- 448 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Siyaseten demokrat,ekonomide liberal olunur mu?
TDK’nun 2005 baskısı sözlüğünde,"Demokrat,demokrasi yanlısı " olarak ifade edilen bir kavram olarak yer almaktadır.
Bu çok genel bir ifadedir kanımca.Bunu biraz daha açmak ve detaylandırmak gerek:
Demokrat olmak,çoğulcu toplumdan yana olup,anayasal vatandaşlığı kabul etmek ve farklılıkları da "zenginlik" olarak anlamlandırmaktan geçiyor sanıyorum.
Ve I.Kant’ın ta 18.yüzyılda dile getirdiği şu cümledeki "derinliğe" uygun davranmak da gerek :
-Korkma,özgür ol,diğerlerinin özgürlüğüne ve farklı oluşuna saygı göster!
Duy değil göster!Sanırım daha emredici bir durum bu.
Ya da Hz.Muhammed’in " Ümmetimin düşünce farklılığı göstermesi rahmettir."deyişini/hadisini bir kural,düstur veya anlayış olarak kabul etmektir de.
Veya Şems-i Tebrizi’nin şu sözlerindeki "derinliği" görmek/görebilmek gerek.
-Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.Şayet Allah tıpa tıp herkesin aynı olmasını isteseydi hiç şüphesiz öyle yapardı.Farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Peki Müslüman demokrat olabilir mi diye de sık sık sorulmaktadır.
Benim buna cevabım çok nettir: Evet!
Yıllar önce bir yerlerde okuduğum tarihi anekdot bunu doğrulamaya yeter.
17.yüzyılda Osmanlı’nın sınırları içinde olan Lüd şehri köylülerin göçüyle sarsılır.İlin valisi/yöneticisi de bundan rahatsız olup,köylüleri geri göndermek ister ve müftüden görüş alır.
İl Müftüsü Hayreddin El Ramli Efendi şöyle görüş bildirir:
-Mümin kendi nefsinin nefsinin efendisidir.İstediği diyarda yaşar,istediği şehre yerleşir!
İlginç olan da bunu arşivlerden Hayim Gerber adlı bir Musevi tarihçi ortaya çıkarır.
Sahi kim daha demokrat davranmıştır ki?
Vali mi,müftü mü?
Ekonomide liberal olmak ise,kısaca özel mülkiyetten yana olup,serbest piyasayı ve İbn-i Haldun’un ta 14.yüzyılda dile getirdiği anlayışı benimsemektir.
-Bir hanedanın yükselişi döneminde çok gelirler az vergilerle toplanır,çöküşü döneminde ise az gelirler çok vergilerle toplanır.
Vergiyi artırmanın geliri arttırmadığı gerçeğini görebilmektir vesselam.
Kopenhag Kriterlerinde "pazar ekonomisi" olarak adlandırma tam da budur bence.(1993)
Dolayısıyla bir insanın aynı anda hem demokrat hem de serbest piyasadan yana olması mümkündür.Çünkü özel mülkiyet ve serbest piyasa diğer özgürlüklerin de "hayat bulacağı" alandır.Bu gerek şarttır ama yeter şart değildir.İçini zamanla yeni haklarla doldurmak ve geliştirmek de gerek/gerekir.
Hayat,girişim özgürlüğünün olmadığı yerlerde ise diğer özgürlüklerin hiç olmadığının sayısız örnekleriyle doludur.
Belki geleceğin dünyası da bu yoldan kurulacaktır.
Daha adil,daha özgür bir toplum ve dünyada yaşamak dileğimle.
YORUMLAR
Değerli Sabri bey kardeşim yazmış olduğunuz görüşleri aynen desteliyorum. Elinize dilinize ve yüreğinize sağlık. Ben de sizin bu düşüncenize ilave olarak şunu belirtmek isterim.
Dünyanın neresinde olursa olunsun, Irk milliyetçiliğinin haricinde, Dinler maddi ve siyasi hayattan ellerini çektikleri zaman, Hem o dini toplumsal yönetimde demokrasi olur hem de o dine inanan insanlar demokrattırlar. Bu yapı oturmaya başladıktan sonra, diğer özgürlükler arka arka yerleşmeye başlar. Anlayacağınız, özellikle İslam Dininin kendi yapısında ciddi bir reforma ihtiyacı vardır. Selamlar
sabri ayçiçek
Yine de şöyle düşünmekten yanayım.
İnsan hak ve özgürlüklerine bir "hak" çerçevesinde bakılmalı,dini konularda ise teologların tartışmalarına kulak kesilmeli...Ve dini olanla,tarihi olanı da ayırdetmek şartıyla.