- 662 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYRINTISIZ KARMAŞA
Ayrıntılar zihnime koşarken kalem eline kâğıt al diyor. Alıyorum. İlk ayrıntı Kâğıt oluyor. Düşünüyorum Sandalyeyi, masayı. Masanın sağ tarafı kırık, kapağı yok oturabileceğim şekilde yaklaşıyorum, derin bir soluk aldıktan sonra oturuyorum. Zihnime fısıltılar koşuyor bir ses haydi başla diye fısıldıyor. Kaleme yaz diyorum ve yaz… Benim hakkımda bir şeyler biliyor musun? Susuyorum. Kalkıp bir bardak su içiyorum. Susuyorum ve yazmaya başlıyorum. Kendin hakkında bir şeyler biliyor musun? Soruyorum. Neden? Bir ses şöyle söyledi; haberi aldım…
Kalemi beynime dayayıp ucunda açtığım grafitle namlusunu ateşliyorum. İşte tam o esnada bir hiç oluyor. Bu bir hiç değil beynin kalemi hoş bir sada ile hedefe kilitlemesidir. Ateşleme işi yanlış yapılırsa sadece küçük düşme olacaktır ve sonrası hüsran.
“ Hey dostum biz kahraman olmayacağız sadece…
Kâğıda şöyle bir bakıp zamanın nasılda akıp gittiğine bakıyorum. Gözüm saate ilişiyor, sadece 13 dakika geçmiş. Demek zaman o kadar hızlı akmıyor. Ya Einstein yanılıyor… Ama ben zevk alıyorum, zaman donmuş. Evet, zaman şuan olmayan bir izafi belki biraz göreceli. Kâğıt Kâinatın zirvesi ona her şeyi dokuyamazsın zihnin boş ise kirli bir kalp kadar kirli olmayacak.
Ve Diyarbakır’da elinde bir kâğıt olmadan iki kişi ile birlikte bir tuşla ben. Müziğin ahengine kendimi bırakarak boş bir seda ile kaleme fısıldayan çatlak bir beyin. Bu imkânlara rağmen sessizlik hüküm sürüyor. Kendimi bir sigara gibi hissediyorum. Hiç bitmeyen bir paketteki her tane ve yanarak kül olan her taneden sonra tekrar, tekrar ve tekrar yakılan, kül olmaya mahkûmmuş gibi.
Kalemi al ve yaz.
Yaz.
Fakında değilsen yazdığını zaten önemsemezsin. Kâinatın zirvesinde boş bir zihni canlandırırken kendini müziğin ritmine bırakamazsın.
Kendini tanımanın en bilindik yolu insanların sana nasıl bir ifade ile baktıklarını bilmektir. Gözlerin nasıl ışıldadığını görebilirsen o gözlerden bazılarının seni ne kadar sevdiklerini görebilirsin. Bir yazı yazmanın en bilindik yolu fikir sahibi bir zihnin nasıl bir dile sahip olduğunu bilmektir. Eğer kalpten kalbe bir yol varsa o dilin ne kadar da tatlı olduğunu işitebilirsin. Aynı tatlılık ve havayla birlikte bir kalemle bir kâğıda… Canın sıkılmaz tutkulu şekilde gerçek bir fikirle aktarırsın. Sayfayı öylece bırakıp gidemezsin, sakin titrek şekilde kendinle birlikte sürüklersin. Fikrin kendiside itiraf etmek gerekir yok olmaya mahkûm bir varlık gibi bir hiçtir. Ve bir hiç olarak kalacaktır. Örneğin asfalt gibi değildir üzerinden geçilirse ezilir, belki yeni şekiller kazanır bir önceki kadar garip olmayan. Asfalt gibi değildir bisikletliyi taşıyabilir ezilmeden ya da bir yayayı ama ya bir kamyonu veya bir tankı. Mevsimlerin en güzeli kıştır her yer bembeyaz ve buzlu.
“ Yo hayır, hayır biz kahraman olmayacağız…
Kahramanlar içten dinamiktir onları iterek çalıştıramazsın. Onlar bir kere çalıştı mı onları durduramazsın. Kahramanlar yok artık şövalyeler küflü “Don Kişot”. İlkbahar solgun çiçekler yaprak açmıyor. Dallarda ağaçlar yok artık. Toprakta bitmiyor… Güneş yazın bile artık doğudan doğmuyor. Her yer kapkaranlık. Bir fikri kirletemezsin bir kalp kadar kirli olmayacak.
Fikirlerin değişimi dile bakarak anlaşılır. Edebiyatçılar haykırıyor “ Ve Dağlar Yankılandı” denildi, “Simyacı”, “Tehlikeli Oyunlar” a “Avucunuzdaki Kelebekler” i saçtı. Bir fikri tanımanın en iyi yolu fikir sahibi olmaktan geçer.
Bu fikir günler sonra burada olmayacak. Her zaman sevdiğini öldürmesiyle ilgili bir şeyler anlatır. Ve bu her şekilde geçerlimidir. Aslında iki şekilde geçerlidir;
Birincisi sadece 13 dakika kaldı.
İkincisi birinciye bak.
Elinde bir kalem varken ve kalemin ucunda yazmaya hazır bir grafit. Nasıl vaz geçebilirsin. Yalnızca harfler konuşurken dirilmiş bir fikirde onları yazarak nasıl öldürebilirsin. Sayfaya bir gölge daha düşüyor. Ağır çekimde içi su dolu bir balonun dağılması gibi.
Sesi titrek bir şekilde sordu bu kadar yazı ve karmaşa sahip olmadığın berrak bir fikir için mi? Hayır. Sadece kendim için.
ma.kareusta
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.