düşmüş. Hz. Ali atın üzerinden aşağıya inerek kılıcını almış. Atına tekrar binmiş. Sahabelerinden birileri “Ya Ali, biz kılıcının yere düştüğünü gördük. Alıp sana verecektik” dediklerinde, Hz Ali şöyle cevap veriyor. “Biliyorum, verecektiniz. Ama dilim emir buyurmaya alışmasın” demiş.
Gaziantep Üniversitesinde gerekse hocalarımızdan, gerekse çeşitli birimlerde çok tanıyıp sevdiğim dostlarım var. Gördüğüm ve bildiğim kadarısıyla mükemmel insanlardırlar. Geçmişte, Üniversitede yeni göreve başladığında, kızım bir olumsuzluk ile karşılaşmış. Burada o olumsuzluktan söz etmeyeceğim. 17 Mayıs 2016 günü, oğlumun işe başlaması nedeni ile, yolum Güvenlik Müdürlüğüne düştügünde bu olumsuzluğu hatırladım. Ve oradaki güzel insanları gördüğümde, kızımın rastladığı olumsuzluğun bu defa, tam tersini gördümm. İki gün Güvenlik Müdürü Sayın Hamza POLAT ile, kısa bir sohbetim oldu. Gerekse aileden aldığı terbiyeden, gerekse dini inancından olmalı. İnsancıl davranışları bütün dikkatimi üzerinde topladı. Asıl söylemek istediğim şudur. Güvenlik Müdürü Hamza Polat Bey, Göreve yeni başlayan bir güvenlik görevlisine, güvenlik elbisesini verirken, “Askerimiz, polisimiz nasıl vatan ve namus bekçisi ise, biz de. kendimizi onların yerine koyacağız. Bizde vatan ve namus beçisiyiz” dedi.
Ben burada, kendisini canıgönülden kutluyorum, selam sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Böyle zor bir göreve, böyle bir zat’ı muhterem gerek. Başarılı çalışmalarında kolaylıklar diliyorum. Yüce Allahım beni yanlışa düşürmez inşallah!
Sevgili okurlarım. Her zamanki dediğim gibi. Beni unutmayın, sohbet köşemde sizler ile yine buluşalım. En güzel ve mutluluk dolu günler, hep ve hepimizin olsun. Hoşça ve dostça kalınız diyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.