- 1373 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TEMSİLİ DEMOKRASİ (PROJE)
Bu yazı temsili demokrasinin halkı nasıl temsil edeceğini anlatan bir somut çözüm önerisidir.
Bu işin böyle olmayacağı ta başından belliydi. Temsili demokrasinin Atatürk’ün ölümünden beri halkı temsil etmediğini herkes biliyor. Peki, niye kimse bir şey demiyor. Medya sessiz, sivil toplum örgütleri sessiz, Partiler sessiz. Çünkü hepsi temsili demokrasinin ürünü. Hepsi bu sistemden nemalanıyor.
Sistem 65 yılda oluştu. Sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve tarikat şeyhleri kimi tercih ederse, kimin üzerinde anlaşırsa ve Amerika’da onaylarsa o parti maddi olarak ve taban olarak destekleniyor.
Altmış beş yıldır görev ithal bir suni görüş olan merkez sağdaydı. Muhalefette yine ithal bir suni görüş olan merkez sol denilen görüşteydi. Şimdi hepsinin kredisi bitti. Ve alacaklarını aldılar. Görevlerini tamamladılar. Aşırı sağdan bir parça kopardılar. Başındakini cemaat liderini korumaya aldılar. Ve şimdi onların Fitret devri.
Peki bu oyun daha ne kadar sürecek...? Türkiye kendi tarihine, geleneklerine uygun bir demokrasiye nasıl kavuşacak. Bunun bir yolu yok mudur?
Halkla vekili arasında komisyonculuk yapanlar nasıl berteraf edilecek...?
Bu oyuna bir çomak sokma zamanı gelmedi mi?
Siyasi partiler ve seçim kanunu ile vergi kanunu ve milletvekilinin dokunulmazlığı kanunu hemen çıkartılmamalı mı?
İşte size bir çözüm önerisi.....
Temel düşünce temsili demokrasinin yerine solun söylediğine hiç benzemeyen ve ulusal motifler taşıyan bir katılımcı demokrasi olmalıdır.
Türkiye nüfus dağılımına göre seçim bölgelerine bölünecektir. Bu büyük şehirlerde ortalama mahalleye küçük şehirlerde kasaba hatta il merkezine denk gelmektedir. Böylece küçük şehirlerde on bin oyla büyük şehirlerde yüz bin oyla bir milletvekili seçimi olmayacaktır.
Dolayısıyla kırsal alandaki tarikat şeyhleri ve toprak ağalarının ve aşiret reislerinin hâkimiyet alanı daralacak, meclisteki temsil sayıları azaldığından partilerle pazarlık payları da daralacaktır. Şu anda 150 milletvekili ile yüzde otuzlara varan ağırlıkları yeni sistemde yüzde 10’lara düşecektir.
Bizim hesabımıza göre 1500 kişilik bir temsilciler meclisi oluşmaktadır.
Yüksek seçim kurulu özerk bir kurum haline getirilecektir. Ülkemizde ki eğitim seviyesinin yüzde 90’ı üniversite mezunu haline gelinceye kadar bu kurumun geniş etki alanlı ve geniş yetkileri olan yargı ve kolluk gücü bulunacaktır.
Vatandaşlık görevi olan oy kullanmanın ciddiye alınması için ağır para cezaları ve mahkeme yoluyla hapis cezaları verecek yetkiye sahip olacaktır. Kurumda; YÖK, Türk Silahlı Kuvvetleri, devlet, sivil toplum örgütlerinin karar yeter sayısını etkileyecek ağırlıkta üyesi bulunacaktır.
Seçimler on yılda bir yapılmalıdır. Vatandaşın önüne dört sandık konmalıdır. Birinde milletvekilini, birinde hükümeti, birinde cumhurbaşkanını, birinde belediye başkanını seçmelidir. Ve seçim 24 değil 48 saat sürmelidir. Mükerrer oy kullananlar hapis cezasına çarptırılmalıdır. Seçim günleri vatandaşın seçim bölgesinde bulunması için polis, muhtar ve yargı zorlayıcı ve bağlayıcı tedbirler geliştirmelidir.
Milletvekillileri seçime bağımsız olarak girmelidir. 10 yıl uzun bir süredir. Bu sürede halka taahhütlerini yerine getirmeyenler tekrar aday olmamalıdır. Vaatler noter kanalı ile yazılı olmalı yüksek seçim kurulunca incelenmeli ve tekrar müracaat ettiğinde gerçekleştirme şartı aranmalıdır. En çok oyu alan o bölgenin milletvekili olmalıdır.
Partilerde başbakan ve bakanlardan oluşan hükümet adayları ile seçime girmelidir. En çok oyu alan iki veya üç parti veya tespit edilen bir barajı geçen partilerin hükümet üyeleri Türkiye Milletvekili olmalı ve kabineleri de hükümet adayı olmalıdır.
Cumhurbaşkanı adaylarını da halk seçmelidir. Belli bir barajı aşan veya en çok oyu alan iki üç kişi cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla ve Türkiye Milletvekili olarak meclis üyesi olmalıdır.
Belediye Başkan adayları içinde aynı sistem uygulanmalıdır. Bağımsız olarak seçime girmeli ve bağımsız olarak görev yapmalıdır. Merkezi yönetimle hak ve hukuku yasayla teminat altına alınmalıdır.
48 saat bitti. Milletvekilleri belli, hükümet adayları belli. Cumhurbaşkanı adayları belli. Hepsini halk seçti.
Sistem şöyle işleyecek. Milletvekilleri hükümetleri aday olan ve mecliste temsil edecek olan partilerden birine beş gün içinde üye olacaklardır. Akabinde partiler iki gün içinde mecliste parti grupları oluşturulacaktır. Parti disiplini hemen çalışmaya başlayacak ve partiden istifa eden milletvekili meclisten de istifa etmiş sayılacaktır. Bölgesindeki en çok oyu alan ikinci aday milletvekili olacaktır. Ölen milletvekili içinde yerine aynı süreç işleyecektir. Yani vatandaş her zaman hesap soracak ve yardım isteyecek bir muhatap bulacaktır.
Meclisin ilk işi halkın seçtiği cumhurbaşkanı adayları arasından yeni cumhurbaşkanını bir hafta içinde seçmek olacaktır. Tabiki cumhurbaşkanı seçim süreci için yeni esaslar mutlaka oluşturulmalıdır.
Cumhurbaşkanı ilk işi en çok milletvekili olan partiden başlamak üzere hükümeti kurma görevini verecek ve o partinin halkın seçtiği hükümet adayı mecliste onaylanacaktır.
Meclisin onayı ve diğer çalışma esasları ve hükümetin tabanı olan parti ya da partilerin meclisteki temsil oranı yeniden düzenlenecek ve demokratik hale getirilecektir.
İşte size bir çomağın temel esasları. Altını akademisyenler doldursun. Ne parti liderinin sultası kalır. Ne de çıkar gruplarının pazarlık payı..Artık parti liderinin kurşun askeri olan milletvekilleri yoktur ortada. Cumhurbaşkanı noterde değildir.
Yani gizli tek adamlık sona erer. Yani padişahlık biter. Halk en geniş şekli ile yönetime katılır. Delegelik sistemi amacına uygun kullanılır. Yani artık ne parti lideri iç ve dış çıkar gruplarına muhtaçtır. Ne milletvekili parti liderinde. Parti milletvekiline, milletvekili halka hesap vermektedir.
Seçim on yılda bir yapılacağından 10 yıllık programlarla ülkenin problemleri kısa sürede çözülür. Halkın gündeminde de siyaset önceliğini kaybeder. Herkes ekmeği ile uğraşır. Yatırım yapar. Piyasalar rahatlar. Zincirleme reaksiyon milli gücün bütün unsurlarında kısa sürede kendini hissettirir.
En önemlisi de tarikatlar ve toprak ağalarının gücü kalmayacağından kısa sürede devre dışı kalırlar. Ruhban sınıfı ve feodal sınıf için doğal tasfiye süreci çalışmaya başlar.
İsterseniz bir düşünün.....
Daha iyi olmaz mı?
YORUMLAR
Demokrasiyi erdemli,başı dik,kültürlü,ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş,birey olmanın hak ve sorumluluklarının farkında insanların katılımcı oldukları yönetim biçimi olduğuna şüphe yok.
10 yıllık seçim sürecini çok uzun bulduğumu söylemeliyim
Siyasi partiler kanunu,dokunulmazlıkların kürsü ile sınırlandırılması,tercih sisteminin bulunması,parti içi demokrasinin denetlenebilir halde şeffaflatırılması,
bunlar çok önemli
Üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gerekn bir yazı
Sağlıcakla
KATKI:
Emperyalizmin bilinen iddasıyla:"yerseniz!"
Böyle der onlar!..
Yemişsiniz, bu eklektizmdir. Türk ulus yönetselliği sorunsalına da uymaz !..
Yazınızda, emperyalizm ve işbirlikçiliğin halet-i ruhiyesi ile ilgili hiç bir yeni öneri de yok !..
Siz, II. Paylaşım Savaşı sonu İnönü Hz.lerinin ABD modeliyle geçirildiği çok partili demokra(t)sisini görmüşsünüz de, Türkiye milletvekilliğiydi, başkanlıkdı, yok yarı başkanlıktı ile istenenin, sizin yazınızdakiler anlamında "bu" olduğunu görmemişsiniz.
Göre(e)memek dizgesizliktir. Hep söylerim.
Siz, bu tedbirlerle, meclisin dekor olduğunu, yasaların Brüksel ya da Washington ve buralara akredite şirket bürolarında pişirildiğini görmüşsünüz de, buradan kurtuluşun böyle 'palyatif' önerilerle olabileceğini görmemişsiniz !..
Hele S.T.K. söyleminiz? Ortak söyleme girdiniz mi "yemişsiniz"dir! Kendi toplumsalcı algılarınızdan başlatıp , kavram, anlam ve tanım ve dahi örnek/terori/prati çıkarsamalar bütününüz yoksa, neticenin, çok farklı olmak anlamında başka türlü olabileceğini de düşünemiyorum maalesef !
Özgün değil, eklekt bir yazı okudum !..
Ama türünde site ve ülke yazınında pek az rastlanırlığı nedeniyle de, yenilik olarak hoşlanarak okudum. Emeğinize sağlık..
10/10 üzerinden puanladım yazınızı efendim.
Bu arada site üyesi arkadaşlara da sesleneyim:
Katkı yapın az bu konulara !.. Herkesi ilgilendiriyor, "aşk" gibi, eni sonu ülke aşkıdır mutlaka !
Esenkalınız, Değerli "Albayraklım" dostumuz..
Göktürkmen tarafından 8/15/2008 7:04:02 PM zamanında düzenlenmiştir.