- 979 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HOŞ GELDİN MAHI GUFRAN!
SEVGİLİ DOSTLAR! YENİ KONYA GAZETESİNDEKİ YAZIMI SİZLERLE DE PAYLAŞMAK İSTEDİM. HAYIRLI RAMAZANLAR.
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
[email protected]
HOŞ GELDİN MAHI GUFRAN!
Yine mübarek bir ay içindeyiz! Bu ayda Kur’an hatimleri yapacağız! Kendimize çeki düzen vereceğiz! Daha önceki, hata, günah, yanlış, çirkinlik, ahlaksızlık… gibi kişisel ve toplumsal olumsuzluklara girmeyeceğiz! En azından girmemek için çaba göstereceğiz! Onun için bu aya, “11 ayın sultanı” deniyor.
Oruç bize ne anlatıyor? Yapılan hatimlerden ne gibi istifade ediyoruz? Kıldığmız teravih namazları ve beş vakit namazlar bizi ne kadar kötülüklerden alıkoyuyor? Oruçla verilen; sabır, fakirleri düşünme, veren el olma, diğergam tavırlarımızı geliştirme… duyguları ne derece etkili?
Her yıl Ramazan ayı geldiğinde bu tür sözleri söylüyor ve yazıyoruz. Vaizlerimiz vaaz kürsülerinde dile getiriyor! Bakıyoruz, anlatılanlar, bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor! Hiç mi hiç etkili olmamış ve olmuyor! Hani bir söz var, “çayca gidip, yolca gelmek” veya, “konuş konuş faydasız!” evet, böylesine bir aymazlık, böylesine bir neme lazımcılık, böylesine bir vurdumduymazlık, “ben kesemi, kasamı doldurmaya bakarım, başkası beni ilgilendirmez” hamakatı, gelen ağam giden paşam… beyinsizliği içinde yüzüyoruz!
“Sakın, Allah’la beraber başka ilahlara yalvarma!” (Şuara/213) uyarısı kime söyleniyor? Sen alınmayacaksın, ben alınmayacağım, o alınmayacak! Pekiyi Allah bunu havaya mı söylüyor? Taşa, toprağa, kayaya, oduna mı anlatmaya çalışıyor!
İbrahim’leri yetiştirmeyen toplumlar, Nemrut’ların çoğalmasına sebep olur! Diyoruz. Peygamberlerin hayat mücadelelerini okuyoruz. Çektikleri çileleri, yaptıkları reformları, tek başlarına, topluma yön vermeye çalıştıklarını, anne ve babası da olsa Allah’ı inkâr eden, tevhid’e aykırı davranışlar karşısında asla taviz vermeden, yılmadan, kimseye eyvallah etmeden, gözünü budaktan sakınmadan, ölümüne kavga ediyor ve gerekirse savaş yapıyorlar! Tek amaçları var; toplumda huzuru, barışı, kardeşliği, sevgiyi ikame etmek! Bunları bildiğimiz halde kılımız kıpırdamıyor olaylar karşısında!
Çocukluğumuzda, camilere, önce cüz veya elif ba, sonra Kur’an okumaya giderdik. Hocamız; “Müslüman mısın?” diye sorar, ardından bizler; “elhamdülillah” deyince, “ne zamandan beri Müslümansın?” diye eklerdi. Biz, bu soruya bir şey diyemezdik. Ne söyleneceğini, nasıl söyleneceğini bilmiyorduk. Ama hocamız; “kalu bela zamanından beri Müslümanız” diye cevap verirdi. Yine hocamız, “kalu bela” ne demek?” diye sorar ve cevab kendisi verirdi;
KALU BELA; bir sözleşmedir.
Bezm-i elest; “la ilahe illallah Muhammeden resulullah” Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed (SAV) O’nun resulüdür cümleleri içinde cereyan eder.
“Fe’stekım kema ümirte” Emir olunduğun gibi dosdoğru ol.
Bunun adına; “L”dan “İLL” ya demek doğru olmaktadır.
Hayat iki kelimeden ibaret; “L” ve “İLL”. Evet diyebilmek için önce hayır demeyi öğrenmek, hayatımızda; “Hayır” lara da yer vermek gerekir.
“Doğrudan Kur’andan alarak ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” (M.Akif Ersoy)
Kur’an; sakınanlar ve arınanlar için bir yol göstericidir.
Kur’an;
İnancı düzeltmek, ahlakı güzelleştirmek, dünya hayatını düzene koymak, ilahi irade, rıza ve düzene uygun bir dünya hayatından sonra ebedi mutluluklarını kazandırmak için gönderildi.
Kur’anın; “belhum adal” dediği; “hayvanlardan daha aşağı” duruma düşmemek, Kur’anla yaşamakla mümkündür.
Kur’anla yaşamak, aynı zamanda Kur’anla İletişim kurmaktır.
Ramazan geldi! İftar sofralarımız, israf sofraları olmasın. Hatim yarışması değil, Kur’anı anlama, hayatımıza uygulama yarışması yapalım! "Ne çok umre yapıyor" desinler diye umreye gidilmesin. Umre şov yapılmasın! Toplulukta, herkesin içinde gözyaşı dökmek yerine, tek başımıza, yalnız kaldığımız, geceleyin kalktığımız vakit rabbimize yönelip gözyaşı akıtabiliyor muyuz? İşte o zaman Allah’ın samimi kulu oluruz! (06 HAZİRAN 2016)
YORUMLAR
Tanrı Uludur diyerek Ezanı okumanın ne zararı vardır. Aksine daha çok faydası olacaktır. Çünkü Anadolu halkının ulusal dili Türkçe olduğundan daha net anlaşılacaktır. Arapça okumak, Arap milliyetçiliğinin bir istemidir. Selamlar.
Sayın Kazım bey madem eğitimcisiniz, enerjinizi kendi dil ve kültürünüz olan Türkçeye verseniz her halde allah sizden küsmez. Nedir bu Türk ve Kürlerin kendi öz kültüründen uzaklaşıp Arap İslam hikaye ve uydurmalarına hayranlıkları? Sürekli kendi özünden kaçmaya çalışan kitlelerde ciddi bir patolojik durum var demektir. Arab'ın Ramazan ve diğer bencillikleri bu kadar öğrenileceğine, eğer Türk kökenli iseniz, Türklerin Müslümalıktan önceki özgün kültürünü incelerseniz daha mutlu yaşarsınız, selamlar.
eğitimci/yazar
ELBETTE HER İFADENİN KARŞILIĞI TÜRKÇEMİZDE OLSA! MESELA İFADELERİ TÜRKÇELEŞTİRECEĞİZ DİYE EZANI; "TANRI ULUDUR" DİYE Mİ OKUYACAĞIZ* SELAMLAR.