- 634 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İltifat, Marifete Tabidir!
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
[email protected]
İltifat, Marifete Tabidir!
Sevgili dostlar! Önce şu hususu tespit edelim; sevilmek için sevmek, sayılmak için saymak, itibar edilmek için itibar etmek gerekir. Sık sık şunu söyleriz: “iltifat, marifete tabidir”. Hak kazanmak için, hak edilmek icabeder. Hak elde etme, “bu benim hakkım” demeden önce; “benim ne gibi sorumluluğum var? Bu konuda bana neler düşüyor? Elimi taşın altına sokmalıyım, yeteneğim neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyım…” demekle insanların, bize karşı bakış açılarının değiştiğini ve bize iltifat ettiklerini göreceğiz!
Devamlı; “ben” deme yerine, “sen ve siz” demeyi denesek nasıl olur? Dilimizden; “ben” sözünü kaldırsak, “biz” ifadelerine yer açsak, tenkidi, alayı, küçük görmeyi, kibirli tavır takınmayı terk etsek; inanın bana çok şeyin farklı olduğunu görecek ve anlayacağız!
İnsanlarla ilgilenmek; herkesin hoşuna giden bir yoldur. Mesela karşılaştığımız bir insan veya insanlarla selamlaşsak, hal hatır sorsak, gülümsesek, hoş sohbetler etsek, işleriyle, meslekleriyle, sevdikleri şeylerle ilgili sorular sorsak… ne kaybederiz?
Verilen ikramı reddetmemek, hediyeleşmekten kaçmamak, karşımızdaki muhatabın yaptıklarını beğenmek, değer vermek, giyimini, konuşmasını, okuduğu kitaplarını, sevdiklerini veya sevmediklerini ilgiyle ve içtenlikle öğrenip, onlarla ilgili sorular sorarak, muhataba değer verdiğimizi göstersek iyi olmaz mı?
Telefon konuşmalarında; telefonu açan biz isek, önce selamlaşmak ve kendimizi tanıtmak, sonra kısaca hal ve hatır sormak, niçin aradığımızı söylemek, konuşmamızı kısa kesmek, telefonu-eğer acil değilse- çok erken ve çok geç saatlerde açmamak, telefonda muhabbete dalmamak… karşımızdaki insanı rahatsız etmez ve aynı zamanda da diyaloga kapı aralar.
Telefonla konuşurken bile muhatabımızın, ses tonumuzdan, bu konuşmadan ne kadar mutlu olduğumuzu hissettirmeliyiz. Bizim ona değer vermemiz, onu bize samimi olarak yaklaştırır. Karşımızdaki insanın bize itibar etmesine zemin hazırlar.
Başkalarına karşı samimi ve derin bir ilgi göstermeliyiz. İnsanın yüzünde taşıdığı, sırtında taşıdığından daha önemlidir. İnsanların hareketleri, kelimelerden daha yüksek bir sesle konuşur.
Gülümseyelim. Öyle samimi ve sıcak olmalıyız ki, her sıktığımız ele, ruhunuzu da katalım.
İşe alınacak insanları seçerken, gülümsemeyi bilen bir lise mezununu, asık suratlı bir üniversite mezununa tercih edenleri görmüş ve duymuşsunuzdur.
İsimleri Hatırımızda tutalım. Sıradan bir adam bile kendi ismine dünyadaki bütün isimlerden fazla önem verir. Bir insanı uzun zaman sonra hatırlayıp, ismi ile hitap etmek, büyük bir iltifat kabul edilir. Fakat ismi yanlış hatırlasak veya yanlış telaffuz edersek, bu, zararlı olabilir. Adam yeterince önemsenmediğini düşünüp, gücenebilir.
Dinlemeyi Bilelim. Dinleyen birisini bulduğumuzda dinletmeyi sevmeyenimiz yoktur. Heyecanlı dikkat ve ilgiden zevk almayacak insan yoktur. En sert, en saldırgan, tenkitçiler bile sabırlı ve sevimli bir dinleyici karşısında yumuşarlar. Böyle dinleyiciler zehirini akıtan tenkitçinin dilinin tutulacağını bilirler ve sabırla zehirini akıtmasını beklerler.
İnsanların İlgilerini Paylaşmamız gerekir; Bir insanın gönlünü kazanmak için onun ilgilendiği konuları konuşmanın çok etkili olduğu bilinmelidir.
Başkalarına Önemli Birisi Olduklarını Hissettirmeliyiz; Başkalarına, size nasıl davranılmasını istiyorsanız, öyle davranın. Hepimiz saygı görmek, samimiyetle takdir edilmek isteriz. Hakkımızda güzel sözler söylenilmesinden hoşlanırız. Önemli birisi olduğumuzun fark edilmesinden mutluluk duyarız. Evet, hepimiz önemli birisi değil miyiz? (11 HAZİRAN 2016)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.