- 260 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köleci Sistemin Uyarıcıları 3
Bir kabilden milletin kurtuluşu için başka milletlerin ezilmesini uygun gören bu Yehova ve aracı, kurtarıcı, vaazlarla olan ağızların bu tür söylemleri içinde olan vurgular, Firavunun da gözettiği asıl emeldi. Firavunca, Nemrutça olan yayılmacı, istilacı istemler; Yehova’nın kendi milleti için olan istemiyle pek güzel uyuşuyordu.
Dikkat edin “Yehova’nın kendi milleti” için olan söylemleri; Yehova’sı El olan, Baal olan kişi ve kabileler; henüz Yehova’larını Mamon karakterli olmaktan kurtaramamıştılar. Yehova, kendi milleti olan İsrail’in; mal, mülk sahibi olucu çıkarlarını söyleme mantığı içinde olmakla; İsrail’in âleme yayılma siyasetini, pek bir gözetmektedir.
Firavun ve Nemrut ta öteden beri maddi monoteisti mana anlayışıyla âleme (yeryüzüne) yayılmak istemektedirler.
Yehova’nın gözettiği millet harmanı içinde (yani ezeni –ezileni olan harman içinde) dıştaki milletlere karşı birbirlerini gözetmelerini istemektedir. Yani İYehova’nın amacı İsrail dışındaki dul, yetim, sakat, yoksul olanları korumak değildi. İsrail içindeki dul, yetim, sakat ve yolda kalmışolan yardıma muhtaçları, koruyup gözetmek adına İsrail dışındaki milletlerin canını almayı, malını, mülkünü ele geçirmeyi meşru ve doğru kılan anlayıştı.
İşte bu tür kendi milletinin çıkarı için başka milletlerin ezilmesini gözetir menfate göre yapılan çıkarımlar; tam da egemeni olana Nemrut’un yayılma siyasetine göre de uygun olan çıkarımlardı. İşte Yehova; Nemrutların, firavunların işine gelen bu vaatleri de bilerek bilmeyerek ortaya, sayıp döküyordu.
İbrahim de çok zengindi. Çünkü gözünün gördüğü yerler Rabbi olan El tarafından kendisine verilmişti. İbrahim, El’in verdiği mal mülk ve kölelerle gittiği yerlere El’ e şükranlık göstermek için taş dikiyordu. Diktiği taşa da El Beyt (El’in evi) diyordu.
Böylece monoteistçe mülki takdir (egemence takdir) olanla, Firavunca, Nemrutça olan sistem arasında zamanın özgün şartlarına göre bu vaatlerden oluşan ahitnameler var edildi (efendi-köle ilişkili, türlü türlü imanı ittifaklar var edildi).
Monoteizm, ne kadar entegre içinde olursa olsundu. Monoteizm ne kadar tekçe mono bir mana anlaması olursa olsundu. Madden mülkiyetçi ilişki olmakla (kişilerin bir evinin bir arabasının olması anlamına değil de) sömürü bazlı; ezen, ezilen; sömrülen; sömürür olan; çalışan, çalışmayan; mutlu, mutsuz; zengin fakir; Özgür, köle; adaletli, adaletsiz vs. oluşla ikili ve çok karakterli olmakla monoteizm çokluk ve çoğuldu.
Bu bağlamla monoteizmin mana anlaması olan monoteisti görüş bile, ezen taraftan ezen bir üst akılken; ezilen taraftan da, direnç olan bir üst akıldı. Monoteizm; bir yanda kurtuluştu düşüncelere tevekkül eder üst akıl olurken; öbür yandan da haklı dirençle Spartaküs’ ce olur bir üst akıl olmasıyla, monoteizm yine bir mono, mana anlayışı olamayıp; çoklu, çoğulca bir üst akılın çelişkin oluşmasıydı.
Özgün şartlarına göre “arzı mevut” vaadi olan bu tür Yehwe’ce vaatlerden oluşan ahitler gereği yapılan ahitnameler de; “gözüyün gördüğü yeri sana ve soyuna verdim” deyişiyle eğer sahibi olduğu topluluğa bir mal, mülk veremiyorsa; öte dünyada bir yer vermeyi de vaat eden kurtuluştu ahitlere dönüştüler.
Köleci süreç, Mamon’du mana anlayışlı ana eksene yaptığı bağlamlarıyla türlü çeşitten koşullanmaları içinde oluştu. Günümüze kadar kendine özgü kölece anlayışın değişmeleri içinde pompalanan süreçle insanlar, her dönemde, her karmaşık süreçte; kimi umutsuz oluktan, kimi de umuttan kurtarıcılarını bekler oldular.
Kimisi umutsuz olukla kimi de ben kurtarıcıyım (mesihim) diyenin ülküsü içinde de oluşturduğu umutla; mesihim diyenin peşinde saf tutar oldular. Mesih bulamazlarsa şeyh, Şıh, veli, Derviş Vahdedi türünden deli de olsa fark etmez efendileri de çok rahatlıkla buluyorlardı.
Daha açığı değerli İsa’nın yeniden yeryüzüne ineceği, deccal, mehdi türü beklentileri hep besleyip yaratmıştılar. Başlanıştaki kölece inşacı olan öğretinin dehşete düşüren yaşanıl aşmalarından çıkarılan mana anlamaları ilerleyen süreçlerle türlü durumlar içinde kullanımdan kullanıma sokulan kurtuluştu vaatleri devreye sokmuşlardı.
Bu kurtarıcılar da, iman içinde beklenir birer kurtarıcı olacaklarından; imanı yaratmanın oy birliği içinde oluşları özgün deyimiyle icmayı ümmet, bu türden kurtarıcı fikirleri de onaylıyordular.
İcmayı ümmetle onaylanan kurtarıcı fikirlere icmayı ümmet fikir ortaklığı dayanak edildi. İcmayı ümmet çıkarımları ile kişiler ağzında dökülen monoteistçe olan kişi kararları da, sistemin meşvereti oldu. Kısacası sınıflar arası mücadelenin mana anlaması demokratik kurul kararları atfına sayıldılar.
Hâlbuki her dönem ve her koşullar kendisine özgü özel şartları kendi içinde olmakla, gerekenleri ortaya koyuyordu. Bu tür oluşmalar kendi şartları içinde vakti gelmiş zorunluluktu.
Bu kabil zorunlulukla doğuma hazır koşullar içindeki bilinçli yapılar, kendi içlerinde birini; ilgilisi olduğu kadarla oluşan bu türden bilinçle olur durumundan ödev çıkartmakla görevlendirirler. Ödev edinilen zorunlu süreci oluşan etki de ortalama olur fikir içinde, birlikte oluşuyorlardı.
İşte böylesi şartlar içinde zorunlu ihtiyacın belirdiği her dönemde köleci mantığın imanı içinde olanlar, hep kurtarıcısını bekler olmakla ikna olmaya hazır bir durum içindedirler. Olup biten sürece hep mana olur yönüyle bakmak ta yine bir sistem ifrazı olan tek yanlılığı, abartmaktır.
Baal olan, El olan Mamon sahipliği kocan olmak demekti. Bu koca olmanın anlamı bugünkü evlilik durumu olan anlamla koca oluş değildi. Ama evlilik te bir sahiplikti. Evliliğe bakarak sahiplik (koca) söylenmiş değildir.
Aksine mala mülke sahip olanın verdiği mal mülk sahipliğine bakmakla koca ya da kocan sözü söylenmişti. Evliliğin ortaya çımasıyla da sahiplik olan koca kavramı, evliliklerin içine göçtürülmüştü.
Bu nedenle koca kavramı az sona gelecek olan evlilikteki bu anlamına çok yakın bir anlamla, koca olmayı, eş olmayı da doğuracak olan mal mülk ve tekil insan olmanın figürüne SAHİPLİKTİ. Malın, mülkün sahibi olan; kulu, kölesi olan; kula takdirde bulunmasıyla efendi olan, kocaydı.
Tarihi sosyal evrim bunu şöyle ifade eder. Hoşea bap 2:16’da Rabb diyor ki; “bana kocam (İşi-Baal’im) diyeceksin” buradaki Rabb, kişi Rabb’ıdır. Malı mülkü olup ta kişilere mal mülk takdiri eden Rabb’ıdır. Baal olan da yine başka bir kişinin sahibi olan; başka kişilere takdir eden Rabb’ıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.