- 2053 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
nene hatun/Hanım efendi, logo olarak kullandığınız bu çınarlık ismin memleketindenim ben. O anaların anası NENE HATUN, daha yaşamın baharında başlayan savaşın içinde bulur kendini gencecik yaşta.
M.Talat UZUNYAYLALI Bey’in yazdığı NENE HATUN ismini verdiği güzel kitapla daha gönüllere taht kurmuştur.
O kocaman asırlık çınar 22 Mayıs 1955 yılında Hakkın Rahmetine kavuşur..
Erzurum girişinde anısına yapılmış güzel bir anıt ve altına da ona layık güzel ifadelerle taltif edilmiş yazı. Gel ki o ve onun gibilere değer biçmek şahsen benim haddime değil, o yazılı ağıtlarda değeri değildir.
Ancak gönül dünyamızda yerleri ve vakarlı duruşları her zaman canlı kalacak...
Bütün nene hatunları kara Fatmaları ve vatan için yanan tüm gönülleri yürekten kutluyor deriiiin saygılar sunarak yerleri NURALEM NUR OLSUNLAR...
Çok sağ olun sayenizle tekrar anmış oldum...saygılarımla Hüseyin DAĞLAR
Ben nasıl görmemişim bu güzel ve duygulu paylaşımı. Arı gibi çalışkan ve çalışkan olduğu kadar da bal üreten(Yani şiir) şairenin duyguları yücelmiş ki şahikâra çıkmış sevgisi. Kutluyorum güzel duygularınızı. Kişi cennette sevdiği ile beraberdir. İnşaallah ebedi yurdumuz olacak olan firdevs-i alâda eşinizle, çocuklarınızla ve tüm sevdiklerinizle beraber olursunuz. Bu yorumu yazarken başımdan geçen bir olayı anlatayım. Aynı bu şekilde bir sevdiğim kardeşimle konuşuyordum, dini bilgileri açıklarken Yüce Rabbim bu dünyadaki eşleri öbür dünyada tekrar bir araya getirecek deyince ; Koltukta oturan kardeşimiz Yapma Süleyman abi oradada mı beraber olacağız demez mi.? Niye şaşırdın dediğimde, bu dünyada beni çok sıkıyor, sigara içirmiyor, maç izlettirmiyor orada da berabersek yandım demez mi.! Anlaşılıyor ki eşler birbirini sevmeli, saymalı, kırmamalı ve şu üç günlük dünyada birbirlerinden razı olmalı ki Ebedi alemde huzar ersinler. Nene hatun kimseyi kırmaz, üzmez, munis bir yapıya sahip. Saygılarımı bırakıyorum bu sayfaya.
Ben bu sayfaya bilgilenmek amaçlı geldim.Aslında bana beni sorgulatan bir yazıyı gördüm.Ben özelim herhalde.Hayatımda hiç yazmadım.27 temmuz da başladım.Sevgi var .Birşeyler yapabiliyor olmanın mutluluğu ve heyecanı var.Öyle bir çaba var ki,bu söze satıra sığmaz .Dünyayı bir tarafa yaptığım işi bir tarafa alıp da çalışıyorum.Ama ne yapıyor olursam olayım bu böyle .Pes etmez de öğrenmeye devam edersem ,iyi şeyler görünecek.Çok zor olsa da başaracağız.Çünkü,ben hem bilgisiz hem eğitimsiz hem de böyle bir yeteneğin olduğundan habersizim.Öyle güzel bir aşk geldi .Nereye gider kim bilebilir ki?Ama yorulmak ve yılmak yok ..Zaman da koymadım kendime ağır ,ağır ,düşe kalka ilk günleri hatırlıyorum kaç kez pes ettim.Her pes dediğim de yeni bir şiir çıktı .Eleştiriler haklı ama benim duygusallığım daha haklı.Diktim kafamı ben yapacağım dedim.Ama iyi gidiyorum.Ben sanatın her dalını seviyorum.Ve hepsine ilgi var.Bu yıl Allah izin verirse,keman dedim .Evde keman var benim sanat aşkımdan ama ev duyarsız.Ben yıllardır mutsuzum.Ta ki yazmaya başladığım güne kadar.Mutlu olduğum anları hatırlıyorum ya bir festivalde şarkı söyleyip derece aldığım,Bir tiyatroda oyunda oynadığım,bir şiiri güzel okuduğum ve öğretmenimin etkilenip defalarca okutmasın da bulduğum zamanlar olmuş.Ama yaşımız da artık bir şeylere başlamaya ne geç ne erken.Yolun yarısını geçtik ama ruhen yolun başında olduğumu hissediyorum.Yeniden doğmak gibi....Bitmesini hiç istemediğim bir rüyadayım edebiyat defterinde...Hiç bitmesin.Yüreğim hep dilimdeydi biliyorum.Şimdi edebiyat defterinde kalbim.
Nereden geldik bu konuya...
Emeğinize ve verdiğiniz bilgilere saygıyla .
Vasıflı şair konulu yazıya yaptığım yorum(şahamettin Kuzucular)
Hepimiz milletçe içimiz kan ağlıyor.Düşmanı sevindirmek yerine haydi gelin hep birlikte bir ses olup sabırla ,dualarla bu acıyı içimizde dağıtalım ki,iyi ve doğru düşünmeye fırsatımız olsun.Haydi ben desetek verdim ve istifa dedim böyle bir şeye kendimde hak bulmuyorum ama...Ne olacak hükümetler değişir önemli olan ,beyinlerdeki iş yapabilme yetisinin de aynı oranda değişiklik göstermesi mühim.Yine edep bir tâc imiş nur-u hüdâdan giy o tâcı emin ol her beladan deyip,edebimi muhafaza ettiğim gibi sükûnetin de muhafaza edilmesinden yana tavrım .Benim kimseye borcum da alacağım da yok o yüzden durumdan algıladığım ne ise kendimce yazdığımı artık sitede bilmeyen kalmadı.
Şimdi gelelim evlerimize düşen bu ateşin yaktığı yüreklere,Ne yapacağımızı düşünürsek hükümet istifa şıkkı en sonda bile yer almaz benim için .Neden ? Çünkü bu problem hükümet istifasıyla çözülecek bir sorun değil.Buna inanıyor olsaydım .Kimseden korkmam bunu dile getirirdim.Çözüm eğitim ve eşit haklarla eşit paylaşım.Ekonomi ve güneydoğu.Bunlara el atılmalı.ABD defol demeklede iş bitmiyor.İşin içinde büyüklerimiz daha iyi bilir işler var.Türkiye Cumhuriyeti Devlettir .Devlet olmanın verdiği sorumluluğun bilincinde,Gerekenleri mutlaka yapacaktır. İnancımız bu yönde.Hepimiz yüreğimiz ve dilimiz bir olsun .Bu gibi kaos ortamlarında,Sakin ve edebimizi muhafaza edelim ki,bölünüp düşmanı sevindirmeyelim
Sayın hanımefendi necva kıyak da bu konuda haklı ama hükümet istifa edince düzelecek bir iş değil bu sorun .Aklı başında bilenler de biliyorlar.Eli mahkum hale getirenler Allah ından bulacak
Yapabileceğimiz sabırla beklemek ve her zaman söylediğim gibi duaya sığınmak.
Yıllardır feryat ediliyor, Hükümet istifa çığlıkları var ama olacak olacağı buluyor.
Allahım bu milleti bölecek olan ve bu düşünceyle bize saldıranlara sen ne yapacağını bilirsin .Sana inandık ve sana güvendik.Ne zaman Allah a güvenip dayandıysam hep yanımdaydı .Şimdi bütün milletimiz için istiyorum sen bu milleti ve Türkiye Cumhuriyetini yalnız bırakma!
Amin ....Ben inandım ve güvendim hepimize aynı sükunetin inmesini diliyorum.Saygılar
Necva Kıyak adlı yazarımızın istifa etmeyi düşünür müsünüz
adlı yazısına yaptığım yorum.
Tartışabiliriz ,Konuşabiliriz her türlü sorun çözüme ulaşır ancak kavgayla hiç bir yere varamayız.Ben hep ılımlı oldum.Zaten hep kaybediyoruz .Daha fazla kaybetmeyelim.Susalım derken ,ortamı germemek adına susalım çiğnen hak ve özgürlükler için değil.Aklı başında olan konuşması gereken yerde konuşur.Susması icabediyorsa da susar.Memleket çıkarları mevzubahis ise beyaz bir suskunluk olsun sessizliğimiz.Herkafadan bir ses çıktığı için bu haldeyiz tek yürek ve tek ses olmayı başarıncaya kadar bembeyaz bir sus gelsin dilimize.Sadece ülkem çıkarları için tek ses yoksa demokrasinin gereği olan çok seslilik ihlal edilmiş olur ki, bu daha büyük bir hata olur.Ayrımcılık yok .Kim ?kimi ?kimden ayırıyor ?Et tırnaktan ayrılır mı?Ama dini,dili,alet etmeden çünkü biz çok farklı yapıda bir çok halkı bir arada tutabilen büyük bir milletiz.Büyüklüğümüze ve asaletimize yakışan gibi olabilirsek ,düzlüğü görebileceğimizi düşünüyorum.Ne olursa olsun ,iyimser bakmaya devam edeceğim nasıl bakarsak, öyle yansır bize .Herşeye rağmen ,bir gün güzel günler bizim olacak .Biz göremesek de çocuklarımıza,onlarda göremezlerse torunlarımıza ...İyi niyetin açamıyacağı kapı yok bu anahtar maymuncuk.Eline geçiren her kapıyı açar.Selam ve saygılar
Hyazicıya yaptığım Ağır Hasta adlı günün yazısına yaptığım yorum.
Ama sayfaya bir geldim sabahın körü bu saatte bu upuzuuuun yazı çekilir mi dedim kendime...Valla öyle bir çekildi ki,çekiciye gerek kalmadı yazı kendiliğinden çekildi gitti.Bir kere gülmekten öldüm.Orucum bozulmaz inşaallah kaç porsiyon pirzolaya tekabül eder yazı pek kestiremiyorum.Şive ,olup bitenin ciddiyetine rağmen ağlanacak halimize bizi güldürdü.Şimdi ben sana nasıl kızayım ?Aslında normal şartlarda ben kişi hak ve özgürlüklerini en üst seviyede korunmasından yanayım ama bu farklı.Bir de gerçek.Hükümet beni veto edebilir.
Şimdi buraya kadar rüyada bir şey yok iş bundan sonra milletin göreceği rüyada.Şöyle bir dini gerçekte var kişi görmediği bir rüyayı görmüş gibi anlatması çok günah.Ama bu rüya değil.Gerçeğin ta kendisi.
Şimdi ben ne denmesi gerekiyorsa onu deme taraftarıyım ucu kime değerse değsin.Her hükümete göre şekil alan yalakalar var ben olamadım ve olamıyacağım da .Ama bir gerçekte var kim gelirse gelsin Türkiye tam bağımsız olamadığı sürece bu zulüm devam eder.Şöyle de bir gerçek var:Eliniz mahkum.Hani hep bir bildikleri vardır başımıza gelenlerin uygulamaların da der ve sabrederiz .Yine sabırla ,ama çekilen acılarla bedeli mutlaka ödenecek olan bir zulümler zincirini bu millete Allah bir daha yaşatmasın.Bak bu güzel bir ay ve bin aydan daha hayırlı bir gece var önümüzde Kadir Gecesi.Allah elleri semadan boş dönmeyenlerin hürmetine bu gece bütün kötü ve zalimlere ,iyilik ve merhamet ihsan etsin.İstediğimizi demedik mi yıllarca olup bitene duyarlı olduk da...Ne oldu yine olan millete oldu.Ama bu yukarıda ettiğim dua kabul olursa,ki hiç şüphesiz Allah samimiyetle ettiğimiz duaları kabul edecektir.Şimdi belki diyen çıkacaktır işimiz Allah a kaldı.Evet ben gereğini yaptıktan sonra işimi Allah a bırakmayı öğrendim bu yıl.O bilir.Sonuç her zaman en kötüsü bile olsa en son itibarıyla benim lehime dönecektir.
Yazı çok güldürdü ama şimdi ağlayacağım neredeyse..Çok duygulandım.Ben hep olduğum gibi oldum.Ne ise onu demeye çalıştım.İçimden geçenleri tüm samimiyetimle paylaştım.Çünkü hiç bir merciye karşı ne borcum ne de alacağım var.
Rüya güzel değildi ,ama hayra yormaya çalıştım.Ne olur kardeşim sen de öyle yap yoksa zor olan, daha da zor olacak.Yine de rüyaları gör çünkü gözümüzde perde var arada bir açılsın.Vesileyle ben dua edeyim.Teşekkür ediyorum davetin için.Okumak keyifliydi.SENİ KIRACAK BİR SÖZÜM OLDUYSA, HAKKINI HELAL ET.saygılar.
Rom@ntik yaptığım yorum (Haso,hüso ....
Ben suyumu kazandım da içtim
Ekmeğimi böldüm de yedim
Alkışı duydum ihaneti gördüm
Sesim de oldu sessizliğim de….
Bu şarkıyı söylediğim o güzelim yıllara geri döndüm.Nil Burak tanısaydı beni o zaman bu gün kimse tutamazdı.Ama iyki de tanımamış.Hakikaten çok güzel yıllardı.Sanırım 76-77 yıllarıydı.Orta okuldayız.Sessiz kimsenin olmadığı sokaklarda fısıltı ile de olsa yanımdaki arkadaşlarıma konser verdiğim dilimden hiç düşmeyen bu şarkı.
Sende başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
Hayatta hiç bir şeyim
az olmadı senin kadar
ve hiç bir şeyi özlemedim
seni özlediğim kadar
sen de başını alıp gitme ne olur....
Gelelim asıl konuya....Ben hâlâ anlattığınız yaşantımı idame ettiriyorum.Genele pek kulak asmıyorum.Kendim gibiyim.Yolda yürümenin bile bir adabı var.Ben herkese selam veriyorum.Herkes ben değil biliyorum.Şimdiki nesil kızlarım anne sen onları tanıyormusun ki selam verdin dediğin de anlatmaya çalışıyorum.Yolun da bir adabı var yürüyen oturana borçlu.Ama böyle olmak çok zor.Anlaşılmayabiliyorsunuz iyi niyetiniz sürekli istismara açık.Hakikaten iyi olmanın bedelini ben hep ağır ödüyorum.Şimdi ne yazıyorsam tamamen ben katışıksız.Şimdi ağlıyorum biliyormusun..............
Hatta bu gün bir yazıyla siteye veda etmeyi bile düşündüm.
Kimbilir kaç kişi sevinirdi.Ya da kaç kişi üzülürdü.
Ama sevindiğim bir şey var ki, beni taklit eden bir kaç kişiye şahit oldum.Bu çok güzel.Demek ki, doğru yoldayım .Çünkü kendim gibiyim.Ben başkası olamıyorum.Böyleyim içim de dışım da siz ne görüyorsanız o görüntü de.
Ne olursa olsun ,beni yolumdan alıkoyacak olanı dinlemem çiğnerim.
Allah ım !
Ben her zaman sana inandım ve sana dayandım.İyilere, iyi olmak gibi bir ödül,kötülere kötü olmak gibi bir ceza vermişsin.Sen bilensin.Amin
8ekim 2008 rom@ntik adlı yazarın günün yazısına yaptığım yorum.
Yıldızlara ışık veren kim
Kim bu geceyi okşayan
Bir esrar ki saklıdır
Mehtap içinde
Bundan 6 -7 yıl önce sanıyorum.Bahçeli evimiz vardı.Yaz geceleri sıcak olduğu için dışarı sırt üstü yatar gökyüzünü seyrederdim.Yetmezdi....kalkar her yeri görmek için bahçenin değişik alanlarında durudum ki kayan yıldızları yakalayabilmek için.Ben asla doyamadım gökyüzünü izlemeye.Ama sanki ben yıldızları izliyorum diye yıldızlar kaymak için yarış yaparlardı.Bu kadar çok yıldız sanki onlara baktığımı biliyor gibiydi.Bir gün bir yıldız kocaman oldu ve o kadar yaklaştı ki,çok korktum.Boynum kopardı onları izliyeceğim diye.Ne olduğunu anlayamadım korkudan ne kaçabildim ne de seslenebildim.Ama o günden sonra çok takılıp kalmadım.Şimdi ne zaman yıldızlara baksam özellikle şehrin ışıklarının az olduğu alanlarda başka alemlere gider gelirim.Hani herkesin bir yıldızı var derlerdi büyüklerimiz.Biri ölünce yıldızı kayarmış.Bizde inanırdık .Ben ne zaman baksam yıldızlar dans ediyor gökyüzünde bana özel....düşününce kayan yıldızlar kadar hayatın kaydığını başımı göğe kaldırmak istemez oldum ama ben onların benim için kaydığını biliyorum .çünkü izlemekten zevk alıyordum.Bir kez bile dilek tutamadım.Aklıma gelmedi......
Yine güzel anılara daldık .....teşekkür ediyorum yüreğinize sağlık......
Sayın Salim Keteciye yaptığım çok özel bir paylaşımdı şimdi gezerken gördüm gözden kaçmış.
Duygulandık ağladık,yürekleri dağladık
Ölüm genç yaşlı demez,alır gider dünyadan
Kalanlar ibret alsın,ani olan vedadan.
Bağlanmasın çok fazla,geçsin fani dünyadan
Yirmiyedi yaşında,hayatın baharında.
Sense dokuz yaşında,çocukluk yıllarında
Çok erken veda etmiş,boynu bükük kalmışsın
Allah rahmet eylesin,hayırlı evlatmışsın.
N.HATUN
Bu iki dörtlükte benim annenizin ruhuna fatihalarla ulaşsın.Saygılarımla
Karamsar şair adlı üyenin annesine yazdığı şiire yaptığım yorum
Şimdi hazineyim ben .
Sana zebercet olsam.
Seviyorum gönülden.
Düşürme beni dilden.
Gönlünde bu taş olsam
Başında hep tâc olsam
Derdine ilâc olsam
Düşürme beni dilden.
Kıymetin bilen benim
Sevmeyi bilen sensin
Yine çekip gidensin
Düşürme beni dilden.
Taş kadar değerlisin
Elleri hünerlisin
Zebercet gibi misin?
Düşürme beni dilden
kARDELEN 26 YA YAPTIĞIM YORUM ESNASINDA ÇIKAN ŞİİR ZEBERCET
Elinizde bir ağaç fidanı varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile, eğer onu dikecek kadar vaktiniz varsa, mutlaka dikin. [el-Münavi, Feyzu’l-Kadir, 3/30]
Kim ağaç dikiminde bulunursa, onun için ağaçtan hasıl olan ürün miktarınca Allah sevap yazar. [Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/415]
Her kim boş, kuru ve çorak bir yeri ihya edecek olursa, bu amelinden dolayı Allah tarafından mükâfatlandırılır. İnsan ve hayvan ondan faydalandıkça orayı ihya edene sadaka yazılır. [el-Münavi, Feyzu’l-Kadir, 6/39; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, IV. 67-8]
Bir kimse bir ağaç dikse, o ağaç meyve verdikçe sevabı ona yazılır. [Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/480]
Müslümanlardan bir kimse bir ağaç dikerse, o ağaçtan yenen mahsul mutlaka onun için sadaka olur. Yine o ağaçtan çalınan meyve de o Müslüman için sadaka olur. Kuşların yediği de sadakadır. Herkesin ondan yeyip eksilttiği mahsul da onu diken Müslümanlara ait bir sadakadır. [Buhari, Tecrid-i Sarih, VII. 122; Müslim, Musakat 2, no: 7]
Kişi kabirde bile olsa, yedi şeyden meydana gelen sevap devamlı olarak kendisine ulaşır: Öğretilen ilim, halkın yararlanması için akıtılan su, açılan kuyu, dikilmiş ağaç, yapılan mescit, okunmak üzere bağışlanan Kur’an ve ölümünden sonra kendisine dua edecek evlat. [Münavi, 4
birgün zamanın padişahikıyafetini tedbir icabı değiştirmiş halkın içinde gezerken bir bahçede ağaç dikmeye çalışırken kan ter içinde kalmış çok yaşlı bir amca görür.
-Selamun aleykum amca.
-Aleykum Selam yavrum.
amca bu yaşta ne ağacı bu.sen onun meyvelerini ya görürsün ya göremezsin.bu yaştan sonra ağaç diksen ne olacak?
-ben görmezsem Ümmet-i Muhammed görür evladım biz dikelim de.
bu söz üzerine Fatih Sultan Mehmet Han cebinden bir kese altın çıkarıp yaşlı adama verir.
yaşlı adam:
-bak meyvelerini vermeye başladı bile
bu söz üzerine Fatih Sultan Mehmet Han yaşlı adamcağıza bir kese altın daha verir...
Sizi yürekten destekliyorum bu güzel davranış için .Hoş bir görüntüsü var.Yüreğiniz geleceğe umutla nice fidanlara
ILDIZ adlı üyenin yazgım(m) adlı dörtlüğüne yazdığım yorum.
Bu bir bakış açısıdır.Bir karşı çıkış ya da olan bitene kayıtsız kalmak olarak algılanmamalı.Kimsenin kimseyi duymadığı, duymaya tahammül edemediği bir ortamda önce havayı yumuşatmak lazım ki ,dikkatimizi toplayıp neler söyleniyor duymak için .Herkes karşılıklı konuştuğundan söylemler yeterince etkili olamıyor ve havada kalıyor.Sonuç işte herkes ortamdan yakınıp durur hale geliyor. Ben geri çekilip ,olaylara bir süre dıştan bakarak kendimi motive ediyorum.Yine söylüyorum güzel günler çok uzak değil. umutla kalın......
N. HATUN
N.HATUN
Mesaj Gönder Arkadaş Listeme Ekle Engelle Bu Yoruma Cevap Yaz Düzenle
30 Temmuz 2008 Çarşamba 11:47:28
merhaba ,çok karamsar bir tablo sanki kurtuluş savaşı öncesi bir ortamda yazılmışta ,kurtuluş savaşına bir davet var.Ben aydınlık ve çok güzel yarınların geleceğine inancım tam ve umutla beklemeye , beklerken tabi ki yanlışlara hayır diyerek tepkimide vermeye çalışıyorum.Ben biliyorum ki , aydınlık sabahlar ; her gün ışığını , aydınlık yarınlara ışıl ,ı şıl bakan gözlere yansıyor. Yine biliyorum ki,gecenin en karanlık anı ,sabaha en yakın olan zamanıdır.Neden bizler en küçük olumsuzluğu bile bu kadar çok büyüterek dev yaparız? iyimser olmak ,bakmak,hissetmek hepimizi motive eder.Aydınlık günleri görmek istiyorsak,bakışlarımız , söylemlerimiz ,herşeye rağmen güzel günler çok uzak değil diyebilmeli. sevgile kalın ....dostça kalın...aşkla kalın...ama en önemlisi geleceğe ve aydınlık günlere umutla kalın...
N. HATUN
Onurumsun adlı üyeye yaptığım yorum
Çiğnemezsen ekmeği, takılır boğazına
Tırmanmazsan dağları, inemezsin düzüne
Tüttürmezsen bacayı, bakamazsın yüzüne
Başı öne eğip de, geçmişimi silerim
__Hesap soramam sana, ben yerimi bilirim
Her şey gibi sevgi de, emek verirsen büyür
Durmaz kervan yerinde, ulaşmak için yürür
Okşamazsan çiçeği, küsüp de hemen kurur
Kor ateşe değip de, geçmişimi silerim
__Hesap soramam sana, ben yerimi bilirim
İyi akşamlar ,ellerinize sağlık...Evet hangi işe girerseniz girin sindirmeden ,pişmeden,ustaları dinlemeden başarılı olamazsınız.Şimdi bir lokma ekmek aldım ağzıma inşaallah sindirmek için var gücümüzle çiğniyoruz.Hepinizin desteği ve ilgisi çok içten.Yokuşu çıkıyorum ,yol sizin...evet usta kalemlere saygıyla eğiliyorum .Elhamdülillah yerimi de ,haddimi de bilmeye gayret ediyorum.Emek veriyorum ,severek yazıyorum,çiçek gibi hepimiz ilgiye ve sevgiye muhtacız.bu bağlamda herkes hassas ,herkes birbirinin gönlünü almak üzere de olsa herkesi ziyaret edip yazmaya çağırıyorum.Hiç yorum yapılmamış olmak üzer beni diğer arkadaşlarımıda tabi ki.....burada bulunan herkesin yüreği kıldan ince kılıçtan keskin .hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.............
Onurumsun adlı üyenin BEN YERİMİ BİLİRİM adlı şiirine yaptığım etkin yorum bende yeni gördüm etkili yorum seçilmiş teşekkürler.
MERHABA ,Belli ki sizde bu dine , Allahın emir ve yasaklarına değil ,dinin alet edilerek işlenen kötü fiillere rastlamışsınız. Oysa öyle güzel örneklerde varki ,dini yaşayan.Allah ı bilen derken,insanın önce kendini bilmesi anlamında yazdım şiiri.Eğer Allahı ,peygamberi ve kendimizi bilmeye başladığımızda,hoşgörü siz istemesenizde içinizde kendiliğinden gelişmeye başlıyor.Öyle oluyorsunuz ki,eleştirmek değil,kendi kusurlarınızı görmekten başkalarına söylemeyi unutuyorsunuz.İnsan bu seviyeye ulaştığı zaman yakınmaları da ,aşırı tepkileri de yapıcı ,onarıcı, birleştirici bir havaya giriyor.Bunu ben yaşadığım için ifade ediyorum.Biz tarihte yaşamış ,ender bir milletiz.Yıllarca nasıl hükmettik ki bu kadar geniş bir alana ? Hoşgörü,İslamın temel taşı . Bence Türkiye İslamın yaşandığı tek yer.Neden dinimizi ve gereklerini iyi tanıyan bilen bir kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK bu hale geleceğimizi keskin bakışıyla ,ileri görüşle ,ilkerini tayin etmiş.Öylese,endişeye gerek yok .Biz hukuk devletiyiz.Ama üzüldüğüm konu bu işi samimiyetle Allah ın dinini benimsemiş yaşamaya çalışanlar da etkileniyor olması.
Cevabınızı şimdi okudum .Sizden ricam ; hepimiz kızıyoruz ,tepki veriyoruz ama asla kırıcı,kişisel ,ya da yıkıcı ,tahrik edici olmadan .Gönül yıkmak çok kolay kazanmak bir okadar zor.Çok üzülüyorum yeni yazanları da okudum.içim doldu benimde .Neden kardeş gibi yaşayamıyoruz ki ?.Din çok özel,kutsal bir alan hani girerken destur deyip gireceğimiz ,incitmeden ,iyi ,sevgiyle ,hoşgörüyle gezineceğimiz en özel alanımız .En zor zamanımızda sığındığımız tek yer .İçimden dökülenler şayet sizi üzerse ,hakkınızı helal edin .SİZ SEVGİYLE,ENGİN HOŞGÖRÜYLE ,GELECEĞE UMUTLA KALIN.....GÜZEL GÜNLER ÇOK UZAK DEĞİL.
Onurumsun adlı üyenin Doymadınız adlı şiirine yaptığım yorum
Aşk zor sanat. Söylemesi zor. Anlatması zor. Aşkın tarifi yok. Tarifleri var. Aşk denen amorfik şeyin sadece kıyısına erişen tanımlamalar bunlar. Aşkın tarifi yok.
Gözlemlerim ve içgüdülerim, aşkın bir tür delilik hali olduğunu söylüyor; mantık fakultelerinin durduğu, aklın duygu tufanı altında boğulduğu zamanların, iç taraflarda ferahlıktan daha çok sıkışmaların zuhur etmesiyle, bir şekil aşk sanatına girişin başladığını söylüyor. Ama aşk değil.
Nasıl Eflatun, yeryüzüne odaklanarak derin tefekküre daldığında, bu alemin "imatation of imitation" -kopyanın kopyası- olduğuna kanaat getirerek bir "idealar alemi" yargısına vardıysa, bende insanların bir şeyleri kopyalayarak, buna his giydirip, acı ve mutluluk giydirip, ve sonra ona ruh üfleyip bütün bu yaşadıklarına aşk demesiyle aşkın kotarıldığına inanmayanlardanım. Aşk yok burada. Yani bu alemde aşkın kopyaları var ama ideleri yok.
Hüseyin Atmacaoğlu Esrari yaptığım yorum
Sen benim herşeyim oldun herşeyimi paylaştığımdan beri.Herkes herkesin herşeyi,herkes herkese sevgili,ama sen sadece bana herşey ,sadece bana eş,sadece bana canımın içi ve sadece benimsin.Ben ....Ben mi?Bu gün bana yeni sözlerle sevgin bir kez daha gönlüme sindi.Kraliçesi,sultanı.....Sen ....sen mi? sen benim dünyamsın.Aldığım nefes,soluduğum hava,hissettiğim mutluluk,bana beni unutturan sen....
Sen köyün delisi,sen benim delim.Sen bana tutulan ,ben sana tutuklu.Sen deli ,ben köyün en güzeli.......Teşekkür ediyorum sayın kardelenim şiirinizi okuduktan sonrasını hatırlamıyorum.Yüreğiniz sevgiye ve güzelliklere açık olsun.
Yazdığım bu yorumu eşime armağan ediyorum.Saygı ve sevgiyle.
Kardelenim adlı üyeye yaptığım yorum.
Öncelikle eşiniz ,hanımefendiyi kutluyorum.Bu hitap "Canımın içi"benim .Herhalde bir bana mahsustur sanıyordum ama herkes eşine "Canımın içi" diyebilir tabi ama bir farkla ben gerçekten "Canının içi"yim.Hatta öyle içten ve candan telaffuz ediyorki,"Canımınnnnnnnnn içiiiiiiiiiiiii"tabi ki ne kadar candan olduğunu şimdi anlamışsınızdır.Ben de o zaman size dörtlüklerle katılmaya çalışayım.....
Canım dedin ya canımı yaktın
Girdin kanıma da içime aktın
İnsafsız, vicdansız sen bir günahtın
Günahım neydi ki ben ne yaptım.
Alın yazım bana seninle vurdu
Resmini getirip karşıma koydu
Yenildim kendime,bu bir oyundu
Oyuna geldi de , kendini vurdu.
Canım ,can yoldaşım ,diyorum sana
Açtım kollarımı, sarıl boynuma
Güllerim açarken,girer koynuma
Mevsim şimdi bahar,gül'den soyuma.
Eşim bana da yaz,şiir isterim
Yazmazsan bak, küser giderim
Ben canının içi,sen şekerimsin
Şimdi mevsim-i aşk,yâr kaderimsin.
Hatırlıyorum ilk şiirimi sizin şiirinizden esinlenip yazdım.Şimdi yine güzel bir hece şiiri çıktı ki hiç düşünmeden ardarda sıralanıverdi dizeler geri dönüp şimdi bakacağım.
Ben de eşime armağan ediyorum . Biliyorum ki onun böyle hünerleri yok.Bu da benden olsun.Ama hala ne yazdığımı görmüş değilim.Teşekkür ediyorum bana bu heyecanı yaşattığınız için.Yüreklerimiz sevgiye ve hoşgörüye açık olsun.Saygılarımla.
Salih Keteci beyefendinin eşine yazdığı şiire yaptığım ve aynı zamanda güzel bir şiir çıktı ikinci kez özellikle teşekkür ediyorum kendisine.
Ben istanbuldan 9 saat uzaktayım .O gece hiç unutmuyorum saat uyandığımda 3 gibiydi gözlerim kendiliğinden açıldı ne oluyor demeye kalmadı gardrobun kapağını sallanırken gördüm sarsıntı bitmiş etkileri hala devam ederken uyanmışım pencerenin önünde de içinde çimento yüklü koca bir kamyon kasası sağa sola ses veriyor.Ama millette tık yok .anlayamadım ya da Allah o an hissettirmedi ve ben uykuya kaldığım yerden devam ettim herşeyi duymama rağmen .Bu benim gibi panik biri için mucize.Oturduğum evin duvarı ile caminin duvarı bitişik.Hoca mikrofonu açtığında benim gözümde açılırdı güzelim ezanı yıllarca huzurla dinledim.O gün yine ezan okundu .Ama bir farkla ben yine gözüm açıldı.Hemen yatağın içinde oturdum.Ezanı öyle dinledim .Sonra .......işte o gün benim için çok özeldi...burdan ötesi sizin ...
Deprem iyiki de olmuş......Hani ALLAH bir daha yaşatmasın ama bana iyi geldi.Kaybettiklerimizi Allah bağışlasın ,kalanlara sabır versin amin.
maskosu adlı üyeye yaptığım 17 ağostos 1999 istanbul depremine yaptığım yorumum.
Benim çocukluğumda, Ramazan yazın en sıcak aylarına denk gelirdi. Ramazan gelmeden önce ev temizliği yapılır, çamaşır yıkanır, erzak alınarak kilere istif edilirdi. Ramazan topuyla, mübarek günler başlardı. Teravih Namazına kadın-erkek herkes giderdi. Kadınlar caminin üst katında mahvel denen balkonda sıkış-tepiş namaz kılarlardı. Tabii gündüz tamamlayamadıkları dedikoduları da oraya sıkıştırırlardı.
Namazdan sonra komşular ve akrabalar bizim bahçede çay içer, karpuz yer; güle oynaya sahura kadar zaman geçirirlerdi. Erkekler bu şamataya fazla karışmazlar, sahura kalkmak için erken yatarlardı. Sahur yemeği olarak pirinç pilavı ve hoşaf (kayısı vs) mutlaka olurdu. Bazen de Ramazandan önce yapılıp hazırlanan kete, çörek ve çayla kahvaltı yapılırdı.
Sahurun bir özelliği de davuldu. Zaten pek uyumayan çoğu insanı uyandırmak için davul-zurna çalınır; bahşiş verilen evlerin önünde uzun konserler verilirdi!
Sahurdan sonra, sabah namazı için camiye koşulurdu. Namaz sonrası evlerimize giderken gün ağırmaya başlardı. Büyükler gibi biz çocuklarda seher vaktinin gizeminden etkilenir; yorgun, uykusuz yataklarımıza serilirdik.
Oruç tutmak için çok ısrar ettiğimizde bize “tekne orucu” tuttururlardı. Sahur yemeğinini tıkabasa yer, öğlene kadar oruç tutar, öğlen orucumuzu açardık. Bu yarım günlük orucun adı “tekne orucu” idi. O uzun ve sıcak günlerde akşama kadar aç durmayı başaranlar, patates-köfte kızartması gibi özel yemekler ve horoz şekeri, elma şekeri gibi iftariyeliklerle ödüllendirilirdi.
Hepimiz eskilerdeyiz .Daha nice ramazanlara saygılarımla.
SABİHA SERİN E YAPTIĞIMYORUM.
Herkesi bir heyecan sardı mı ?Ramazan kapıda ben çok heyecanlıyım .Yine o güzel yemek telaşı ,sahurlar ,iftarlar ,kalabalık ve neşe içinde geçen tatlı ve unutulmaz telaşlar Hoşgeldin yâ şehr i Ramazan deyip haykırıyorum sevinçle.Allah ım yemediğimiz ne varsa soframıza getiren ve evimizi bereketlendiren ramazanı ,heyecan ve sevinçle karşılıyoruz.İçimiz biraz buruk ama yine de ben ramazanlarda her zamankinden daha sulu gözlü oluyorum.Daha çok duygulanıyorum hani televizyonlarda okunan her şey içime daha bir nüfûzediyor.Açlığın verdiği o hoşluk insanı daha bir inceltiyor hoş ben hep ramazanda gibiyim ya .Ama ramazan ve bayram bittikten sonraki yüreğimin öksüz kalışı gibi çok mahsun olduğumu biliyorum.Sanki elimden herşeyim alınmış gibi suskun .....Ben yine başladım sağnak yağmurlar gibi yağmaya....
Bazen kelimelerin aciz olduğu anlar vardır .Kalırsınız öylece hani içiniz başlar söze...Şimdi yazan ben değilim içimin sesini dinliyorsunuz.
Teşekkür ediyorum ve içimin sesine bir dur diyorum yoksa sayfa yetmeyecek .Yüreğimiz o güzel günlere ardına kadar açık hoşgeldin ramazan hepimize mübarek olsun.
Maskosu adlı kişinin şiirine yaptığım yorum.İçimin sesini yine alıp getirdim.
Bana mı bu dua sadece ? Benim şahsımda bütün Edebiyat Defterindekilere armağan olsun .Yüreğiniz sevgiye ,yolunuz güzelliklere ve aydınlık yarınlara açık olması dileklerimle
Bahtımız da tahtımız da fani hepsi güzel olsa geçici dünyanın geçici heveslerine daldık gidiyoruz.Oyalanıyoruz işte ama ,bu sırada da güzel işler yapmak için çalışıp emek veriyoruz.Şimdi yapacaklarımın anlamı var .Aydınlık ve güzel günlere inancım var.Yüreğim kanatsız bir melek ,yola buraksız çıktı.Sevgiye ,selamete,iyiliğe ,dostluğa değer veren ilelebet baki kalsın gönüllerde.Yaşamak anlamı olan,yaşadığınız değerleri sahiplenen ,geleceğe ve geçmişe ibretle bakan gönül gözleri görenlerden olmak dileğimiz.Yüreğiniz açık olsun....
H.Atmacaoğluna yaptığım yorum....
Yorumları aynı kalem de toplamak ve yazı olarak işlemek güzel bir olgu. Bu sizin disiplinli ve planlı olduğunuzu gösterir. Siz başarılı bir şairsiziniz. Kaleminizin baki olması dileklerimle, sağlıcakla kalın.