- 323 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜK OYUNLAR
BÖLÜM 1 / Raskolnikov İle Tanışma
-evladım kim bu adam; elinde balta, vicdan azabı gibi evin içinde dolaşıyor?
-kendimi tanıtmama izin verin , benim adım Rodion Romanovich Raskolnikov.
– evet albayım, kendisi bir süre bizimle kalacak, ona oyunlarımızda küçük bir yer vericez.
-peki evladım, nerede kalmıştık ?
-anna sergeyevna’nın julıen sorel ile kaçışının ardından bazarov’un yaşadığı dramı yazıyorduk albayım.
-bazarov halen ölmedi mi?
-hayır albayım ölmedi, biliyorsunuz turgenyev öldü.
-evet hatırladım, sayın raskolnikov siz daha iyi bilirsiniz, turgenyev kgb den baskı görmeseydi bazarovu öldürmeyecekti deniliyor, sizce de böyle mi?
-böyle büyük ruhları ancak ölüm anlaşılabilir kılar sayın albay. üstelik ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın bizler ölmeyiz, bizler gerçek değiliz yaptığımız eylemler gerçek değil.
-ter içinde kaldınız biraz balkona çıkıp hava alın, yalnız lütfen dikkat edin ben geçen bölümde intihar ettiğim için korkulukları kırdım, aşağıya düşmeyin size sonraki bölümlerde ihtiyacım olacak.
-evladım müziği biraz kısar mısın?
-bu sorunuzu diğer bölümde sorarsınız albayım ha-ha
BÖLÜM 2 /Mağaralar Güzeldir
-albayım yine kapıları pencereleri açık bırakmışsınız içeriye huzursuzluk dolmuş.
-içim geçmiş uyumuşum evladım.
-uyurken ağzınızı kapatın ruhunuz dışarı kaçmasın albayım, dışarısı soğuk üşütür sonra.
-geçen gün ne diyordun sen evladım, ölmek istiyorum diye başlayıp gerisini getirememiştin,
-hayır ölmek istemiyorum,yaşamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum.
-olur evladım o da olur, önce bir bardak çay getir de oyunlara başlayalım. ha-ha-
-artık oyuna başlayabiliriz albayım, şu çayı da sessiz için yoksa çağırıyorum bazarovu.
-tamam, tamam başlayalım evladım.
— hikmet ve bilge bilgenin ailesinin hikmeti istememesi yüzünden gizli gizli buluşurlar , hatta sadece haftanın belli bir günü aynı vasıtayı kullanarak kısa bir süre de olsa birbirlerini görmüş olurlar ve konuşurlar, modern çağda yaşamalarına rağmen tek iletişim yolları buymuş. hikmet likyalıymış bilge ise frigyalı.
-neden ailesi sevmiyormuş hikmeti, ne yapmış likyalılar evladım?
-bilgenin erkek kardeşi likyalı bir kızı seviyormuş yıllar evvel lakin bu kız aşkına karşılık vermemiş, o da hızla sürmüş atını , ince memed bile yetişememiş arkasından , sonunda bir uçurumdan düşüvermiş.
-hikmetin burada suçu ne?
-likyalı olmak elbette… likyalılar bir dönem soykırıma uğramışlar , kovulmuşlar , sürülmüşler, tecavüze uğramışlar, zorla frigyalı olmuşlar , kendilerini unutmuşlar, ona gören bitmemiş nefreti frigyalıların zavallı likyalılar tarih boyunca acı çekmişler, hatta bir dönem yaşamak için vergi ödemişler, ödeyemeyenler sürgüne gönderilmiş. likyalılardan nefret edilmeye devam edilmiş ve hikmetin bilgeyi görmesine bile tahammülleri yokmuş, bilgenin annesi bilgeyi her gün takip etmeye başlamış.
-bu durumda anneyi oynaması için birini bulmamız gerekiyor
-düşündüm albayım , anna sergeyevna julien sorel ile kaçtığı için anne rolünde bayan renal’i düşünüyorum.
-bazarovun intikamını alıyorsun yani evladım.
-çalma elin kapısını çalarlar kapını! neyse oyuna dönelim albayım.
– hikmet tren istasyonunda bilgeyi beklemektedir kucağında bilgenin çok sevdiği papatyalar ile, kucak dolusu papatya!
-canım papatyalar
– buluşurlar hasret giderirler, ancak hikmet kağıda sardığı papatyaları (sürpriz yapmak istemiş demekk ki) vermeye imkan bulamaz, bilgenin annesi bir anda karşılarına çıkar ,bilge ne yapacağını bilemez, hikmet kibarca selamlar ve tanışmak için elini uzatır lakin bir frigyalı likyalının elini kolay kolay sıkmaz , hikmeti eli havada kalır yüzünde donan tebessümü gibi , kırılan hayalleri gibi.
-albayım sıra sizde bir bardak çay getirin de dostluğumuz pekişsin ha-ha
– (bu çocuk adam olmayacak)
-(sen adam oldun da ne oldu sanki)
-devam edelim evladım .
–annesi hırsla bilgeyi hikmete doğru iter, insanların şaşkın bakışları arasında
– benim bilge diye bir kızım yok artık bu likyalı için bizi ezdin artık ne halin varsa gör! sen likyalı, al bu kız artık senindir cehenneme kadar yolunuz var.
– bağırdıktan sonra sahneden çıkar, bilge ağlayarak annesinin ardından gider hikmetten çoktan vazgeçmiştir, zavallı hikmet kucağında sürpriz yapmak için beklediği papatyalar ile istasyonda öylece kalır, herkes ona acıyarak bakmaktadır , papatyaları çöpe atar ağlamamak için ısırdığı dudağından kanlar süzüle süzüle sahneden çıkar, mağarasına döner- orada hayal kırıklıklarına yer yok.
her son bir başlangıçtır
BÖLÜM 3/ İntikam
Hikayenin ilk bolumunde julien sorel ile kacan anna sergeyevna pisman olup geri donmustur.
Emekli albay husamettin tambay her zamanki gibi yesil koltugunda oturmus cayini icmektedir ve biri kalksa da cay istesem diye icinden gecirmektedir (ayip ayip bunlar hakkaten cok kucuk oyunlar)
Anna sergeyevna odintsova aniden iceri girer
-yevgeniy vasilyevici gormek istiyorum derhal!
Albay sasirmistir elbette ( ya ne yapsindi adamcagiz)
– you’ve had your whole fucking life to think things over!
Yazar burada mudahale etmek durumunda; ( aman jack abi rolleri karistirdin)
Albayin iyice kafasi karisir, neyse ki krik kraklardan biraz agzina atinca kendine gelir.
-hos geldiniz bayan
-bayan degil kadin diyeceksiniz sayin albay!
-hos geldiniz kadin (olmadi)
Yevgeniy vasilyevic bazarov sahneye cikar (eh zamani gelmisti)
-anna anna beni neden terk ettin?
Derken julien sorel iceri girer herman karlovich ve sersem ikizi tarafindan tartaklanmistir, agzi yuzu kan icinde agliyordur, bunu goren odintsova dayanamaz ve gecekondunun ucuncu katina cikar, bazarovun ofkesi artmistir.
Yazar burada bazarovun kufurlerini aktarmak yerine viskisinden buyuk bir yudum aliyor (bourbon on the rocks! )
Bazarov daha sogukkanlidir artik
-bana hemen bir silah verin!
Herman karlovic silahini uzatir
-bunu alin dostum sadece bir kere kullandim o da bu sersemi oldurmek icin(felixten bahsettigini biliyorsunuz)
Felix aldirmaz yeni takim elbisesi icinde mutludur, albay hikmete doner
-evladim bu bozuk silahla bu isi halledemezler, raskolnikovu cagiralim baltasiyla tek seansta cozer isi ha ha
Hikmet tedirgindir
-olamaz ki, raskolnikov noel dolayisiyla ulkesine gitti.
-mario gomez mi lan bu?
-albayim sakin olun.
-hayir olmucam, oyunlari ciddiye almiyorsunuz.
-Tamam albayim siz halledin zira baltayi ortak kullaniyordunuz
-evet ama 1980 den beri baltayi elime almadim ben, here’s johny bile diyemiyorum.
-sen de haklisin canini yedigim.
-ne dedin?
-yok bisey albayim, tren gecti.
Bazarovun bu sacmalklara tahammulu kapmamistir, baltayi aldigi gibi julien sorele saldirir, kimse engel olmaz, zaten coktan hak etmisti bunu ( sen kimsin lan anna sergeyevnanin aklina giriyosun! Neyse) buradan stendhale de seylerimizi gonderiyoruz ,sey, hmm, neydi o? Hah sevgi, sevgi.
-efendim hikmet
-sana demedim sevgi
-arkadaslarin daha cok kalacaklar mi?
– merak etme hepsi ayni yolun yolcusu, sen yat hadi.
-allah belani versin bilge!
BÖLÜM 4 / Kaçış
Emekli albay Hüsamettin TAMBAY hünnap rengi koltuğunda uyuklamaktadır, Hikmet parmak uçlarında dans ederek içeri girer ( parmak uçların yürü hatıralar uyanmasın )
SAHNE AYDINLANIR
-Uyumakla hiçbir şey geçmiyor albayım, uyanın!
-Uyumuyorum gözlerimi dinlendiriyordum evladım
-Gözleriniz sizin gibi emekliye ayrılamıyor albayım, sizin en büyük talihsizliğiniz bu.
-Haklısın çocuğum. Dur , bu sefer çayı ben getireyim hem uykum açılır.
Hikmet koltuğuna yerleşir ; yeni bir oyun , yeni bir yaşantı , maceralar, oyunlar oyunlar , oyunlar tehlikeli canım bilge dışarıdan görüldüğü gibi eğlenceli değil… -Aman albayım, yarım kalmış generalim çabuk yetiş yalnızlığa dayanamıyorum..
Albay çayları getirir ; geniş tepsi içinde çaydanlık iki küçük çay bardağı (ya ne olacaktı canına yanayım? (canım lütfen müsaade eder misin?) tamam tamam ) ve elbette vazgeçilmezleri olan krik kraklar.
-Evet evladım Hikmet, Bazarov Anna Sergeyevna ile gittiğinden beri iyice yalnız kaldık.
-Gitmesini biz kararlaştırmıştık albayım , isterseniz geri getirebiliriz.
-Ortalığı yeni temizledik evladım. Ayrıca Raskolnikov yukarda şimdi Bazarov’un gelmesi pek yerinde olmaz bence.
-Haklısın Hüsam.
-Ne dedin?
-(Sizin asıl kulaklarınız emekliye ayrılmalı)
-İçinden konuşma evladım, senin de gözlerin çok ses çıkarıyor.
-Ama benim repliklerimi çalıyorsunuz bunlar hiç hoş değil, bakın ben bu çay bardaklarının iyi yıkanmadığını yüzünüze vurmadım. Halbuki sizi ÇBKDER’e şikayet edebilirdim.
-O nedir çocuk? Çay bardakları kontrol derneği mi?
-Hayır, çubuk kraker sevenler derneği . Ha-ha (olmadı)
-(Bence de olmadı)
-(Neyse bozuntuya vermeyeyim )
-Neyse oğlum, devam edelim hadi.
-Bazarov’un gitmesiyle yalnız kaldık dediniz, peki ya ben gidersem?
-Nereye gideceksin çocuk! İnsanlardan kaçtığın için buradasın zaten , onlar seni anlamaz aralarında boğulursun. Bak bilge bile terk etti seni
-Bilge Bilge beni neden terk ettin?
-Canım Bilge.
-Ne diyorsun lan sen!
-Pardon evladım, bir an dayanamadım ben de . İnsanız , affet.
-Neyse , neyse . Benden yola çıkalım herşeyi bırakıp kaçmak isteyen adamı yazalım albayım . (my colonel (albayım’ın yerini tutar mı o be?) evet haklısın canını yediğim)
-Yazalım canını yediğim ( ne?) öhm pardon , evladım diyecektim.
-Çay size yaramıyor albayım, çayın demi zihninizi bulanıklaştırıyor.
-Beni bırak artık oyuna başlayalım, zaman geçiyor oyunlara vakit kalmıyor sonra, bu dünya kocaman bir oyun alanı iken biz oynayamıyoruz. (Albayın doğaçlama performansıdır)
-Başlayalım albayım, karakteri bulalım ilk önce. Yalnız bir erkek , mesela ilk insan, evet olabilir.
-Olur çocuğum, adı ne olacak?
-Hmmm,ilk insan , ilk albay hem de ilk emekli albay. Piyano çalarken aynı zamanda topu çizgiden çıkarıp depar atıyor rakiplerini teker teker geçiyor – bu sırada tribündeki güzel kadınlara da bakıyor elbette – piyanoyu çalmaya devam ediyor, kaleye yaklaşıyor bir çalım da kaleciye kale boş ve gol gol ! Aynı zamanda manavdan meyva seçiyor manavın kendisini kazıklamasını engelleyemiyor. Buldum, buldum ! İlk insan albay Adem TAMBAY
-Sen benimle oyun mu oynuyorsun çocuk!
-Oyunlar olmasa halimiz nicedir albayım, yarım kalmış generalim , canımın içi (saçmalama hikmet) tamam, tamam. Karakterimiz Bazarov olsun.
Yevgeniy Bazarov , Anna Sergeyevna Odintsova ile ortak bir paydada buluşamayınca kendini işine verir , hastaları tedavi eder , araştırmalar yapar, sonunda tifo virüsü kapar ve ölür.
-Ne ? Nasıl yani? Kahramanımız ölüyor mu? Nedir bu Bazarov’un çektiği , her hikayede Bazarov illaki ölüyor mu?
-Sakin olun albayım, oyun yeni başlıyor. Bugünlük bu kadar yeter , sizi daha fazla yormayacağım. Sonraki bölüme hazırlanmalısınız..
Bazarov ölmemiştir, amacı Anna Sergeyevna’ya acı çektirmektir . (vicdan azabı gibi mi? – olabilir ) Herkes onu öldü bilirken o atına atlar ve uzaklara doğru bizim kestiremediğimiz bir hızda yol alır. Amacı aşk uğruna vazgeçtiği düşüncelerine yeniden sahip olmaktır, maskesinin tekrar giymek için yanıp tutuşmaktadır.
BÖLÜM 5 / Bir Erkeğin İç Dünyası
Yevgeniy Bazarov hiddetle içeri girer . Eskimiş eşyaya , yaşantı milyoneri duvarlara kibirle göz gezdirir. Yıkılan hayallerden kalma enkazdan yayılan hayali toz bulutu ve her yere sinmiş ucuz tütün kokusu genzini yakar. Albay ve Hikmet evde yoklardır, Bazarov ; üzerinde haki renkli ,çay lekeleriyle süslenmiş örtüsüyle hayata tutunmaya çalışan, tek kolu kırık koltuğa oturur.Koltuğun içler acısı gıcırtısına aldırış etmez zira oyunlardan eve yayılmış olan acıklı kahkaha esintileri öfkesini kedere çevirmiştir.
Bu şekilde beklerken cebinden piposunu ve malzemelerini çıkarır, büyük bir titizlikle temizlemeye koyulur. Çok meşakatli bir iştir bu canım okuyucu ; piponun temizliği tütünlerin ayarında kesilmesi çok ince bir uğraştır. – Büyük üstad Nikos Kazancakis’in de dediği gibi ‘ sigara fahişedir onu kullanır ve atarsın, oysa pipo sadık eşindir her akşam bekler seni’ – Bazarov kestiği tütünleri piposuna yavaş yavaş yerleştirir, üzerine de iki damla kanyak damlatır ( bu damak zevkine göre değişkenlik gösterebilir , yazarımız acıbadem likörü veya viski damlatmayı tercih ediyor , neyse) Artık pipo kullanıma hazırdır – geçmiş veya bizim geçtiğini sandığımız yaşantıları yakmak için – ilk ateş ile pipodan taşan talihsiz tütünler traşlanır. İkinci kez şömine kibriti pipo ile buluştuğunda alev yalımları tütüne işler pipo yavaşça ısınır, hafif baş dönmesi ile başlar keyifli anlar.
Alev ve tütün gül ağacının içinde sevişirlerken Hikmet ve Albay içeri girer.
SAHNE AYDINLANIR
Bazarov piposundan çektiği kanyak aromalı duman ile halkalar yapmak isterken fark eder Hikmet ve Albayı.
-Siz! Siz ne hakla benim müsadem olmadan oyunlarınıza dahil edersiniz beni. Sizin saçmalıklarınıza daha fazla alet olmak istemiyorum!
Albay geri çekilmiştir , usulca sahneden çıkmaya hazırlanırken Hikmet ona engel olur.
-Bunu neden bu kadar önemsiyorsunuz ki? Siz ki nihilist olduğunuzu iddaa ediyordunuz, bunu da önemsemeyin. Üstelik sizin sözlerinize güven olmuyor , çok değişkensiniz.
-Siz ne demek istiyorsunuz bayım!
-Pekala hatırlatayım, -bir kadın ve aşkı uğruna her şeyden ve kendinden vazgeçen erkek erkek değildir , aşk düpedüz saçmalıktır- bu sözler size ait değil mi?
-Hayır bu sözler Ivan Turgenyev’e ait , onun sözleridir. Başkalarının muhayyilerini hayata getirmekten bıktım, usandım. Kendi hayallerinizi kendiniz yaşayın ya da gerçeklerinizi hayal yapın. Ayrıca gördüğünüz gibi Turgenyev öldü ben burdayım, insanlar eser sahibiyle değil benimle – roman karakteriyle- ilgileniyor.
-Peki ya Anna Sergeyevna?
-Onu seviyorum.
-Ama görünüyor ki Turgenyev’in metninin dışına çıkamıyorsunuz.
-Anna güçlü ve yalnız bir kadın, onun yanında , aklında ve kalbinde güç bir iştir, ben imkansızı istedim ona giden her yol benim için kutsaldır.
-Ah, siz ve kutsallık.. Romanları çok ciddiye alıyorsunuz Yevgeniy.
-Sizin oyunları aldığınız kadar değil Hikmet, Anna ve beni ayırdınız , beni uzaklara gönderdiniz. En önemlisi de Anna’ya acı çektirdiniz, bunu bana yaptırdınız. Anna acı çekiyor ve bu sizi benim hedefim yapar.. Sizi duelloya davet ediyorum sayın Benol!
-Oyunları ben yazar iken bu teklif pek akılcı değil (canına yanayım)
-Umurumda bile değil, evet her şey sizin elinizde, öldürün beni, Anna’nın acı çektiğini hissetmek dahi istemiyorum.
-Bakın Bazarov , bir roman karakteri de olsanız hatta kaderiniz kalemimim ucunda dahi olsa beni ve tüm oyunları etkiliyorsunuz. Odanın içie umutsuzluğunuz doluyor , asık yüzünüz gülüşlerimizi gölgeliyor. Yoksa altın kalpli bir adamsınız özünüzde.
-Lütfen, yine saçmalamaya başlamayın.
-Halbuki sizde noksan olan şey bu. Bunu düşünün
-Siz de benim duello davetimi düşünün!
-Ah sevgili dostum , anlamak istemiyorsunuz. Peki , oyunların sonunda isteğiniz gerçekleşecek , tabi oyunlarda kendi isteğinizle oynamanız şartıyla.
-Kabul ediyorum.
-(Başka şansın var sanki ukala! )
Sahnenin ışık almayan bölümünde bir şey kımıldar, ışık yavaşça oraya yönelir.
Rodion Raskolnikov ; eskimiş giysileri , dört günlük sakalı ve yanında taşımaktan bıkmadığı vicdan azabıyla istemeden sahneye girer, soğuk soğuk terlemektedir.
R – Görüyorum ki yine bir şeylere boyun eğiyorsunuz, yaşantınızı yine satıyorsunuz pek saygıdeğer Bazarov!
B- Bu sizi ilgilendirmez , kendinize gelin . Hastasınız ve ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Her zamanki gibi , zavallı Raskolnikov!
R- Hastalığım geçicidir ( en azından senin gibi tifoya yakalanmadım! ) oysa sizin karaktersizliğiniz bakidir , siz hiç bir işin sonunu getiremezsiniz.
B – Siz başlamayı bile göze alamadınız!
R- Anna Sergeyevna’ya acıyorum, siz onu da yolda bırakırsınız. Hoş gerçekten sevdiğiniz de şüpheli ya, nihilistlerin yüz karası. Sizin kalbiniz var mı?
B- Bana bakın, beni arkadan vurarak öldürdüğünüz yaşlı ve savunmasız kadınlardan mı sandınız! Siz sadece basit bir katilsiniz. Kendi sefil hayatını yoluna koymak için cinayet işleyen ve kendini bunu toplum için yaptığına inandırmaya çalışan zavallı bir katil!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.