- 646 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Okuıdukça
Okudukça yeni duygularla, yeni düşüncelerle, yeni davranış biçimleriyle tanışıyor insan. Özellikle seçkin, klasikleşmiş yapıtlar, hayranlık, kimi de şaşkınlık uyandıran soluklu nice yaşamları, saatler içinde yaşatıyor bize. Beynimiz, dolayısıyla yaşamımız eşsiz olanaklarla buluşuyor.
Çoğu kez yüzeysel, kısır, tekdüze olabilen günlük yaşamımıza en kolay ve ucuz yolla anlam, değer, güzellik katıyor seçkin kitaplar ve öbür düzeyli okuma araçları. Kendimizden başka, yakın-uzak insanları zayıf-güçlü, iyi-kötü, değerli-değersiz, çağcıl-çağdışı tüm özellikleriyle tanımamızda oldukça etkili oluyor okuduklarımız.
İnsan, hayvan, bitki, taş, toprak, yer, gök, su, hava yepyeni anlamlar kazanıyor gözümüzde. Yaşamı acı- tatlı tüm gerçekleriyle kavramada bir hayli yol aldığımızı; onun, tüm acılarına karşın, yaşanmaya değer olduğunu iliklerimize dek bir kez daha algılıyoruz okudukça. O bir üst duygu ve bilinçle daha sıkı sarılıyoruz yaşama.
Çalıkuşu’nu, Yeşil Gece’yi, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nu, Huzur’u, Sinekli Bakkal’ı, Kiralık Konak’ı, Yaban’ı, Fahim Bey ve Biz’i, Ekmek Kavgası’nı, Anayurt Oteli’ni, İnce Memet’i, Teneke’yi, Üç Anadolu Efsanesi’ni, Demirciler Çarşısı Cinayeti’ni, Ağrı Dağı Efsanesini, Devlet Ana’yı, Ay Büyürken Uyuyamam’ı, Ölü Deniz’i, Adı Aylin’i, Kalan’ı, Ölmeye Yatmak’ı, Fikrimin İnce Gülü’nü, Parasız Yatılı’yı, Evlilik Savaşları’nı, Yenişehirde Bir Öğle Vakti’ni, Yalan’ı, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu’yu, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’nı, İshak’ı, O’yu, Diz Boyu Papatyalar’ı, Uzun Sürmüş Bir Yaz’ı, Gülen Ada’yı,Gurbet Hikâyeleri’ni, Kuyucaklı Yusuf’u, Son Kuşlar’ı, Haritada Bir Nokta’yı, Büyük Gözaltı’nı, Cemo’u, Memo’yu, Tırpan’ı, Şairin Romanı’nı, Mor’u, Cevdet Bey ve Oğulları’nı… okudunuz değil mi?
Her birindeki kendine özgü tat, kesinlikle damağınızdadır hâlâ. Okumayanlara önemle önereceğinizi düşünüyorum bunları ve benzerlerini. Sanırım, onların da yaşamalarını istiyorsunuz, bu hazine değerindeki yapıtların sunduklarını. Ben de aynı düşüncedeyim; herkes yaşasın istiyorum o eşsiz güzellik, derinlik ve anlamlılıktaki kurgusal yaşamları.
Peki; Genç Verther’in Acıları’nı, Vadideki Zambak’ı, Goriot Baba’yı, Jane Eyre’i, Sefiller’i, Notre Dame’ın Kamburu’nu, Suç ve Ceza’yı, Karamazof Kardeşler’i, Diriliş’i, Savaş ve Barış’ı, Anna Karenina’yı, Bir Delinin Güncesi’ni, Kalpazanlar’ı, Drina Köprüsü’nü, Yasımı Tutacaksın’ı, Pan’ı, Göçebe’yi, Açlık’ı, Silahlara Veda’yı, Martı’yı, Gitanjali’yi, Son Yaprak’ı, İzlanda Balıkçısı’nı, Ana’yı, Benim Üniversitelerim’i, Venedikte Ölüm’ü, Martin Eden’i, Gazap Üzümleri’ni, Gulliver’in Yolculukları’nı, Masallar’ı, Pazartesi ya da Salı’yı, Şato’yu, Sokak Kızı’nı, Baraga’nın Devedikenleri’ni, Lady Chatterley’in Sevgilisi’ni, Oğullar ve Sevgililer’i, Durgun Akardı Don’u, Fareler ve İnsanlar’ı, İnci’yi, Döşeğimde Ölürken’i, Kutsal Sığınak’ı, Galile’nin Yaşamı’ını, Toprak Ana’yı, Yolları Çatallanan Bahçe’yi, Nuhun Gemisi’ni, Yüzyıllık Yalnızlık’ı okudunuz mu?
Demek okudunuz! Peki; bunları ve değerini çoktan kanıtlamış benzeri yapıtları, okumamış olanlara da özellikle önerir misiniz? Okuduklarında onlar da kendilerini, okumadan önceki kendilerinden çok farklı, çok varsıllaşmış olarak göreceklerini göğsünüzü gere gere ve de peşin olarak söyleyebilirsiniz değil mi?
Gelelim şiirlere. Okuyanların, örneğin, şu şiirleri çok beğendiklerini sanıyorum: Yunus’un “Aşkın Aldı Benden Beni”sini, Karacaoğlan’ın “Güzel Ne Güzel Olmuşsun”unu, “Elif”ini; Beyatlı’nın “Bir Başka Tepeden”ini, “Ses”ini; Haşim’in “Havuz”unu; Şatıroğlunun “Kara Toprak”ını, “Uzun İnce Bir Yoldayım”ını; Çamlıbel’in “Han Duvarları”nı, Çoban Çeşmesi”ni; Tecer’in “Nerdesin?”ini, “Kadriye Abla”sını; Bölükbaşı’nın “Uçun Kuşlar’”nı; Tanpınar’ın “Ne İçindeyim Zamanın”ını; Kamu’nun “Gurbet”ini, “Bingöl Çobanları”nı; Uşaklı’nın “Denize Hasret”ini, “Yayla Dumanı”nı; Dıranas’ın “Olvido”sunu, “Kar”ını; Kısakürek’in “Geçen Dakikalarım”ını, “Kaldırımlar”ını; Sabahattin Ali’nin “Aldırma Gönül”ünü; Tarancı’nın “Gün Eksilmesin Penceremden”ini, “Memleket İsterim”ini; Saba’nın “Nefes Almak”ını; Eyuboğlu’nun “Türküler Dolusu”nu; Dağlarca’nın “Kızılırmak’”nı, “Türkçe Katında Yaşamak”ını; Kanık’ın “İstanbul Türküsü”nü, “Anlatamıyorum”unu; Oktay Rıfat’ın “Yaban Gülü”nü; Necatigil’in “Nilüfer”ini, “Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca”sını, “Abdal”ını; Berk’in “Rondo”sunu; Külebi’nin “Hikâye”sini; Birsel’in “Dünya Şarkısı”nı; Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri”ni, “Küçük İstasyonlarda Akasya Ağaçları”nı; Onur’un “Bir Şarkı Söyle Yavrum”unu; Asaf’ın “Pay”ını; Uyar’ın “Türkiyem”ini, “Büyük Gurbetçi”sini; Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim”ini, “Anadolu”sunu; Eloğlu’nun “Dayı Bey”ini; Cansever’in “İnfılak”ını; İlhan’ın “Ben Sana Mecburum”unu; Anday’ın “Rahatı Kaçan Ağaç”ını, Halman’ın “Sevgi Yarın”ını; Süreya’nın “Üvercinka”sını, “Öğle Üstü”nü; Ayhan’ın “Şiirin Deniz Kıyısı’ndaki Sesi”ni; Akın’ın “Kestim Kara Saçlarımı”nı, “Nazım Nazım”ını; Yavuz’un “Ölüm ve Zaman”ını; İnce’nin “Adıyla Başlarım Onun”unu; Tamer’in “O Eski Bir Güvercindi”sini; Behramoğlu’nun “Bir Gün Mutlaka”sını, “Her Şey Şiirdir”ini; Durbaş’ın “Mavi Serçe ve Kardan Adam”ını; Özel’in “İçimden Şu Zalim Şüpheyi Kaldır Ya Sen Gel”ini; Aysan’ın “Bir Yalnız Nar Ağacı”nı ve Nazım Hikmet’in “Salkım Söğüt’ünü”, “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı; Anday’ın nefis çevirisiyle “Senelerce senelerce evveldi/ Bir deniz ülkesinde/ Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz/ İsmi Annabell Lee,/ Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten/ Sevmekten başka beni.” diye başlayan Poe’nun şiirini.
Bu şiirlerden çok hoşlandıklarını düşünüyorum okuyanların. Okumayanlara da özellikle önereceklerini.
Okuma ürünleri bunlar mıdır yalnızca? Elbette Hayır! Hem adlarını andığım şair ve yazarların hem de adı anılmamış olanlardan birçoğunun çok değerli öykü, roman ve şiirleri vardır kuşkusuz. Roman, öykü ve şiir dışında gezi yazıları, röportajlar, oyunlar, denemeler, inceleme yazıları, eleştiri yazıları, bilimsel çalışma ürünleri gibi daha birçok türde okuma ürünleri de var. Ömür sınırlı, okunacak kitaplar çok. Bu durumda, seçerek okumaktan ve olanak ölçüsünde kendimize çok okuma olanağı yaratmaktan başka çare yok gibi geliyor bana.
YORUMLAR
Sayın yazarım, okumak üzerine güzel bir paylaşımdı... okuma keyfi başlıbaşlına mutluluktur... insanı okuduğu kahramanın ruhuyla, yeni bir yolculuğa çıkartır... yeni kişiler, yeni olaylar, hayatlar... ben okuyacağım kitabı kitapçı raflarından dokunarak seçip almayı tercih eden biriyimdir aslında, lakin teknolojinin olanaklarından da yararlanarak okuma yapmayı severim... saydığınız roman isimlerinin sanırım tamamını okumuşum... keşke herkesokumaya bolca zaman ayırsa...Saygılar