- 440 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bak Mavi Bakıyorum Tekrar...
Herkesi sevmekle,
seni sevmek arasındaki farkı düşündüm, kalabalıklarımın arasında yalnızlıklarımla, yalnızımsı yaşamımdaki son çizgideki benli seni düşündüm...
Ucu körlenmiş, çiviler yırttı bedenimi, bir başka bakıyordun sen, bir başka bakıyordu onlar ve ben çok farklı bakışlarla, özgür uçan martıların gaga ucuna takıldı gözlerim...
Sivriliklerine ve uysal ürkekliğine daldı düşüncelerim...
Senin ağzından çıkan sözlerle, dudaklarının titreyişleri, akışkan acı düşüncelerinin ardında kalan gözlerinden akacakmış gibi duran kirpik uçlarını düşledim...
Dudaklardan çıkan ağıt dışı bir türküsün, namludan fırlayan bir mermi, bakışlarım puslar ardındaki gözlerinde, yüreğim delik deşik sözlerinle dolu, bir bakışının, bir gülüşünün efsanesi anlatılıyor bu şehirde, artık yüreğimle birlik çarpışlarıyla senli özlem bakışlarım...
Gel artık yansın bu ışıklar, karartma zaman ertelerine kalanlarla, sen benim gerçeğimsin ulaşacağım, ulaşmak istediğim ışıkların ardındaki...
Seni sevmenin gizemli mavisini yaşıyorum, kahkaha seslerinin arasındaki sessiz ağlama titreyişlerinle, dudağından çıkacak tek kelimeye sürgün olsun bu ömür...
Bencillik değil bu ömrümün son zamanlarını kıskanmak, bu uykusuzluğumun sürgün olduğu zamanlarda seni özlemek bu...
Uçurum başındaki kadın, gözlerimde kararsızlığın, bir adım gerisi ben, bir adım öten bensizlik, ben sensizliklerde dağılırım, dur olduğun yerde, tutunayım sana, bensiz gitme...
Sen de gideceksin, sen de kalanın ne düşündüğünü bilmeden gideceksin, ardında çürümüş yapraklardaki ayak izlerinle giderken sadece bakınacaksın...
Çıldırtasıya umutlar sarıyor beynimi, yokluğun delirtiyor beni...
An be an seni düşlemekle geçiyor bu yaşam, umut bu ya, şimdi duyulacak sesin gibi çınlıyor kulaklarım...
Boş veriyorum tüm seslere, yanıp sönen ışıklara, bir pervane böceği dolanıyor göz diplerimde, seni özlemeye başladım ben sevgili... Sesin yankılansın istiyorum, bu efkârlı düşüncelerimin arasında, gül ki yüzüm gülsün sesinle, ben senle var olmaya çalışıyorum nefeslerinle...
Gülme bana sana aşık oluyorum diye, sakın ha, söndürme o ışığı, bak mavi bakıyorum tekrar hayata... Gecelerimi katletmişsin, uykularımın belini kırarak, tutunamam artık senli rüyalara, kelimelerle savaşırken ben sana aşık olmuşum...
Kaç gecenin sonunun gerçeği bu, baş edilmez isteklerimden sana koşuşum...
Uykusuzluğun sonunda ağzımdan çıkan ilk cümleyle güne senin adınla başlayışım, ben sana aşık oldum sevgili, adınla gün, adınla şiir, adınla nefesler başlıyor artık...
Seni en çok seven, seni en çok sevecek, seninle en çok gülmelere ulaşacak ben olmak istedim sevgili...
Sana sen aşksın, sana en çok gülme yakışır, sana en çok benim sevmem yakışır demek isterim aşk, duy beni, güldür beni gülme şaşkınlıklarınla, ben de aşık oldum yeniden de...
Boş veriyorum tüm seslere, yanıp sönen ışıklara, bir pervane böceği dolanıyor göz diplerimde, seni özlemeye başladım ben sevgili...
Birikiyorsun içime, pare pare, yokluğunun hasretini çekerken, varlığının keyfini sürüyorum, aşkta ortak bir düetimiz oluyor, medcezirlerde kim fazla kalıyor diye...
Bir delta bu, adına, senin adın aşk diyorlar, senin adın devrik cümlelerimde artık...
Biz aşkın yarınlarıydık sevgili, beklemeyi bilerek uzandık bu köprüye, şimdilerde yürümek istiyoruz...
Oysa dün yokmuş aşkta, oysa yaşam bugünmüş aşkla...
Adım adım sen, bir adım ötemde ise sensin kulvarlardaki gölge, yerlere isimler yazmış çocuklar, üç adım ötemde ise senin adın...
Sana, özledim seni diyebilmem için sesinin yokluğudur endişem...
Sen saklanmış benliğinle ruhumda uçurtma uçuran çocuk gibisin ve ben saklı düşlerle baş etmeye çalışırken, unutulmazlığındır, rüyalarımdaki bekçiliğin...
Kaçışlarım senden değildir sevgili, bilirsin, yokluğun çivilerle beynimde mıhlanır...
Gecelerimi katletmişsin, uykularımın belini kırarak, tutunamam artık senli rüyalara, kelimelerle savaşırken ben sana aşık olmuşum...
Düşünüyorsun erken doğan güneşin ardındaki düşleri, kulvarlarda öksüzleşmiş yüreği, sarmalanmış sen özlemleri, bir sesin yankılanır erken doğan güneş huzmeleriyle...
Ah erken doğan güneş ardındaki ses, masallarla anlatılır bu bitmeyesiye, düşünce özlemlerin...
Sessizliğin hüküm sürdüğü bir gece, kulvarlardaki eksik yanan lamba ışıkları, amacın ardındaki düşünceler, uğrunda katledilen adımlar ve sessizliğin içindeki sensizliklerde düşünce fırtınalarım...
Hasrete veryansın eden çaresizliğim, unutulma korkusu içindeki beden titreyişleri ve umudun ardındaki ses... Bir soruyla ıssızlaşmış bakışlarımın donuk karanlığımda...
Sen benim son yalnızlığımsın, gözlerinden, gözlerime düşen son karartılarımsın, umur ve umudun ötesine atlayan düşlerimsin...
Haykırmak istediğim tüm cümlelerin, ardındaki isim, tüm sevilerimin içinde kalan tek isim sen...
Masal kahramanlarına benzemiyordu bedenim, yüreğim sevda yangınlarından çıkmıştı, sen filizleri yükseliyordu yürek dibimden ve ucu kırılmış bir dal oldu sensizlik hayatım...
Olamayasıya sevdanın dalı kırılıyordu, gök gürlüyordu, haziran başında, yağmur dökülüyordu toprağa damla damla ve ben ıslanıyordum kasvet düşleri ile...
Tek kanadı kırılmış kelebeğin acı feryat dönüşlerinde görüyorum kendimi, geçmişin tüm tövbeleri, geleceğin tüm korkuları sarmışken bedenimi, yorgun düşler sonrası dağılmış bedenimin ardında kalan umutsuzlukla sen sevgili... Yokluk zamanlarımda sevinçlerimi unutmuşken beni var etmeye çalışan sen sevgili, dağılmış saçlarınla, korku dolu bakışlarının önünde kalan sen sevgili, bir tutanakken bana, tuz buz dağıtarak bedenimi yok olan umutlarımla sen sevgili, artık zor günlere beni attığını bilebiliyor musun sevgili...
Uzayan yollar ve yolların ucuna doğru adımlarıyla uzanan adam, düşüncelerle boğuşan adam, kaybolmuş hayat peşinde koşan adam ve sen, hangi kulvar boyundaki duruşunun görüntüsü ile sen, tükenemeyen düşlerin ucundaki sen, bu düşlerle tutunmaya çalışan ben, kezzap kokularıyla derisinde yaralar açılan ruhsal kaygılı bir ben, pervasız gülüşlerle bir sen, hâlâ seni sevmelerle boğuşan bir ben, sevgi çerçevemdeki bir iç burkuluşlarıyla adımlarını hızlandıran bir ben ki unutulmazlık mührünü derime bastıran, bir ben şimdilerde...
Kulvarlar göründü zamanın akreple yelkovan arasından... Gidiştir bu dönmesine ama dönemeyesiye belki de, hayat bu tercihlerden ibarettir, bazen anlatamayız tercihimizi, oysa bir düştür bu, sadece olmasını istediğimiz ama gün gelir görülür o düşler belki de...
Hoş kal, sevdiceğim kulvar arkası ses bu, deniz çağırıyor beni...
Karmakarışık rüyaların esir ettiği bedenler, ses tınısı mahkumları, bir masalın bilinmez adsız kahramanları, bahar müjdesindeki yüz, kayıp seslerin kahramanları, hasretin esir bedenleri, sabahı geç olan gecenin bekleyişi ardındaki ses, uzat boynunu, kesilsin dudak izlerimin lekesi...
Yaşamın zor şartlarında nefes alan sevda, unutulmazlığın, efsane kahramanlarında zaten hep vardı, bu kez biz de katıldık sanırım aralarına...
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
***Herkesi sevmekle,
seni sevmek arasındaki farkı düşündüm,***
Sayın yazarımız,
inanın bende sevmenin ,aşkın, sevdanın ,hasretin böylesi güzelliğini düşündüm. Edebiyat sayfalarına en güzel imzayı atar böylesi böylesi sevmek...
Bu duygu yüklü kalemi okumalı sevgi dolu yürekler, kaleminizin izlerine hayranlığımla...
Kutluyorum efendim kalben...
Saygılarımı bıraktım...