9
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1157
Okunma
“Bu yolu görüyor musunuz?”
Sınıfın tamamı arkalarına dönüp, işaret ettiğim yöne baktılar. Aralık mikro-jaluzilerin elverdiği ölçüde otoparkın ilerisinde kalan, çelik bariyerler arasında uzayıp giden yolu görmeye çalıştılar. Trafiğin kalabalık olduğu bir saat değildi. Bir dört çeker geçti, sonra bir sarı Veloster…
Bir süre tek tük geçen arabalara baktılar; bir anlam veremeyince de dönüp bana…
“O yol bir hayal” dedim. “Bir hayalin vücut bulmuş şekli. Eğer bu sabah direksiyonu kırmasaydım Kaliforniya’ya kadar gidebilirdim. Hatta ortadaki şeridi alırsam, şerit değiştirmeme bile gerek olmazdı: Ver elini Pasifik Okyanusu.”
Aralarından cesaretli olduğunu bildiğim Craig elini kaldırdı:
“Ee, yani?”
Güzel soru… Ders maliyet muhasebesiyken Pasifik’e giden otoyol bu soruyu gerektiriyor haliyle.
“Bir dakika izin verin, anlayacaksınız.”
Sınıftan çıktım. Binanın yanına açılan kapı uzakta değildi; çok geçmeden kendimi otoparkta buldum. Arabama bindim, motoru çalıştırdım. Başımı çevirince sınıftakilerin ayağa kalkıp pencereye geldiklerini gördüm. Gülümseyip, gaza dokundum.
Araba yavaşça sınıfın önünden geçti. Otopark çıkışına vardığımda kendi kendime sordum:
“Bakalım ilk önce hangisi konuyu alternatif maliyete bağlayacak?”
Eyalet sınırına varmadan alternatif maliyet dört kere cebimi çaldırdı; dekanın telefonundan.
Yorumuyla bu öykücüğün yazılmasını sağlayan Sayın Uyumsuz Penguen’e teşekkürlerimi sunarım.