- 1552 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
O BİR ŞEHİT KIZIYDI
....1985 yılı sonbaharının kışla buluştuğu zamanlar,annemin fıtık operasyonu nedeniyle İstanbul’da sayılı üniversite hastanelerinin birindeydik.Yurt dışından bin bir zorlukla getirilen yama, işinin ehli bir cerrahımızın eliyle yerine dikilince,endişeli bekleyişlerimiz sona ermiş rahat bir nefes almıştık. İyileşme sürecinde olsak da annem çok halsizdi ve biz sekiz kişilik odada refakatçilerle birlikte hayli hareketli bir zaman diliminin içine girmiştik.
...Hastane arkadaşlığı farklıdır denir ya öyle bir kaynaşma ,doğudan, batıdan hastalar herkesin derdi ayrı,insanlar şifa peşinde. Yatağımız pencere kenarında,yanımızda Kadıköy’den bir anne kız , diğer hastalar hallerine şükrederken onların ülke şartlarından hastanedeki imkansızlıklardan şikayetçi oldukları hissi!
...Hasta olan hanım yetmişli yaşlarda,geçirdiği mide ameliyatına bağlı olarak ağrıları oldukça fazla,iniltileri yürek burkan cinsten. İlaçların etkisiyle biraz kendine gelince de hava nasıl,taburcu olsak saçlarıma perma yaptırsam,tırnaklarım çok bozuldu şeklinde muhabbetlerdeydi.
...Annem yaşının verdiği tecrübeyle bir şeyler mi sezinledi bilmem: ’Teyze: Allah de ,Estağfurullah de!’ diyordu demesine de, karşı tarafta hiç ses yok!
...Taburcu olmamıza bir iki gün kala vakit öğleye yaklaşırken hastalar sakin, yönüm teyzeye dönük.Hani henüz dişi çıkmayan bebekler gülümser ya; o da çok masum açtı ağzını ,kaldırdı kolunu birilerine gel der gibi sabit bir noktaya takıldı gözleri...
...Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir Allah kelamı etmeyen insan, davudi bir sesle Kur’an okumaya başladı ama ne okuyuş! Koğuşta dalga dalga yankılanan müthiş etkileyici, alabildiğine gür bir ses,ömrümde duyduğum en güzel tarz,etkilenmemek ne mümkün,tüylerim diken diken!
...Sanırım doktoruna haber verildi,koridorda bir koşuşturma oldu ve görevliler teyzeye müdahale etti,oksijen maskesi takıldı derken yine derin bir sessizlik.
...Annemin sesiyle kendime geldim:
’Tülay sor kızına hanım ne yaşamış ,ne görmüş’ değil soru sormak ağzımı açacak durumda değilim.Ne zaman sonra bir cesaret ’.... abla annenize sorar mısınız ne olduğunu ?’ diyebildim.
Kızı yaklaştı anneciğine,okşadı saçlarını ...
’Anneciğim ne oldu, niye elini salladın ,kime güldün?’ Şeklinde sıraladı sorularını.
’Teyze:Yemyeşil bir yer, küçük çocuklar vardı onları çağırdım hem babamı gördüm asker elbiseleri üstünde!’
’Peki,sen çok güzel bir şeyler okudun yine okusana!’
’Teyze: Okuyamam hem ben bilmiyorum. ’
’Sen okudun biz duyduk hadi yine oku!’
’Teyze: Ben hiç bilmiyorum ki yaşlı sakallı bir dede geldi; o söyledi ben okudum... ’
Ve ertesi gün aynı saatlerde vefat etti,mide kanserinin çok ilerlediği ameliyatla da sonuç alınamadığı söylendi.Mekanı cennettir inşallah!
Vefat işlemleri tamamlanırken öğrendiğimize göre yaşlı hanımın babası Balkan harbinde şehit düşmüştü ve kimsesiz iki kız çocuğunu yetiştirmiş evlendirmişti...Otuz yıl önce bire bir yaşadığım bir anı.Annemin söylediğine göre Kur’an’ın sonunda, özellikle namazlarda okuduğumuz sureleri sırasıyla eksiksiz okumuştu.Ve ben bir ömür halâ neydi yaşadığımız diye düşünecek o davudi sesin özlemini duyacaktım.
Oda arkadaşlarımızı bir daha görme şansımız olmadı. Annemle anardık zaman zaman onu da ebediyete uğurlayınca, anısı yazılı olarak kalsın istedim.Eminim bu duruma şahit olan diğerleri de anlatıp durmuştur yıllar yılı, belki torunları kağıt kaleme bile dökmüştür.
Her şeyin doğrusunu bilen Allah’ dı (cc) ve hikmetinden sual olunmazdı.Hem kimde ne olduğunu, kim bilebilirdi O’ndan başka...
YORUMLAR
Ustadin babali kitabinda annesini ziyaret ediyor orda yatan bir hasta kizin günlüğü de siirler goruyor annesi senin bi sair olmani cok isterdim diyor ve necip fazil oluyor ondan sonra
Tülay Bostancı
Necip fazilin annesinin hasta kovuşundaki anisini animsatti hocam
Ama sonunda burdan şiir yazma yoluna girdiğini bekliyodum çünkü o oyle olmustu