- 1358 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
BİR KAMİL OĞUZ MANGIRCIKOĞLU HİKAYESİ- AY AKŞAMDAN IŞIKTIR YAYLALAR YAYLALAR. -4-
Kamil Yunanlı balıkçının gırtlağına sarıldığı anda herif can havliyle bağırdı.
-Yorgo, Stavro, Dimitri, Nikola, Gılyanti, Paraşko, Aleksis Çipraaas... Elaaa.
Efendim en sondaki ‘’Ela’’ herhangi bir isim değil. Namussuz kefere Rumca ‘’Gel’’ Diyor.
İşte o anda birden bire denizden çıkan izbandut gibi yedi Rum delikanlısı hışımla Kamil’in üzerine yürümeye başladılar. Ya o değil de denizin dibinde babalarının ‘’Ela’’ diye bağırdığını nasıl duymuşlardı hayret.
Kamil, ellerindeki süngerleri kıyıya bırakıp üzerine yürüyen bu yedi gence öfkeyle haykırdı.
-Gelin mına godumun palikaryaları. Ulan ben koskoca Eskişehir’i titretmiş adamım, sizden mi korkacağım?
Böyle demesine demişti ama karşısındaki yarmalarla başa çıkması oldukça zordu. Babalarıyla birlikte sekiz kişiye karşı tek başınaydı.
Bir iki saniye içinde Kardak kayalıklarında kızılca kıyamet kopmuştu. Kamil’in vurduğu yerden kan çıksa da herifler de ağır hasar verdiriyorlardı.
İşte aşağıda böylesine bir kavga sürerken Merzifondan havalanan bir indirme uçağı ( Valla Bedri abi siz onlara ne diyorsunuz, modeli nedir bilmiyorum. Yani bir alana paraşütle asker indirmeye yarayan uçak diyelim. Modelini ve tipini sen ya da Tacettin abi dersiniz artık)
Neyse...Merzifon’dan havalanan indirme uçağı Kardak’ın üzerine gelmişti. Dürbünle aşağıya bakan Kıdemli Başçavuş Tacettin heyecanla bağırdı filo komutanı Binbaşı Tayyar’a.
-Komutanım ! Aşağıda bir kavga var.
Tayyar Binbaşı umursamaz bir şekilde cevap verdi.
-Bizim işimiz kavgalara müdahil olmak değil Taco. ( Tacettin komutana genelde Taco derdi üstleri ve devreleri.) Bırak dövüşüp dursunlar.
Tacettin komutan bir daha baktı.
-Komutanım ! Vallahi bunlardan biri Türk. Hem de asker sanırım. Saç tıraşından belli. Zavallıya sekiz kişi birden dalmışlar. Bana iki asker kafi. İnelim aşağıya şunlara analarının hamamını gösterelim.
Tayyar Binbaşı yine oralı olmadı.
-Tacettin ! İndirme emri gelmedi biliyorsun. Bir şey yapamayız.
Tacettin komutan öfkeyle söyledi.
-Hay emrinin mına sokayım.
Binbaşı Tayyar kıpkırmızı oldu.
-Ne dedin sen ? Ne dedin sen?
-‘’Emrinin mına sokayım’’ dedim komutanım. Yalan mı? Aşağıda askerimizi parçalıyor namussuzlar.
Binbaşı daha da kızardı.
-Tacettin bak. Kafamı kızdırma. Alimallah paraşütsüz aşağı atarım seni. ‘’Sadece gözdağı verin. Mecbur kalmadıkça ve emir gelmeden indirme harekatı yapılmayacak denmedi mi bize? Şimdi ben sana iki asker verip de nasıl aşağı yollarım.
Tacettin Komutan, Binbaşı Tayyar’ın gözlerinin içine baktı.
-Ben tek gideyim?
Tayyar Binbaşı daha da öfkelendi.
-Tacetttttin..Bir laf daha edersen gerçekten atacağım seni aşağıya.
Tacettin komutan sanki duymamışçasına devam etti.
-Komutanım ! Sağda münasip bir yerde indir beni. Ben dalıyorum.
Komutan öfkeyle gürledi.
-Ulan oğlum. Bu babanın minibüsü mü? Nereye iniyorsun?
Tacettin komutan sağına soluna baktı.
-Haklısınız komutanım. Kendimi bir anda Eşrefpaşa’da sandım. Neyse, yine de ben iniyorum.
Binbaşı Tayyar daha ‘’Tacet’’ demişti ki ‘’tin’’ Diyemeden Tacettin komutan kendisini boşluğa bıraktı. Bir taraftan da ‘’ Hieeeeeeyyyt Ulannn. Karada kaplan, denizde aslan. İzmir – Eşrefpaşa’nın konaklar basan kabadayısı, Konak, Basmane, Tepecik, Eşrefpaşa, Kadifakale tüm bu mıntıkaların haracını yiyen Yedi Bela Tacettin geliyor. Savulun ulaaannnn. Diye narayı patlatmıştı. Aynı zamanda Kamil’e de ‘’Yettim yiğidim dayan’’ Diye sesini duyurmuştu.
Tayyar binbaşı uçaktaki erlere sordu: ‘’ Ulan bu, paraşüt aldı mı inerken?’’
Erler gayet sakin cevap verdiler:
-Yoooo.
Tayyar binbaşı bir taraftan erlerin sakin haline şaşırdı diğer taraftan endişe ile saçlarını yolmaya başladı.
-Gitti bizim Taco desenize.
Aynı anda Tacettin komutan da paraşüt düğmesi arıyordu açmak için ama tabii ki böyle bir düğme yoktu. Kendi kendine ‘’ Hastiiirrrr. Ulan paraşüt almamışız ya’’ Dese de bu ilk vukuatı değildi. Allah’tan kafası sağlamdı. Kaç defa kafa üzeri çakılmıştı bu paraşütsüz atlama yüzünden ama her defasında hiç bir şey olmamıştı. ( Ufak tefek çatlakları saymıyoruz tabii ki.)
Tabii ki yine tepe üstü çakıldı sert zemine. Çakılmasıyla ayağa kalkması bir oldu ve üstünün tozunı çırpar çırpmaz belindeki kasaturaya el atmaya bile tenezzül etmeyerek ‘’Allah yarattı ‘’ demeden girişti Rum gençlerine.
Her darbede ya bir göğüs kafesi kemiği üç dört parça oluyor, ya da bir elmacık kemiği artık elma püresi kemiği haline dönüşüyordu.
Işığı tamamen sönen gözler, silindir geçmiş gibi dümdüz olan burunlar, otuz ikisi birden Kardak kayalıklarına dökülen dişlerin haddi hesabı yoktu.
Velhasılı kelam Rum gençleri denizden gelen bela olarak Kamil’in karşısına dikilirken onların karşılarına da gökten öyle bir bela inmişti ki sormayın. Pardon, bir değil Yedi bela.
Tacettin ve Kamil Yunanlıları öyle haşat etmişti ki artık en benim diyen kaportacı onları bir daha doğrultamazdı. Sekiz Yunanlıyı birden denize attıktan sonra Tacettin komutan elini uzattı Kamil’e.
- Helal olsun koçum. Yaman yiğitmişsin. İyi benzettin kefereleri.
Kamil hâla burnundan soluyordu.
-Bizim balıkları yiyordu namussuzlar.
Tacettin komutan şaşırmıştı.
-Sen vatan toprağı için değil de üç beş balık için mi bunlarla dövüşüyordun yani?
Kamil bir taraftan Rum balıkçının bırakmak zorunda olduğu ızgara balıkları mideye indiriken öte taraftada ağzı dolu bir şeklide cevap veridi.
-Vatan demek balık demek, balık demek vatan demektir. Bu gün balığımızı yiyen yarın kim bilir nemizi yemeye kalkar di mi ama?
Tacettin komutan şöyle tepeden tırnağa süzdü Kamil’i
-Manyağın önde gidenisin ama harbi delikanlısın. Gözüm tuttu seni. Söyle bakayım asker misin sen?
Kamil tüm safiyetiyle ( Masumluk anlamında değil bu safiyet.) Cevap verdi:
-Valla öyleydi ama bir saat kadar önce istifa ettim.
Tacettin komutan anlamış bir şekilde başını salladı.
-Anladım. Subaydın yani. Ordudan istifa ettin.
Kamil yine saf saf cevap verdi.
-Subay filan değildim. Bildiğin askerdim ama istifa ettim.
Tacettin Komutan, karşısında bilmece gibi konuşan Kamil’e cevap verdi
-Haaa. Teskere aldın yani.
Kamil kızdı.
-Ne teskeresi yahu. Bildiğin istifa etim.
Yedi bela Tacettin’de sigortalar atmaya başladı.
-Ulan Dümbük ! Askerden mi kaçtın yoksa? Kimse bulamasın diye de taa buralarda mı saklanıyorsun?
Kamil pek yapmazdı ama bu sefer tane tane cevap verdi. Çünkü arada tüm balıkları -kafaları ve kılçıkları dahil- mideye indirmişti.
-Yav abi sen de amma küt kafalısın ha. Paraşütsüz tepe üstü iniş yapa yapa kayışı koparmışsın. İstifa ettim diyorum. Yani ‘’ Ben artık askerlik yapmayacağım.’’ dedim...
Tacettin Komutan merakla Kamil’in sözünü kesti.
-Eee? Sen ‘’ Ben gidiyorum’’ dedin, onlar da saldı mı seni? Bu mu yani?
Kamil derin bir ohh çekti.
-Aynen öyle oldu. Ama bana kazık attılar. Eskişehir’e indireceklerine Kardak’a indirmişler.
Tacettin Komutan yine merakla sordu.
-Kim? Kim sana kazık attı?
Kamil öfkeyle cevap verdi:
-Kim olacak. Deli Bedri?
Deli Bedri adını duyan Yedibela Tacettin başladı gülmeye.
-Haa haaaa haaaaa. Deli Bederos ha? Haa haaa haaaa... Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak diye tam olarak senin durumuna derler. Deli Bedros’tan kurtulup benim elime düştün ha. Vah garibim vahhh. Bak burada başbaşa olduğumuz için kızmam. İstersen şimdiden ‘’ Hay ben böyle şansın içine sı. ayım’’ Diyebilirsin. Daha sonra dedirtmem.
Kamil saf saf bakıyordu karşısındaki kumandana. Acaba ne demek istiyordu?
Göreceğiz efendim Yedi bela Tacettin komutanın ne demek istediğini....
YORUMLAR
ben neymişim yaaaaaaa şaştım kaldım...tamam bana uçakta bir şey içirdiler ondan sonrasını billahi hatırlamıyorum...olan rumlara olmuş...bu içtiğimin karışımınıda kesin bedros yapmıştır...yine günündesin hocam kalemin daim olsun saygılarımla
sami biberoğulları
Öncelikle engin hoşgörün için çok çok teşekkür ederim. Sanırım bu ailenin en güzel tarafı da işte bu sevgi, saygı ve hoşgörü olsa gerek.
Çok seviliyorsun can abim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.